Şahit olduğu haksızlıklar karşısında tepkisini açıkça ortaya koyan Osman Hulusi Efendi, zalimlere karşı tepkisel bir tavır sergilerdi. Haksızlıklar karşısında susmayı zulme arka çıkma olarak değerlendirir, zulüm şebekelerine karşı reddiye dili kullanırdı. Zorbalıklar, baskılar, zulümler ve haksızlıklar karşısında celallenen Osman Hulusi Efendi duygularını manzum olarak şöyle dile getirmiştir.
Tam yedi asırlık o fahîm o ulu ecdâd
Hâkimlik bu ele gelmişte komuş ad
Hem bâtın hem zâhir olup âleme, üstâd
İşte bugün ânındır olan bu yetîm evlâd
Vicdan ise âlemde bu mu hakk-ı adâlet
Hak sâhibi âciz diye ekmek mi dilensün
Zâlimlerin alçak dişi mazlûma bilensün
Vicdân u hamiyyet ne içün kim zedelensün
Lâyık mı ki adlin yüce nâmı lekelensün
Vicdan ise âlemde bu mu hakk-ı adâlet
Bak maziye müstakbeli koy hâli araştır
İm’an ile aç çeşmini her yanı dolaştır
Âdilleri hatırda tutup bir sıralaştır
Vicdânına el koy da özün Hakk’a ulaştır
Vicdan ise âlemde bu mu hakk-ı adâlet.
Zulüm ve haksızlıkları besleyen bataklıklar hiç şüphesiz kötü tabiatlar, çirkin huylar ve çirkin davranışlardır. Kötülüğü şiar edinen, ahlâksız tavırlara bürünen, çirdin davranışlarda bulunan kötü isim ve muhitlere tepkisini gösterir, kötülerle düşüp kalkmayı şeref yoksunluğu olarak görürdü. Kötü insanlara tenkitlerini yönelten Hulûsi Efendi bizlere şu şekilde seslenmektedir:
Yakın bildim ki dert ehline senden merhamet gelmez
Hamiyyetsiz olandan gam gelir de menfaat gelmez
Muhakkakdır ki zakkum ağacından meymenet gelmez
Harap olsun ol dil ki halka andan mekremet gelmez
Sakın sen bir sürü bî-kes yetîmin bed-duâsından
Osman Hulusi Efendi muhataplarına bir ölçü sunmaktadır. Onun yaşam kalitesinde mazlumlara kol kanat gerçek ve zalimlere tavır koymak vardır. İnsaflı davranmaya, yetimlerin hamisi olmaya, merhametli davranmaya, onurlu olmaya ve zalimlere asla meyletmemeye davet sesini şu şekilde yükseltmektedir:
Mazlûma lâzım iken ikrâmın
Ne içün zâlimi istilzâmın
Ah ederlerse yetimler âhı
Hanumânını yıkar vallâhi
İki nân pâreye binlerce yalan
Söylemek lâyık olur mu insan
Sende insâf-ı âdemiyet ölmüş
Merhamet hissi hamiyyet ölmüş
Yuf senin gevherine cânına yuf
Yuf çürük niyet ü vicdânına yuf
Yanlışa, kötülüğe ve haksızlığa tahammülü olmayan, ümitsizliği değil özgüven sahibi olmayı aşılayan Osman Hulûsi Efendi, yerinde nasihatleri ile dün olduğu gibi bugün de bizlere önemli ikazlarda bulunmaktadır. Herkesin üzerine düşen görevi yerine getirdikten sonra işini Cenab-ı Hakk’a havale etmesi gerektiğini şöyle dile getirmektedir:
Sen kesme ümîd sıdk ile azminde devam et
Ayrılma vefâ hakkını kadrince tamâm et
Bir câhid-i adl ol da zulüm kâmına kâm et
Ah eyle Hulûsi bu âh ile bu yâda kıyâm et
Vicdan ise âlemde bu mu hakk-ı adâlet
Gerçi imhâl eder ihmâl etmez
Haklının hakkını ibtâl etmez
Hâkim-i mutlak odur ki mutlak
Adli ihkâk-ı hâk eyler el-hak
[1] Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi.