Musa Tektaş


Yukarıulupınar´dan güzel hatıralar ve alış-veriş kültürü üzerine


Yukarıulupınar´dan güzel hatıralar ve alış-veriş kültürü üzerine

31 Ocak 2019 tarihinde Yukarıulupınar Mahallesini ziyaret ettik. Vatandaşlarla sohbet edip, mahallenin geçmişinden, alış-veriş kültüründen güzel hatıralar derledik. Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi´nin ve Vakfımızın Yukarıulupınar´da önemli hatıraları var, onları yâd ettik. Geçmişten günümüze kısa kısa notlarla derlediğimiz bilgileri siz değerli okuyucularımızla paylaşalım:

Hasan Gazi Gündoğdu (1945 doğumlu)

Şimdi Yılmaz soyadını taşıyan aile büyüklerimiz çok önceleri Kırıkkale´nin Hasandede Köyü´nden buraya göçüp gelmişler. Eskiden ailenin lakabı Baltalıoğlu diye geçermiş. Soyadı kanunuyla ?Yılmaz´ soyadını almışlar. Köyümüz eskiden 450 hane idi, şimdi en fazla 80 hane burada yaşamaktadır. Yaz aylarında, gurbetteki hemşerilerimiz de geliyor ama yine de ahalinin çoğu gurbet illerinde ticaret yapmakta, doydukları yerde oturmaktadırlar.

Şimdi Gündoğdu soyadını taşıyanlar da Erzurum´un Hasankale ilçesinden önce, Malatya´ya oradan Karahan´a oradan da Yukarısetreğin üst tarafındaki Çayırtarla´ya yerleşirler. 1915 Ermeni tehcirinden sonra Çayırtarla´dan gelip köyümüzde boşalan hanelere yerleşmişler. Karamustafaoğulları lakabıyla tanınan aile bireyleri daha sonra Gündoğdu soyadını almışlar.

Eskiden kayısı yoktu, köylünün geçimi tarım ve hayvancılık üzerineydi. Ekin ekilirdi, arpa, buğday gibi tarımsal faaliyetlerle geçim temin edilirdi. Davarcılık yapılıp, sürüler beslenirdi. Önceleri haşhaş da ekilirdi. Belli bir alan, bir dönüm, iki dönem devletin izni ile ekim yapılırdı. Haşhaş bitkisinin yağı alınır, resmi yazılan kısmı devlete, gayri resmi elde edilen yağ da kaçak olarak tüccarlara satılmak suretiyle geçim temin edilirdi. İki dönüm haşhaş eken bir vatandaş evinin geçimini temin ederdi. Haşhaş yasaklandıktan sonra 1960´lı yıllarda kayısı ekilmeye başlandı.

Mustafa Aydoğan (1942 doğumlu)

Köyün eski camii, köyün içerisinde ve iki katlıydı. Alt katı büyükçe bir yerdi, namaz kılmak için kullanırdı. Üst katında küçük bir bölüm hoca evi olarak kullanılırdı. Daha sonra Hacı Ömer Aydoğan ve Hamza Amca gibi köy büyükleri önderlik ettiler, 1969 yılında Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretleri tarafından temeli atıldı, inşaatına başlandı.

Köyümüzde Köşker Hasan adında biri vardı. Çocukları yoktu. Evlerinin damı üzerlerine çökmüştü, vefat ettiler. Evin enkazından ölülerini çıkardık. Sobanın yanında ineğin danası üşümesin diye ve getirmişler. O dana sağdı. Cenazeleri ve danayı çıkarttık, evin duvarları da devrildi. Köşker Hasan´ın eşyaları ve mülkü satıldı camiye bağışlandı.  Kasım Yılmaz da sigaradan dolayı ilaç parası olan 6 lirayı camiye bağışladı. Allah hastalığına şifa verdi. Sigarayı da terk etti. Hulûsi Efendi caminin yapılması için köye gelmişti. Asker arkadaşı Ömer Aydoğan ile beraber para toplamak için çıktılar. Köyde hayırlı bir işin şerbet içme merasimi vardı. Hulûsi Efendi´ye oraya gitsek iyi olur, dedi. O da ?Haydi gidelim.´ dedi. Mübarek kısa bir konuşma yaptı orada. Cami için epey bir para toplanmıştı. 1976 yılında tamamlanıp ibadete açıldı. Caminin minaresini de Malatya Milletvekili Gazi Barut´un desteğiyle yaptırdık.

2015 yılında köyün imamı Metin Hoca´nın önderliğinde genişletme faaliyeti için H. Hamideddin Ateş Efendi´yi ziyaret ettik.  ?Efendim babanız Hulûsi Efendi´nin temelini attığı camiyi genişletmek istiyoruz, ön tarafına daha güzel bir biçimde üç kubbeli, bir son cemaat mahalli yapmak istiyoruz.? dedik. H. Hamideddin Ateş Efendi; ?Eski caminin duvarları taş. Bir de manevi hatırası var, yıkmadan, üst tarafını yükseltelim. Ayrıca bir mimar ve mühendise görev verelim de size teknik yardımda bulunsunlar. Arzu ettiğiniz şekliyle yine halkın yardımıyla tamamlanır inşallah.? buyurdu. Vakfın görevlendirdiği mimar ve mühendislerin çizdiği proje doğrultusunda köy halkından hayırseverlerin katkısıyla elhamdülillah camimizin tadilatı tamamlandı.

2017 yılında köyümüzden Hacı İbrahim Yüksek´in arsası üzerine yine İbrahim Yüksek´in maddi katkılarıyla Vakıf tarafından örnek bir mescit yapıldı. Allah razı olsun H. Hamideddin Ateş Efendi İbrahim Amca´nın arzusunu yerine getirdi. Yol güzergâhında olduğu için yolcular istifade ediyor? Çok güzel bir eser oldu?

Hasan Gazi Gündoğdu (1945 doğumlu)

Bundan 50 sene evvel esansçılık, çerçilik ve kitapçılık meşhurdu. Dini kitaplar, Kur´an-ı Kerim, âşık garip kitapları diye adlandırılan, cenk kitapları, şiir kitapları ve hikâyeler, halk kitapları satılırdı. Kitapçılık yapanlar kış aylarında köyde geçim olmadığı için bir il veya ilçeye hep aynı yere yıllar boyunca giderdi. Güz ayında köyde işler bitince gurbete gidilir, bahara kadar orada alış veriş yapalardı. İlk etapta seyyar kitapçılık yapanlar o bölgede pazarlara gider, pazarda yer tutar ve tanınınca belli bir caminin veya çarşıda bir dükkânın kenarında sabit yer edinirdi. Kitapçılık işini orada devam ettirirdi. Her ildeki kitap toptancısından alınan kitaplar, özellikle yılbaşında takvimler ve cep takvimleri, kış aylarında önemli bir alış-veriş unsuruydu.  Bazı köylülerimiz bahar olunca Karadeniz civarında ?Tohumculuk? yapardı. Tokat, Amasya, Samsun, Ordu gibi illerde halkın ektiği bostanlar ve tarımsal alanlar için tohum ticareti yaparlardı. Ulaşım zor olduğu için köy ve kasabalardaki vatandaşlara seyyar tohum satımı ile ticaret yaparlardı.

Ahmet Yılmaz (1955 doğumlu)

Eskiden ?parti malı? diye bir tabir ve alış-veriş yöntemi vardı. Çorap, kaşık takımı, tıraş takımı, kravat, boncuk,  kırtasiye gibi değişik malları bir araya toplayan satıcı bazısından çok kâr eder bazısından az kâr eder ama ?Ne alırsan beş lira.? gibi bir satış politikasıyla belki de bugünkü ucuzluk pazarlarının temelini atmışlardır.

2000´li yıllarda ilk önce Trakya Bölgesindeki hemşehrilerimiz ?Bir Milyoncu? mağazalarını açtılar. Paradan daha altı sıfır atılmamıştı. Bu günkü bir lira hükmünde olan ucuz malzemelerden çeşit çeşit toparlanır, öncelikle ucuz mallar olmak üzere her çeşit ve değişik miktarda daha pahalı olan malllar da bulunurdu bu mağazalarda. Öncelik ucuz fiyat politikasıyla müşteriyi çeken satıcı orada bir evin ihtiyacı olan her çeşit ihtiyaç maddesini satışa sunardı. Trakya´da başlayan bu mağaza şekli, İstanbul, Bursa, Ankara, Malatya başta olmak üzere bütün illerimize yaygınlaştı. Halen bizim köylülerimiz genellikle İstanbul, Bursa ve Ankara´da çok fazla milyoncu mağazası işletmektedirler. Ankara´da Yukarıulupınarlı 70 mağaza olduğunu biliyorum.  Bir ara ?Beş milyoncu? olmuştu ama artık ?Ucuzluk Pazarı? adı altında faaliyet göstermektedirler. Köyümüzden Göndoğdu, Yılmaz, Çalışır, Coşkun, Çalı, Telli, Aydoğdu aileleri başta olmak üzere her haneden bu sektörde köylümüz vardır. İstoç ve Tahtakale´de ithalatçı ve üreticilerden mal temin eden yine Darendeli toptancı hemşehrilerimiz var. Genellikle perakendeciler o toptancılardan çeşit temin ederler. Biz de bir yöntem vardır, Darendeliler genel olarak bir kişi bir ticari işi başarınca aynı sektörde başarılan iş dalında faaliyeti severiz. Bazen bu akrabaların teşvikiyle, bazen rekabet hissiyle gelişir. Özellikle ucuzluk pazarı alanında beş-on mağazası olan sektörde söz sahibi köylülerimiz var. İşlerini geliştirip genişlettiler. Peşin satış olduğu için sürümden kazanılmak istenir. Aşırı kâr edilmez ama gelir açısından iyi bir alandır. Müşteri zaten elli yere sorar hangisi ucuzsa onu tercih eder. Onun için ucuzluk pazarlarında kâr marjı düşüktür ama sürümden kazanılır.

Mustafa Aydoğan (1945 doğumlu)

Afşin´in Altınelma adlı köyünde Setrek Mahallesi var, halen orda akrabalarımız var. Ziyaret Tepesi´nden kestirme bir Elbistan yolumuz var. Elbistan´da ticaret yapanlar, seyyarlık, pazarcılık yapanlar var. Malatya´ya göçenler genellikle fabrikalarda çalışıyor, küçük çaplı ticaret yapıyorlar.

Yukarıulupınar´da eskiden yanlış bir adet vardı. Önceleri evlenen kız evlatları baba malından hisse almazlardı. Alanları bir nevi ayıplarlardı. Şimdi de baba ocağından mal alanları pek hoş görmezler ama hukuki yollardan haklarını alan hanımlar da var. Çoğunlukla hanımların kendileri baba malı almayı tercih etmezler.

Mehmet Gündoğdu (1944 doğumlu)

Köyün yukarı tarafından Çayırtarla mevkiinde ?Veledin Baba? adında bir yatırımız var. Veledin Baba makamının etrafı yeşillik, sulak bir alandı. Küçük bir göze vardı. 2010 yılında karayollarının çalışmasında ziyaretgâhın alt tarafından çok büyük bir su kaynağı çıktı. Büyük borularla yolun üst tarafından alt tarafına geçirildi. Yılda üç defa tahlil yapılıyor. Çok kaliteli bir su kaynağıdır. Darende civarında imkânı olan herkes gelip götürüyor. Bir çeşme yaptırmıştık ama daha sonra Vakfın yardımıyla taştan oyma güzel, büyük bir çeşme yaptırıldı. Hayrat olarak herkes istifade ediyor.

Elbistan tarafında Ziyaret denen bir yer var. Eskiden beri orada bir zatın yattığı rivayet edilir. Hayır sahipleri sonradan üzerini kabir şeklinde yaptılar. Bahar mevsimlerinde bereket masadıyla ziyaret edilir.

Eskiden koyunculuk çoktu, Ağıllar mevkiinde hem bizim köylüler hem Kozulcalılar hayvancılık yapıyor. Ayrıca kaymakamlığın desteğiyle Or-Köy projesi kapsamında 5 haneye 30 ar damızlık koyun verdi devlet. Hayvancılık yaygınlaşsın diye yeni çalışmalar yapılmaktadır. Şimdi bu proje ile bazı haneler 150´şer adet koyun sahibi oldu.

Kasım Yılmaz (1932 doğumlu)

Geçtiğimiz yıllarda Darende Kaymakamlığı bir yastıkta 60 yıl geçirenlere plaket ve hediyeler vermişti, 65 yıl evli kalmak suretiyle biz birinci olmuştuk. Hanım bir ay önce vefat etti. Hanım benden, ben ondan razıydım. ?Yüz evlattan iyisin.? diye bana taltif ederdi. Hanım uzun yıllar annesine yani kaynanama baktı, Allah razı olsun. İyi bir aile olarak hayatımızı mutlu bir şekilde devam ettirdik. Şimdiki gençlere öğüdüm şudur ki; ?Aile olmak demek, dertleri ve sevinçleri paylaşmak demektir. Hayattaki her şeyden mutlu olmaya, çalışıp Allah´a şükredenler, sabredenler her zaman huzurlu olurlar. Aile karşılıklı anlayışla, hoşgörüyle olur. Onun için biz bu düsturla 65 sene mutlu bir evlilik geçirdik. Allah gençlerimize de mutluluklar versin. İlk evlendiğimizde bir büyük avlunun içinde yedi hane olarak kardeşlerimle, akrabalarımla oturduk. Annem bana çok dua ederdi. Herkesin hayvanını yemi, evinin unu tükenirdi. Bizimki tükenmezdi. Anamın duası hürmetine Allah bereket verirdi. Sonra yolun üst tarafına ev yaptık, 1968´den beri de köyün Darende istikametinde Hacı İbrahim Yüksek Mescidi civarındaki evimde yaşıyorum. Cenab-ı Allah herkese mutlu huzurlu hayat versin.?