M. Nazmi Değirmenci


Yol onu, o da yolunu bulur


 

Yine secimle yatıp secimle kalkıyoruz, ne kadarda dışında kalayım bir oyum var, günü zamanı gelince vatandaşlık görevimi yapar, oyumu kullanırım destekte, mümkünü yoktur. İş yerinde evde sokakta otobüste pazarda her yerde secimin içindeyiz olmalıyız da. Her gün aynı şeyleri okuyoruz, görüyoruz, duyuyoruz, artık siyasette yöntem değişti, amaç geliyoruz, öndeyiz, gülcüyüz algısı oluşturmak, çünkü toplum güçlüden yana,  her aday bunun bilincinde, daha kalabalık gözükmek.  Topluca yapılan seçim gezilerinde hal hatır sorulması, gönül alınması, dertlerin dinlenmesi, selamlaşma, görüşme,  tanışma aslında o kadar güzel ki ne ola seçimden secime değil de, rutin aralıklarda yapıla. Siyaseten de olsa yaşanan bu güzelliğin bir olmaya büyük katkısı var. Secimi hep rekabet yönüyle değil, bu yönüyle değerlendirmek kazanç olur bizler için. Bir başka sevindirici gerçek var ki o tespiti de yapmak gerekli. Yerelde, ne kadar çok çalışmak isteyen varmış. Başkanlar, Meclis üyeleri, Muhtarlar, ne mutlu, ne güzel, yaratandan ötürü yaratılana hizmet etmek isteyenler, hak rızası için, halkın rızasını kovalayanlar, bir iftihar vesilesi, bu millet yıkılmaz. Bu kadar iştahlı fisebilillah diyen, böyle talep kar nesil varken, rahat olsun milletimiz. Aday adaylığından adaylık mücadelesi, meclis listesinde olma çabası, listeyi yapanlara ulaşabilme yöntemleri, referans mektupları, alınan, verilen sözler, hep Allah rızası için ne mutlu milletimize böyle hizmetkâr bir nesil yetiştirdi. Tamda ecdadın dediği gibi görev istenmez verilir. Ne diyelim kolay gelsin tüm gayretinizi Allah Muaffak kılsın. Ama olurda bu seçimlerde seçilemeyen adaylarımız olursa üzülmesin, hak rızasına ulaşmanın tek yolu seçilmek değil ki, kulu hoşnut edecek o kadar çok yol var ki,  yeter ki amaç samimi olsun, yol onu, o da yolunu bulur. 

Saygı bir kimsenin düşüncelerine, sözlerine ve davranışlarına, toplum içindeki inanılırlığına karşı duyulan olumlu bir histir. Saygı iki insan arasındaki, inanma, güvenme, ahlakına kefil olma, yapacaklarından ve yapmayacaklarından emin olma, gibi birçok duygunun ifade edilmesidir.  İnsan önce kendine saygı olmalıdır. Kendine saygısı olmayanın bir başkasına saygı duyması mümkün değildir der sözü dinlenenler. Saygı başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusudur, iletişim çağındayız, hepimiz televizyonlarda radyolarda internette her şeyi görüp izleyip öğrenip biliyoruz, az çok herkesin her şeyden haberi var, seçimlerde ben akıllıyım diyerek kraldan çok kralcı olanlar hariç.  Bu günlerde benim doğrularım diyerek gönül kırmanın ne anlamı var, herkes benim gibi düşünmek zorunda değil. Kardeşimin, komşumun arkadaşımın farklı düşünmesi çok doğal olmalı, saygı bunu gerektirir, kabul görmeli insanlık bunu ister, Karşımızdakilerde benim kadar akıl sahibidir. Allah onlara da aklılarını kullanma emrini vermiştir.  Akıl alma zamanı çoktan geçti, akıl verme zamanı da geçiyor, söyleyenler çok önceden söylemişler, Kal ehline değil, Hal ehli ne inanılır.

Görünen köy misali toplum gittikçe saygısızlaşıyor,  para makam kişinin toplumdaki saygınlığını belirliyor, nerden nasıl elde edilmiş olması önemli değil, önemli olan ona ulaşmak, yani paraya makama kavuşmak, gerisi kolay, geçmiş silinir ve dalkavuklarca yeniden yazılır, kolayca akil adam olunur.  İş ortada, yöntem bu, para ve makama giden bütün yollar mubah.  Bir adap, edep, erkân üzere yetiştirilmiş,  ahlaki zarafet için de büyütülmüş, sözünü sakınarak konuşan, yaşantısında güzel ahlak örneği sergileyen, hak adalet üzere olan saygın insanların sayısını neden çoğaltamıyoruz. Kıymet bilirliğimiz azaldı mı, az mı yetişiyor,  yoksa kendi kabuklarına çekilip bizleri uzaktan mı seyrediyorlar,  toplumun terazisi, değeri, kıymeti değişti, sormadan söylemeyenlerin sükûtu altın bilenlerin yerlerinde, şimdi çok söyleyip sözü altın sananlar var, hem de o kadar çok ki, karganın kılavuzluğu hesabı, herkes toplum profesörü olmuş. Devir dinleme devri. Her yiğidin gönlünde bir aslan yatar. Önemli olan o gönüllere girebilmektir.