İ. Aladdin Ateş

Tarih: 09.05.2009 00:00

Hatır

Facebook Twitter Linked-in

Geçenlerde arkadaşım espri olsun diye mesaj atmıştı. Mesajda aynen “1969 yılında içilen kahvelerin hatır süresi dolmak üzere, lütfen hatırınızı yenilemek için kahve için veya içirin” uzun süre güldüm... Acaba yenileme işlemleri Türk Kahvesiyle mi? Yoksa nescafe ile mi? Olacaktı uzun süre düşünmedim değil...

Neyse bu giriş esprisinden sonra gelelim konumuza. Günlük hayatımızın adeta bir parçası haline gelmiştir hatır... Eş ve dostun hatırı, Hısım akraba hatırı, çocukların hatırı, malın mülkün hatırı... Asker arkadaşınızın hatırı...

Birisi sizden talepte bulunurken hemen içirdiği kahvenin (Kahve burada sembol) hatırına diye başlar... İçirdiği bir fincan kahveyi başa kalkar. O kahveyi içtiğinize pişman olursunuz...

Hatır için onca şeylere katlanırız da asıl hatırını saymamız gereken rabbimizin hatırını bazen görmezden geliveririz... O’nun bizlere sunduğu nimetlerin hatırı için şükür noktasında ihmalkâr davranabiliyoruz.

Bir kişiyi aslında gerçekten sevmediğimiz halde birisinin hatırına, seviyormuş gibi yaparız. Bilmeden birde riyakâr oluruz. Bırakın eğer içinizden gelmiyorsa sevmeyin, eline ayağına kapanmayın. Eğer seviyorsanız da Allah için sevin. Birisinin hatırı var diye onu sevmek ve saygı göstermek aslında hatırlı olana da saygısızlıktır.

İkiyüzlülükten nefret ettiği bilinen Mehmed Âkif Ersoy bir gün dostlarına şöyle yakınır: "İkiyüzlüleri sever oldum, çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü insanlar görmeye başladım."

Sevgi ve saygı meziyete yapılmalı, eğer o kişide meziyet varsa amenna. Eğer yok da birinin hatırına yapılıyorsa, zaten buna ne sevgi denir ne de saygı. Fitne ve fesadın kol gezdiği şu âlemde, meziyetsiz bir şahsa veya şahıslara yapılan yapmacık saygı, fitne ve fesadın gıdası haline gelebilir. Hoş görüye sağmayan hal ve hareketler hatır için kabul görürse, işte o zaman cemiyetin çivisi kopmuş demektir.

Dünya hayatını değiştikleri için bizlerden (Fatiha) dışında beklentisi olmayan, ecdadımızın ve vatanın savunması için canını vermiş bütün şehitlerimizin hatırı için;

Öz benliğimizden kopmayalım. Bizlere uymayan kültürleri sahiplenerek kendi örf ve adetlerimizden uzaklaşmayalım. Müreffeh seviyesine ulaşabilmek için her alanda daha çok çalışalım.

 Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözünü hiç akıldan çıkarmayalım.

“Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan, rahat yaşamanın yollarını alışkanlık haline getirmiş milletler, önce onurlarını, sonra özgürlüklerini, daha sonra da geleceklerini kaybetmeye mahkûmdurlar.”


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —