Aslan Tektaş


13. yayın yılımız


Şükürler olsun, 13 yıldır siz değerli okurlarımızın huzuruna her ay durmadan yorulmadan çıktık. Hani derler ya ‘su gibi geçti zaman’ gerçekten onca yıl nasıl akıp gitti fark edemedik. Böyle bir bahar günü bir heyecanla başladık. Bu heyecan her geçen gün aratarak, bilgiye paylaşmaya dönük olarak sürüp geldi.

Bizi bu çalışmaya teşvik edip destekleyen büyüklerimizi bir kez daha şükran ve minnetle anıyorum. Geçmişe doğru dönüp baktığımda güzel günler, güzel hatıralar aklıma geliyor. Daha önce yaptığım bir haberi araştırırken eski sayılarımızı gözden geçirdim. Neler neler çıktı karşıma. Eğilip bükülmeden, sürekli yenilerek, Darende ve hemşehrilerimizden haber yapma anlayışımızı kararlılıkla sürdürdüğümüzü gördüm. Araştırma konuları, mazide kalan insanlar, köyleri tanıtan yazılar ve daha birçok konu bir çırpıda yeniden gözlerimin önünde canlandı. Önce gazetemizin boyutu büyüdü sayfaları arttı, sonra kuşe kağıda rengarenk basılarak daha canlı ve yıllarca saklanacak özelliklere kavuştuk. Bazı hemşehrilerimizi ziyaret ederken, gazetemizde çıkmış haber kupürlerini yada üst üste dizilmiş haldeki yayınlarımızı görmek ayrı bir mutluluk veriyor. İyi ki çıkmışız bu yola.

Bu yılın başında yenilenme sürecimizde Cemil Gülseren benim için ‘yeniliğe doymayan’ diye birkaç satır kaleme almıştı. Kendini, işini yenilemeyenin yokolmaya mahkum olduğuna inandığım için bu ivmeyi sürdürüyorum. Bu yenilenme anlayışı belki de bu ay doğduğumdandır.

Emin adımlarla ilerlediğimiz yolumuzda bugüne kadar destek olan, aboneliğini sürdüren, maddi ve manevi desteğini esirgemeyen herkese sonsuz teşekkürler…

 

Tanıtımdaki coşku

Geçtiğimiz ay bir hayli yoğun ve yorucu geçti. Önce Ankara’daki Malatya Tanıtım Günleri, sonra Kayseri, Mersin ve Sivas’taki Somuncu Baba Panelleri. Organizasyonların güzelliği yorgunluğumuzu unutturdu.

Malatya Ankara’ya bir kez daha konuk oldu. Bu yıl ki organizasyon daha canlı ve etkindi, Darende stantları da bir o kadar hareketli. Hulûsi Efendi Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı H. Hamidettin Ateş’in tanıtım organizasyonlarına katılımı ise gören herkesi sevindirdi. Buralarda eskiden görev yapanlar, yıllardır uğramayanlar özlem giderdi, bol bol kayısı yedi, semaver çayı içti.

Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi panellerinde de gönül dostları bir araya geldi. Hemşehrilerimiz, Darende’ye gönül verenler tarihi şahsiyetleri daha iyi anlama adına bir araya geldi. Salonlara sığmayan bir sevgi seliyle karşılaştık. Bu sevginin önümüzdeki ay İstanbul, Bursa ve Darende’deki uluslar arası boyuta ulaşan sempozyumlarda doruğa çıkacağına inanıyorum. Çünkü ‘Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli.’

Her iki tanıtım etkinliğinde de Darende adına güzel gelişmeler olduğuna ve insanların ilçemizi sahip olduğumuz değerleri daha yakından hissetmelerini sağladığını düşünüyorum.

 

Darende`den ne alınır?

Tanıtımla ilgili birçok yapılması gereken husus, hatta gelir kaynağı bile varken, Darende’de insanlar hep ‘başkaları yapsın’ diye bekliyor. Herkes gittiği gezdiği yerlerden orayı simgeleyen hatıralık eşyalar alır. Şimdi soruyorum, Darende’ye gelenler ‘buradan ne alınır’ diye sorduğunda ne cevap veriliyor? Bu soruya kayısı, tereyağı gibi cevap verilebilir, sizce bu tatmin edici mi? Onun yerine yöresel değerlerimizi simgeleyen küçük maketler, biblolar ya da başka şeyler yapılabilir. ‘Ne gerağaaa var’ diye düşünenlere ise diyecek birşey yok. 

 

Onarmak mı korumak mı

Tanıtım demişken güzel bir bilgiyi daha paylaşalım. Tohma Kanyonu’nda kırılasıca ellerin tahrip ettiği pergola, yürüme yolları ve tesisin düzenlenebilmesi için 85 bin lira ödenek çıktı. Beklenenin üçte biri oranında gelen ödenek ne kadar iş görür bilmem ama en azından belli bir oranda düzenler. İnşallah bu ödeneklerin de devamı gelir. Ancak iş yeniden yapmakla bitmiyor, onu korumak için sistemli bir çalışmaya ihtiyaç var. Gerekirse giriş çıkışa cuzi bir para konsun, insanlar bu güzellikleri görürken işletme gideri de hallolsun. Yoksa oradaki tahribat hiç bitmez.

 

İki şey…

İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır

1-Niyetin saf olması

2-Ruhsal farkındalık