Darende’nin ufkuna doğan güneş:Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi
Darendeliler ve ilçede yaşayanlar oldukça şanslı. Ünü dünyaya yayılmış değerlere sahibiz. Dışarıya gidenler bilir, Darende denildiğinde insanların büyük bir kısmı ‘Somuncu Baba yada Hulûsi Efendi’yi’ sorar. İnsanlığa hizmeti kendisine düstur edinen bu iki Allah dostunun isminin ilçemizle özdeşleşmesi kıymetini bilenler için bir hazine gibidir. Bilmeyene diyecek sözümüz yok.
Somuncu Baba’nın hayatına bakıldığında Kayseri’de dünyaya gelmiş, Şam, Erdebil, Tebriz gibi şehirlerde ilim tahsil etmiş, Bursa’da mütevazı hayatında talebelere yetiştirerek yaşarken beklemediği bir şekilde üne kavuşunca oradan ayrılmış, Aksaray’dan sonra kutsal topraklara gidip, dönüşte Darende’ye yerleşmiş. Bizler o mübarek zatlara ne kadar dua etsek azdır. İyi ki buraya gelmişler. Gürünlüler her zaman iç geçirerek ‘keşke bizim de Somuncu Baba’mız, Hulûsi Efendimiz olsa’ der. Darende’de yaşayıp, bu topraklarda bulunup manevi feyzinden yararlanmayanlar kıymetini bilemez. Kimi de binlerce kilometreden gelir, nasibini alır gider. Peygamberimizin neslinden gelen Somuncu Baba ve evlatları dün olduğu gibi bugün ve kıymete kadar Darende’yi aydınlatmaya devam edecek. Darende’nin yanı sıra tüm dünya bu ışıktan manevi feyizden faydalanacak.
Bu ay Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi’yi anma etkinlikleri nedeniyle on binlerce insan ilçemize akın edecek. Yerli yabancı binlerce kişi Darende’de kurulan maneviyat sofrasından nasibince alacak. Her yıl yapılan etkinliklerden farklı olarak bu sene Somuncu Baba’nın izlerinin bulunduğu bazı şehirlerde de programlar tertiplenerek anma törenleri yapılacak. Buradan anlaşılacağı üzere Darende artık kabına sığmıyor, manevi dünyamızın ışıklarından Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi’nin hizmet anlayışı, felsefi yaklaşımları, eserleri dünyaya yayılıyor.
Yurt dışından gelen misafirler hayranlıklarını gizleyemiyor ve adeta mest olarak Darende’den ayrılıyorlar. Geçen gün ilçemizi gezdirdiğim bir dost şöyle demişti; “Biz Darende’yi sadece içerisinden yol geçen iki dağ arasındaki bir yer olarak görüyorduk. Oysa gönül dünyası, tarih, kültür, turizm ile herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği bir yermiş. Somuncu Baba, Hulûsi Efendi, onun evlatları örnek çalışma, insanlığa estetiğin doruklarına ulaşan güzel hizmetler sunmuşlar”
***
Başbakanla telefonda muhabbet
Geçtiğimiz ay gazetemizin manşet haberi ve köşe yazıma olumlu tepkiler aldım. Arayan çok sayıda kişi ‘içimizi dökmüşsün, gönlümüzden geçeni dile getirmişsin’ dedi. Birkaç da eleştiri telefonu aldım. Gelen bir telefon ise çok şaşırttı. “Alooo, Aslan Bey nasılsınız”. Önce bir an duraksadım, ses tonundan hemen anladım ve “Buyurun Sayın Başbakanım!!!” Sürpriz görüşmede evvela havadan sudan konuştuk, bu yıl yaz gelmediğini Darende’nin yağmur rahmetiyle yemyeşil bir örtüye kavuştuğunu, kayısıların soğuk vurması nedeniyle çiftçilerin perişan olduğunu anlattım. Sıra siyasi havaya gelmişti ve Darendeli adayları neden Malatya listelerinden göstermediklerini sordum; “Partimiz kurulalı 10 yıl oldu, siyasete mesaisini harcayan, yanımızda yer alan ve hizmet amaçlı bizlerle koşturan milletvekili olabilecek 10 Darendeli sayar mısın?” dedi. “Sayın Başbakanım, aday gösterdikleriniz, yıllardır partiye hizmet eden isimler miydi?” dedim. Cevap yok. Aslında öz eleştiri yapacak olursak gerçekten iktidar cenahında siyasete kendini adayan ön plana çıkmış çok Darendeli yok. Zaten görev yapanlar siyasi olarak bir yerlere, hizmet makamlarına geldi. “Biz bekliyorduk, Malatya’nın öteki ilçelerinden neyimiz eksikti?” dedim. “İşadamı, hayır hasenat sahibi denilince Darendeliler akla geliyor, siyasete biraz daha emek verilmesi lazım. Nasip değilmiş inşallah başka sefere” dedi. Başbakan haklıydı ama beklentilere cevap verecek bir girişimleri olsaydı keşke. Belki siyasette aktif rol almış aday adaylarımız yoktu, bizimkileri de teknokrat kadrosundan alsaydı. Bu arada telefon görüşmesi işin şakası, bakarsın arar fena mı olur, içimizi dökeriz.
Ne diyor; “Hayaldi, gerçek oldu”…
İki şey başarının sırrıdır
1-Ustalardan ustalığı öğrenmek
2-Kendini güncellemek
