Hüseyin YAREN


Tarihi kaynaklara göre Darende adı

Darende’nin ilk adı Anadolu tarihinin ilk yazılı tabletlerinde Timilkia’dır.


Darende coğrafyasında bölgenin ilk çağlardan beri önemli iskân merkezlerinden biri olduğunu gösteren önemli kalıntılar vardır. Hitit, Urartu, Asur kitabeleri, dini motifli kalıntılar dikkati çekmektedir. Mesela Hitit kültürünün burada mevcudiyetini gösteren bir kanıt, İspekçor (Yeşiltaş) köyündeki Samah (Samua) adı verilen Hitit tapınağıdır. Hititler zamanında Sivas ve Kayseri’nin merkezi rol oynadığı Darende ve çevresi, Kashai adı verilen bölge dahilinde idi. Burası Sivas, Gürün (Tilgarimmu) ve Göksun (Kokösus) geçitleri ve Darende ile birlikte askeri ehemmiyete haiz bir bölge idi . Geçiş noktası olması ve doğu ile batıyı birbirine bağlaması hasebiyle pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır, bu sebeple kültür mozayiği niteliğindedir. Kültürlerin geçiş merkezi olduğu görülür. Tohma Irmağının olması bu bölgeye hayat vermiş, yerleşim alanı olarak yaşamaya el verişli alan oluşturmuştur. Tohma bu coğrafyayı verimli bir hale getirmiştir, üretim üzerinde ciddi anlamda verimler alınmasını sağlamıştır. 

Darende şehri, Hititler zamanında Malatya (Melidu) Akçadağ (Arga), Darende (Taranta), Gürün (Gauraena) ve Pınarbaşı, Kayseri yolu ile Diyarbakır, Malatya Sivas’ı birbirine bağlayan yollarla ulaşımını sağlıyordu.  Bu yollar Akadlı Sargon zamanından beri işliyordu. Anadolu ile Mezopotamya arasındaki ulaşım bu yollar vasıtası ile yapılmakta idi. Yol ise medeniyetin en önemli unsurudur, devrin şartları düşünülürse sosyal, ekonomik, askeri ve siyasi olarak Darende’yi önemli bir merkez haline taşımıştır. Bu sebeple de Devletler bu coğrafya da hakimiyet kurmaya çok önem vermişlerdir. Çünkü medeniyetlerin inkişafı için yol çok önemlidir.

Darende’nin ilk adı Anadolu tarihinin ilk yazılı tabletlerinde Timilkia’dır. Darende için Hititler Tilmikia, Asurlar, Taronidite/Taranto, Romalılar Tomisa, Müslümanlar Taranto, Rumlar Tıryandafil (Otuz Yapraklı Gül) adını vermişlerdir. Tarende, Derin dere, Derende, Darende ismi de kullanılmıştır. İlk yazılı tabletlerde Darende’nin adı Timilkia’dır. Tilimra, Tahantariye, Taronidite, Tomisa, Turhumit, Turmitta gibi isimler de almıştır. Darende isminin yerinin durumundan dolayı Darende yahut Derindere olduğu, kuruluşu ve yerinin durumunun bunu kanıtladığı da ileri sürülmektedir. İslami dönemlerde Darende adı muhtelif isimler altında zikredilmiştir. Belâzurî, Fütuhu’l-Büldan adlı eserinde Hicri 83 (M. 702) yılı hadiselerini anlatırken Darende’den Turanta, Mısır tarihçisi İbn-i Tağriberdi’nin Nücumu’z-Zâhire adlı eserinde Darende’den bazen Derende bazen Darende bazen Turanda  şeklinde bahsetmektedir. İbnü’l-Esîr ve Ebu’l-Ferec yine aynı isimle ifade ederken, Kalkaşandî, Subhu’l - A’şâ adlı eserinde Derende olarak bahsetmektedir. 

Osmanlı kaynaklarında genellikle Derende ismi ile kayıtlara geçmiştir. Katip Çelebi “Cihannumâ” isimli eserinde, Âlî “Künhü’l-Ahbar” isimli eserinde Müneccimbaşı “Sahâifu’l-ahbar” isimli eserinde , Evliya Çelebi “Seyahatname” isimli eserinde bu bölgeyi “Derende” olarak zikretmişlerdir. XVI. yüzyıl Tapu Tahrir Defterleri’nin tamamında yazılışı “Derende” tarzındadır. Tapu Tahrir defterleri ise bir bölge için çok önemli tarihi kayıtları içerir. Osmanlı Devleti bu defter kayıtlarını itina ile tutmuştur. 19. yüzyıla gelinceye kadar Darende ismi Osmanlı vesikalarında istisnasız olarak hep “Derende” şeklinde yazılmıştır. Darende tarzında yazılış XIX. yüzyıldan itibaren başlamıştır ve bütün vesikalarda bu tarzda kullanılmıştır. Günümüzde ise aynı şekliyle “ Darende “ olarak kullanılmaya devam etmektedir. Osmanlıca Lügat ’ta Darende şeklinde geçmekte olup anlamı;  Saklayan, tutan, Ulaştıran, vâsıl eden, kavuşturan, getiren, sahip olan demektir. Aynı zamanda Osmanlıca Lügat ’ta Darende-i Ferman, Darende-i Menşur ifadeleri geçmektedir ki anlamı ferman almış, menşur almış demektir. Bu ise bize Somuncu Baba ( Şeyh Hamid-i Veli ) Hazretleri ve Neseb-i Alisine gönderilen ferman, berat, tevcihat ve menşurları hatırlatır. Osmanlı Hükümdarlarının Somuncu Baba ( Şeyh Hamid-i Veli ) Hazretlerinden dolayı Darende’ye ne kadar çok önem verdiğini göstermektedir. Çünkü Mekânların şerefi içerisindekilerin şerefi ile doğru orantılıdır. Yani "Şerefil mekân bil mekîn'dir. Bu ise Somuncu Baba Hazretleri ve  Neseb-i Alisi’nin bu coğrafyaya ne büyük ölçüde değer kattığının göstergesidir.

 

KAYNAKÇA

  1. Hâmit Z. Koşay, “Hitit Tapınağı Samuha nerededir”, Belleten, Anakara Ekim 1972, c. XXXVI, sy. 144, s. 466.
  2. Mehmet Ali Cengiz, Tarihi Kültürü ve Sosyal Hayatı İle Tohma Havzası, Malatya 1987, s. 110.
  3. El-Belâzurî, Fütuhu’l-Büldan, çev. Mustafa Fayda, Ankara 1987, s. 266-267.
  4. İbnü’l-Esîr, El-Kâmil, c. 5, s. 54.
  5. Gregory Abû’l-Farac (Bar Hebraeus), Abû’l-Farac Tarihi, Türkçeye çev. Ömer Rıza Doğrul, Ankara 1987, c. 1, s. 190.
  6. Katip Çelebi, Cihannüma, s. 626; Müneccimbaşı Ahmed Dede , Sahaif-ül-Ahbar fi Vekayi-ül-a’sar ( Çev: İsmail Erünsal ), İstanbul 2019.
  7. Evliya Çelebi, Seyahatname I-X, İstanbul 1314/1896-1938, c. 3, s. 196.
  8. Âlî, Künhü’l-Ahbar I-II, (neşreden Ahmet Uğur) , Kayseri 1997, c. 1, Kısım 1, s.132