Musa Tektaş


TALAT ZENGİN İLE HULÛSİ EFENDİ ÜZERİNE RÖPORTAJ

TALAT ZENGİN İLE HULÛSİ EFENDİ ÜZERİNE RÖPORTAJ


 

Sayın Vekilim, Malatyalı ve siyasetle uğraşmış birisi olarak, Malatya'nın yetiştirdiği mümtâz şahsîyetlerden Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretleri’ni nasıl tanıdınız ve değerlendirmeniz nedir?

- Osman Hulûsi Ateş Efendi gerçekten Allah dostu bir Müslümandır. Hayatının büyük bir bölümünü hizmetle geçiren, Şeyh Hâmîd-i Velî / Somuncu Baba Camii ve Türbesi’nde 42 yıla yakın imamlık yapıp hizmet eden saygın bir hemşehrimizdir. Değerli bir insan ve mânevî büyüğümüzdür.  Bana hep sorulduğunda şu cümlelerle onu tarif etmeyi uygun bulurum: “Gerçek bir Müslümandır, gerçek bir Allah dostudur, Allah'ın kanunlarına hakkıyla uyan, Kur'ân'a hakkıyla uyan bir mü’mindir. Ben Hulûsi Efendi'yi, aydın bir Müslüman olarak gördüm.”

Bir kere vatanını seven, milletini seven, bayrağını seven, ülkesini seven bir mü’min olarak gördüm. Keşke Hulûsi Efendi gibi aydın Müslümanlarımız, imamlarımız, cemaat üyelerimiz daha fazla olsa diye söylemek isterim. Onun nesebinin güzelliği yüzüne ve gönlüne yansımıştı. İşleri de, hizmetleri de bir Müslümana yakışan ölçüdeydi. Allah razı olsun.

Sayın Özal ile muhakkak Darende ziyâretleriniz olmuştur. O günlere dair neler hatırlıyorsunuz?

- Rahmetli Turgut Özal’la beraber Hulûsi Efendi’nin idaresindeki külliyeyi, Darende Somuncu Baba Külliyesi'ni ziyâret ettik. Tabiî o zaman Hulûsi Efendi'nin daha aydın bir insan olduğunu birebir görme şansını yakaladık. Bir hatıramız var: Rahmetli Özal'la beraber Hulûsi Efendi’yi ziyâret ettiğimizde kütüphânesini bize gezdirdi. Sayın Özal’a ve misafirlere çeşitli hediyeler verdi.  Bana da bir tesbih hediye etmek istedi. O vitrinde birçok antika tesbih vardı, kendisine hediye edilen birçok şey vardı. Çok güzel bir koleksiyon sahibiydi. Bunların içerisinden birini bana hediye etmek istedi. O koleksiyon içinden bir akik tesbihi çıkardı. Ben, "Hocam, o yerinde kalsın, ben şu tesbihi almak istiyorum," dedim. Normal bir tesbihi teberrüken hâtırası olarak aldım. Çünkü o değerli tesbihin o müzede, kütüphânedeki yerinde kalmasını daha uygun gördüm. Ganî gönüllülük gösterip zaten bana hediye edeceğini belirtmekle benim gönlümü kazanmıştı. Darende’den ayrılıp konvoyla Malatya'ya, o zamanki belediye başkanımız Seyhan Semercioğlu, il başkanımız Rıza Sinanoğlu, benim amcazâdem Aziz Zengin’le birlikte aynı araçla dönüyorduk. O tesbihi elimde gördüler ve "Talat Bey bu tesbih naylon..." dediler, biraz gülüştük falan ama iyi ki de ben o akik tesbihi almamışım. Şimdi duyduğuma göre Hulûsi Efendi Müzesi yapılıyormuş. O değerli koleksiyonlar elbette ziyâretçilere açılacaktır. Orada kalması daha isâbetli olmuş.  Benim biriktirdiğim tesbihler, dostlarım, vatandaşlarımın hediyesiydi, ben de hediye ettim, dağıttım. Kıymetli tesbihleri de dostlara verdim. Ben özel bir koleksiyon yapmadım. 

Turgut Özal döneminde vakıflar ve sivil toplum kuruluşlarının gelişmesi nasıl olmuştur?

- Turgut Özal dönemi (1983-1993), Türkiye'nin modernleşme sürecinde önemli bir dönüm noktasıydı. Ekonomik ve toplumsal alanda birçok reform gerçekleştirilmiş, özgürlükçü bir ortam yaratılmaya çalışılmıştır. Özellikle vakıflar ve toplumsal kuruluşlar açısından bu dönemde belirgin değişiklikler yaşanmıştır. Bu doğrultuda, vakıfların ve sivil toplum kuruluşlarının gelişmesi için önemli bir ortam oluşmuştur.

Turgut Özal’la birlikte vakıflar, sosyal hizmetlerde devletin rolünü üstlenmiş ve ekonomik kalkınmanın sosyal ayağını oluşturan önemli aktörlerden biri hâline gelmiştir.

1980’lerde vakıfların kuruluşu artmış, devletle ilişkilerde de rahatlama olmuştur. Özellikle eğitim, sağlık ve kültür alanlarında vakıflar daha etkin hâle gelmiştir. Devletin vakıflara sağladığı bazı kolaylıklar, vakıfların ekonomik anlamda daha güçlü bir konumda olmasına imkân sağlamıştır.

Özal’ın iktidar döneminde, toplumsal kuruluşlar daha fazla özgürlük ve faaliyet alanı bulmuşlardır. 1980’lerin sonlarına doğru Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları artış göstermiştir. Sosyal yardımlaşma, insan hakları, kadın hakları, çevre ve diğer toplumsal alanlarda faaliyet gösteren STK’lar, toplumda daha fazla görünür olmaya başlamıştır. Özal’ın liberal politikaları, toplumsal kuruluşların gelişmesine zemin hazırlamıştır. Ekonomik özgürlüklerin artması ve devletin müdâhalesinin azalması, vakıf ve STK’ların etkinliğini artırmıştır. Ayrıca bu dönemde dinî vakıfların da etkisi artmış, özellikle eğitim ve sağlık alanlarında faaliyet göstermişlerdir.

Turgut Özal döneminde Türkiye’deki dinî vakıflar önemli bir rol oynamıştır. Özal, dinî vakıfların faaliyet göstermesini teşvik eden bir politika izlemiş ve onları toplumsal hizmetlerde daha fazla yer alabilecekleri bir ortamda faaliyet göstermeleri için fırsatlar sunmuştur. Devletin bu tür vakıflara ve kuruluşlara verdiği teşvikler, özel eğitim alanında önemli bir dönüşüm yaratmıştır. Vakıflar, sağlık ve sosyal yardım alanlarında da önemli faaliyetler göstermiştir. Özellikle Turgut Özal’ın sosyal hizmetleri özelleştirme politikaları doğrultusunda, vakıflar ve STK’lar, sosyal yardım hizmetlerinin büyük bir kısmını üstlenmiştir. Dinî vakıflar ise özellikle yoksullara yardım ve sağlık hizmeti sunma konusunda etkili olmuştur. Turgut Özal dönemi, vakıfların ve toplumsal kuruluşların gelişmesine zemin hazırlayan bir dönemdir. 

Hulûsi Efendi Hazretleri’nin vakıf ruhunu, insanlığa hizmet rûhunu nasıl tarif edersiniz?

- Hulûsi Efendi gerçekten ülkemizde yetişmiş ender vakıf insanlarından birisidir. 1986'da Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı’nın kuruluşu var; tabiî bu, Özal hükümetiyle gelişen bir olaydır. 22 tane derneği bir vakıf altında toplamış ve günümüze bir vakıf medeniyeti getirmiştir. Ecdâdımızın vakıf geleneğini günümüze taşımıştır. 

Hulûsi Efendi Hazretleri’nin o temelini attığı vakıftan günümüze doğru baktığınızda,
insanlığa hizmet adına neler yapıldığını bir vekil olarak ya da bir Malatyalı olarak nasıl değerlendirebilirsiniz?

- Vakfın önem verdiği konulardan biri eğitimdir. Hulûsi Efendi gerçekten bir eğitimciydi. Gerçekten bir mü’min, gerçekten ileriyi görebilen bir zât-ı muhterem olduğu için o yıllarda hep eğitime önem verdi. Yüksekokullar, üniversiteler, liseler, sağlık projeleri inşâ etti. Darende'de, Darende'nin gelişmesine, memleketin gelişmesine birçok faydası dokundu Hulûsi Efendi'nin. Rahmetli Özal'dan ne istediyse, Özal onların hepsini hep bize talimat vererek, bakanlarına talimat vererek, bürokrasiye talimat vererek, o hizmetler hep birer birer sırasıyla yerine getirildi. Bu da Hulûsi Efendi'nin ne kadar öngörülü olduğunun, ne kadar uzağı gördüğünün, ne kadar ilme ve irfâna değer verdiğinin bir örneğidir.
Onun için Hulûsi Efendi farklı bir din adamıdır, Hulûsi Efendi gerçek bir mü’mindir, Hulûsi Efendi aydın bir insandır.

Şimdi Özal döneminde Hulûsi Efendi eğitim adına kültür adına, memleket adına bunları yaptı diyoruz. Benim duymuş olduğum başka bilgiler de var. Rahmetli Ecevit döneminin Milli Eğitim Bakanı da geldiği zaman, Hulûsi Efendi onlarla da aynı seviyede ilgilenmiş, Darende’ye hizmetler almış. Aydın bir insan siyâsî parti farklılığı gözetmez. Hulûsi Efendi de memleketini, bayrağını, toprağını Darende’yi düşünmüş, ileri görüşlü bir insandır. Zaman zaman, Özal’ın yanına ziyâretlere gelip giderken, biz de o heyetlerde bulunduk, beraber görüşmelere refâkat ettik. Sayın Özal, Hulûsi Efendi heyetine ayrı bir önem verirdi, mutlakâ birkaç vekil onların görüşmelerine iştirâk eder, talep ve talimatları not alır, takip eder, sonuçtan merhûm Özal’ı haberdâr ederdik.  Metin Emiroğlu bir gün bana,  "Ben Hulûsi Efendi'nin memleketten başka bir talebi olduğunu görmedim duymadım. Sayın Özal’ın, Darende'ye hizmet adına, Malatya'ya hizmet adına Hulûsi Efendi’nin ne talebi varsa, onların yapılması hususunda bakanlara talimatı vardı.” dedi. Memleket hizmetlerinden bir tanesi de meselâ, Gökpınar Sulama Projesi’dir.  Sulama projesi bugün Darende için önemli bir şeydir. 

Gökpınar Sulama Projesi'yle ilgili yatırım sürecinden ya da Hulûsi Efendi Hazretleri’nin,
Özal'la bu projenin gidişâtından bilginiz dâhilinde olduğu kadarıyla, bir değerlendirme yapabilir misiniz?

- Gökpınar Sulama Projesi tabiî Darende'nin, o bölgenin temel projesiydi, en önemli projesiydi.
Tabiî bu projenin geçmişi var, işin geçmişi ta Recai Kutanlara, Korkut Özallara dayanır.
Hulûsi Efendi’nin arzusuna binâen onların hazırladığı bir projedir, Özal'ın ekip arkadaşı olarak planlamadan gelen bir proje olduğu için, bizim dönemimize denk geldi. Bir Ankara ziyâretinde ben de bulunduğum bir sırada, Hulûsi Efendi, Rahmetli Özal’la görüşürken özellikle Darende heyetiyle beraber, onların başkanı olarak, Darende heyetinde önder bir insan olarak Gökpınar Projesi'nin bir an önce realize edilmesini, merhûm Özal'dan talep etti. Özal'ın bu talebe çok sıcak baktığını yakînen biliyorum. O günkü bakanlara, teknik elemanlara, hepsine bu projeyi derhal gündeme almaları talimatını verdi. Ve çok şükür bugün o proje gerçekleşti. Memlekete kazanım olarak milletin hizmetine sunuldu, binlerce, belki 100 binlerce kayısı dikildi. Güzel bir proje. Burada elbette ki Hulûsi Efendi'nin emeği çok büyük, Allah ondan razı olsun.

Sayın Vekilim, vakıf fotoğraf arşivinde gördüğümüz kadarıyla, Sağlık Bakanı Mehmet Aydın’a, Darende'deki belediye başkanıyla beraber Hulûsi Efendi'nin, Darende’ye bir ambulans alımında, siz de beraber bulunuyorsunuz. O Fotoğraf karesinin arka plânını sizden dinleyebilir miyiz? 

- Tabiî, o yıllarda bizim belediye başkanımız rahmetli Abdullah Karakurt abimizdi. O da gerçekten iyi bir abimizdi, hizmet ehliydi. Tabiî Hulûsi Efendi ile birlikte heyet olarak bana geldiler, biz Sağlık Bakanlığı’na gittik, o taleplerini yerine getirdik. Tabiî o haber olarak bazı medya basın organlarında da çıktı. Başta söylediğim gibi, Malatya’da, Darende'de, Darende'nin önder kimliği olan kişilerle beraber Hulûsi Efendi, Darende’nin bütün hizmetlerinde öncülük yaptı. Belediye başkanımızla birlikte geldiler. Allah onlardan râzı olsun. Gerçekten Darende'mize, memleketimize büyük emekleri var, Allah râzı olsun. Bakan bey Hulûsi Efendi’ye ve Darende heyetine çok alaka gösterdi. Hulûsi Efendi bir çek takdim etti. Bakan bey de “Hızır Acil Servis Ambulansı” talebini yerine getirdi. 

Hulûsi Efendi Hazretleri’nin âhirete irtihâlinden sonra vakıf hizmetlerinin gelişimi hakkında neler söylersiniz? 

- Şimdi tabiî 1990’da Hulûsi Efendi Hazretleri dünyasını değiştirdi, ama kurduğu vakıf, evlâdı Hâmid Hamîdeddîn Ateş Efendi’nin başkanlığında hizmetleri her geçen gün geliştirerek yaygınlaştırıyor.  Bu 40 yıl içinde Darende'de çok önemli bir atılım gerçekleştirildi. Özellikle Şeyh Hâmîd-i Velî / Somuncu Baba Külliyesi ile sadece Malatya'nın değil, Türkiye'nin dışına tanıtabilecek büyük bir hizmetler yapıldı. Vakfın gerçekten Darende’mize, Malatya’mıza, İslâm’a hizmet eden bir kuruluş olduğuna inanıyorum. Bu kuruluşun ticaretle alâkası olmayan, yani Anadolu deyimiyle tüccar olmayan bir vakıf olduğunu biliyorum. Belki bazı insanlar alınabilir ama benim umurumda değil. Ben doğruları konuşan bir insanım, talebeliğimden beri, gençliğimden beri, mebusluğumdan beri. Bu vakfın gerçek bir vakıf olduğuna inanıyorum ve görüyorum. Yaptığı hizmetleri takip ediyoruz, dostlarımız, giden arkadaşlarımız anlatıyor, bir hayır vakfıdır burası, sadece hayırla yürüyen bir vakıftır. Daha yakın bir zamanda, benim yakınım olan birisi, damadım da gitmiş o vakfa bir hayırda bulunmuş, Anlattı bana, ben mutlu oldum. Bu vakıf, ticaretle uğraşmayan, devletin imkânlarını kendi şahsî menfaatlerine karıştırmayan, sadece İslâmî olarak, eğitim olarak, gençlik olarak, genç çocukları yetiştiren bir ocak olarak görüyoruz biz orasını. Onun için ben, Hulûsi Efendi'nin açtığı yolu devam ettiren evlâdı Hamîdeddîn Efendi’ye de bu güzel yolu istikâmet üzere sürdürdüğü için teşekkür ediyor, buradan selâmlarımı gönderiyorum, Allah ondan da râzı olsun. Bu vesileyle bütün dostları muhabbetle selamlıyorum. 

 

Talat Zengin, (d. 1952, Malatya), Türk siyasetçi.

Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi mezunudur.

 Serbest Diş Hekimliği, Türkiye Büyük Millet Meclisi XVII. ve XVIII. Dönem Malatya Milletvekilliği, TBMM Hesaplarını İnceleme Komisyonu Başkanlığı yapmıştır. Evli ve üç çocuk babasıdır.