Hüseyin YAREN


SÖMÜRGECİLİKTE MODERNİZM ALDATMACASI

SÖMÜRGECİLİKTE MODERNİZM ALDATMACASI


Sömürgecilik, batı dünyasının var oluşundan beri uyguladığı, zulmün çok boyutlu olarak mazlum toplumlar üzerinde hunharca oluşturduğu acımasız sistemidir. Sömürgecilik, toplumlar üzerinde sosyal, siyasi, ekonomik, kültürel, teknolojik, biyolojik, dini alanlarda çok boyutlu olarak uygulanırken hiçbir hukuki kurala uyulmamıştır. Acımasızca binlerce insan öldürülmüş mallarına el konulmuş, inanç ve değerleri ile alay edilerek değiştirilmiştir. Baskı ve zulmün tüm boyutları uygulanmış barbarlık sömürgeci batı için normal hale gelmiş dünya üzerinde korku imparatorlukları kurulmuştur. Günümüzde ise bu durum aynı şekli ile devam etmiştir. Öyle ki Ortadoğu petrolleri için girişilen mücadelede bir damla petrol için bir Müslümanı öldürmekten çekinmemişler, kan dökmüşler, kadın, çocuk ihtiyar genç demeden binlerce insanı katletmişlerdir. Yalnızca çıkarları uğruna, milletleri, kültürleri, insani değerleri yok etmişlerdir. Batı Dünyası sömürgeciliği çok boyutlu hale getirerek İslâm dünyasını pasifleştirme ve uyuşturma siyasetini son teknolojik imkanlar, sosyal medya, medya, film, moda programları, yanlı kitap ve makaleler ile akıl almaz ölçüde yapmayı başarmıştır.  Algı saptırmaları ve operasyonları ile psikolojik olarak özellikle yeni nesillere inanılmaz şekilde tasmalar takmış her istedikleri yere sürüklemeye başlamışlardır. Bunu yaparken de Modernizmi ve teknolojiyi öne sürmüşler insanlığa öyle bir algı yapmışlar ki hakikati gizlemişler, çok ustaca makyajlamışlardır. 

Modernliğin makyajlı yüzü, özgürlüğe, eşitliğe, insan haklarına, demokrasiye, adalete, barışa, kardeşliğe, refaha, zenginliğe ve mutluluğa vurgu yapan sahte yüzüdür. Modernliğin diğer yüzü olan makyajsız yüzü ise, aslında onun gerçek yüzüdür. Bu gerçek yüzünü görmek anlamak ve anlatmak gerekmektedir. Bu gerçekliliği anlamak için ise irfan ehli olmak gerekir, feraset ehli olmak gerekir, dış görünüş ile içeriği ayrıştırmak, zahire aldanmamak gerekir. Daha açık bir deyişle, modernizmin savaşı yayması, şiddeti körüklemesi, vahşeti desteklemesi, soykırımı çoğaltması, kardeş düşmanlığını aleni hale getirmesi, ırkçılığı desteklemesi, adaletsizliği normalleştirmesi, faizciliği ve zinayı yayması, yoksulluğu kabullendirmesi çok açık bir şekilde görünmektedir. Modernliği yüzeysel değil, derinlemesine analiz ettiğimizde karşımıza modernliğin ana pürüzleri olarak barbarlık, despotizm, totalitarizm, terörizm, sömürgecilik, ırkçılık, soykırım gibi büyük problemler çıkmaktadır. Öyleyse Sömürgeciliğin makyajı olan modernizmi çok iyi anlamak ve tahlil etmek gerekmektedir. Batı dünyasının gerçek yüzünü özellikle yeni nesillere göstermek suretiyle gelecekte yaşayacakları çok ciddi sorunların önüne geçmek gerekir. Çünkü bu sömürgeci zihniyet hedefine varabilmek için elinden gelen tüm çabayı harcayacağı gibi her türlü gayr-ı meşru yollara da baş vuracaktır. Bunun çok açık ve aleni örneğini günümüzde İsrail Filistin de ki Müslümanlar üzerinde uygulamakta canice ve hunharca hedefine ulaşmak için her yolu denemektedir. Aslında bu duruma sessiz kalmak demek sömürü düzenine boyun eğmek demektir ki aynı zamanda modern köleciliğin var olduğunun ispatıdır. Modern kölecilikte öncelikle toplumlara sekülerleşme / dünyevileşme morfinini vurmuşlardır. Toplumlar ise bu uyuşukluğun, çıkar ve maddi menfaat kazanımlarının etkisinden dışarıya çıkamamış adeta köleleri konumuna gelmiştir. Sözde güya hür ama gerçekte ise her şeyi kabullenen bir yapıya bürünmüştür.  

Batı dünyasının oyunlarından birisi ise güya ekonomik anlamda kalkınmayı planlayarak ferdi refah ve zenginlik fikriyatını sinelere yerleştirerek, ferdiyetçiliği ve benlik duygusunu hâkim kılmak, toplumdaki güven fikrini azaltmaktır. Materyalist fikir çerçevesi içerisinde İslâm toplumlarını yönlendirmeyi amaçlamış, tüketici toplum olma doğrultusunda üretimler yapmış ve yapmaya devam etmektedir. Oysa bizim medeniyetimizin temelinde insan vardır. Kıymet maddeye değil insana verilir. Benlik, ferdiyetçilik ön planda değil, dayanışma ve yardımlaşma ön plandadır. Nasıl oldu da bu duruma getirildik çok ciddi anlamda tahlil ve analiz etmek gerekir hatta paneller, açık oturumlar, sempozyumlar yapmak gerekir ki morfin etkisiyle uykuda olan insanımız bir an önce kendine gelsin ve tarihi misyonuna tekrar dönsün. Sömürgeci ve materyalist zihniyete dur diyerek hakikatleri sosyal hayata tekrar kazandırsın. Burada ifadeye çalıştığımız en önemli unsur şudur: Sömürgecilik ruhunun en önemli faaliyeti, inanmış insanları kendi öz kültüründen uzaklaştırmak, dini ve milli değerlerimizden kopararak kendimizi kendimizle yabancılaştırmayı sağlamaktır, nitekim bunu ise başarma doğrultusunda çok önemli adımlar atmışlardır. Bir an önce bir kısım tasmalardan kurtulmak gerekir ki gerçek manada hür olunabilsin, hür yaşanabilsin, hür düşünülebilsin.  Şu unutulmamalıdır ki, biz onlardan olana kadar onlar bizden olmazlar. Bu sebeple akıllı, şuurlu ve uyanık olmak lazımdır. Kısacası asrımızın gereklerini iyi kavramalı, asrımızın şartlarına göre donanımlı hale gelmeliyiz, bilinçli ve şuurlu olmalıyız. Bu doğrultuda tüm gayret, fikriyat ve hissiyatımızla sosyal siyasi, ekonomik, teknik, kültürel vb. alanlarda mücadele içerisinde olmamız zorunlu bir gerçekliktir.