Musa Tektaş


Sayfiye ve Kılıçbağı´nda Yayla Turizmi ve Kültürel Değerler


 Sıcak iklim şartlarından bunalan, çoğunluğu Çukurova´da yaşayan hemşehrilerimiz mayıs ayından itibaren Nadir, Mehmet Paşa, Sayfiye, Kılıçbağı, Beybağı ve Günpınar mahallelerindeki baba yadigârı kerpiç evlerine veya yeni yaptıkları modern binalarına gelerek, yayla turizmini canlandırmaktadırlar. Zaten son yıllarda insanların kitle turizminden ziyade tabiatla, çevreyle, değişik kültür ve yaşayışlarla bütünleşmeyi sağlayacak turizm konseptlerine yöneldiklerini görmekteyiz. İstanbul´da Ankara´da veya Çukurova bölgesinde yaşayan Darendeli hemşehrilerimiz;   yaz aylarında aileleriyle dinlenmek, tatil yapmak,  büyük şehirlerin ve çalışma hayatının stres ve yorgunluğundan kurtulmak için Darende´deki sayfiye yerlerini tercih etmektedirler. Ecdattan kalan evlerinin bakımını yapanlar olduğu gibi ikinci bir konut inşa ederek serin Günpınar vadisinin etrafını,  gözde tatil mekânları olarak tercih ettikleri görülmektedir.

Darende, doğal yapının bozulmadığı, yöresel kültürün önemli oranda yaşanmaya devam ettiği, sakin ve huzurlu bir hayatın sürdürüldüğü bir gönül diyarıdır. Doğal, yapının bozulmadığı bu güzide şehrin bahçeleri, mahalleleri, yöresel lezzetlere dolu sofraları;  evlatları, komşuları hatta misafirleri için her zaman açıktır. İlçemizde yayla turizminin geliştirilebilmesi için gerekli potansiyelin bulunduğu âşikardır. 

Darende İlçesi; Somuncu Baba/Şeyh Hamid-i Veli Türbesi ve Külliyesi gibi manevi bir Allah dostunu sinesinde sakladığı için inanç turizmi, ziyaret mekânı olarak son 20 yılda çok büyük bir üne kavuşmuştur. Yılda yaklaşık beşyüzbin kişinin ziyaret ettiği bu gül kokulu belde,  aynı zamanda doğal güzellikleri ve tarihi değerleri ile bir eko-turizm bölgesi ve özellikle yayla turizmi bölgesi olma özelliği taşımaktadır. Ayrıca ilçemiz, klasik turizme uyum sağlama potansiyeline sahiptir. İlçede, doğal güzellikleri bozulmamış, çok sayıda sayfiye yeri bulunmaktadır. İlçe, geçmişinin kadim tarihlere dayanmasından dolayı;  türbe, cami, kale, köprü, gibi tarihî değerleri barındırmaktadır.

Darende; yayla turizmi açısından, tatillerini alışılmadık şekilde, temiz hava, bol oksijen, kaynak suyu içeren tabii ortamlarda geçirmek isteyenlerin baba yurduna, doğduğu topraklara gelerek burada birkaç günde olsa zaman geçirip, nefeslenecek bir güzel diyardır. Darende´nin taptaze havası, tertemiz ve buz gibi soğuk suları, yazın en sıcak günlerinde bile ferahlık veren serinliği, büyüleyici güzellikteki manzaraları ile her geçen gün daha cazip duruma gelmektedir. Bu özellikleri ile Darende yaylaları, turizm sektöründe giderek daha fazla önem arz etmektedir. 

Sayfiye Müftüoğlu Camii´nde Kültürel Değerlerimiz 

03 Temmuz 2019 tarihinde Sayfiye Mahallesini ziyaret ettik.  Sayfiye mahallesinde yaptırılmış olan üç camiden biri olan Sayfiye Müftüoğlu Camii´nde kültürel değerlerimiz açısından detaylı bir incelemede bulunduk.   

Camii´nin kitabesi hakkında önceki imamlarından İsrafil Gök tarafından yapılmış bir çalışmayı Camiin imam-hatibi Hikmet Sarı bize levha olarak sundu. İsrafil Gök´ün araştırmasına göre 1860 yılında inşa edilmiştir. Cami´nin 1305/1888´de yeniden yapılan avlu kapısının girişi üzerinde bir kitabedeki ifadeler şöyledir:

 Bâb-ı rahmetdir te´âlev Ey gürûh-ı Müslimîn

Udhulu hem ve´budû lillâhi Rabbe´l-âlemin

Cümle erbâb-ı hayr sarf eyleyüb himmetlerin

Bu derin bünyâdına oldı kamûsı nâsırin

 Nâsırı olsun Hüdâ da anların her kârda

Olalar Adn içre dâim vech-i Hakka nâzırîn

Çıkdı bir mü´ellif bu şeb-i irfân tarihe adedi

Maşaallah pek müzeyyen şüde işbu bâb-ı dîn?

 

 Kitabenin sadeleşmiş şekli ise şu şekildedir:

 ?Rahmet kapısıdır gelin Ey Müslüman topluluğu

Girin ve âlemlerin Rabbine ibadet edin

Bütün hayır sahipleri gayret sarfettiler

Bu kapının inşasına herkes yardımcı oldu

Allah da her dem onların yardımcısı olsun

Yüzleri Hakk´a bakarak ebedi Adn Cenneti´nde olsunlar

Çıktı bu tarihte İrfânî adında bir müellif

Mâşâallah pek süslü oldu bu dinin kapısı?

 

Aynı avlu kapısının iç alınlığının üstünde bulunan Arapça kitabenin tercümesi şöyledir:

?Darende beldesi, 1295/1878´de kışlık evlerin harab olması ibtilasına uğrayınca, ahali-sine sürekli sayfiyeye yerleşmek gerekli oldu. Sonra onlara yeni mahalleler teşkil etme lüzumu hâsıl oldu. Sayfiyede bu mahalle kuruldu. Bundan sonra da oranın adamları, camilerinin kapısını onarma ihtiyacı hissedip beldeden Cami-i Kebir (Ulu Cami) kapısının taşlarını nakletmeyi istişare ettiler. Ağlayarak oraya gelip, taşları eksiksiz taşıdılar. Zira gücün yettiği şey imkânsız değildir. Allah(c.c.), malları ve bedenleriyle gayret gösterenlerin gayretini muvaffak kılsın. Ve kapının inşası hicri 1305(1888) senesinde tamamlandı?.

Süleyman Ocak (1935 doğumlu)´tan aldığımız bilgilere göre; Darende halkının yazlık mahallerde yaptırdıkları ilk camilerden birinin Sayfiye Camii´dir. Bahçe kapısının dış ve iç taraflarındaki kitabelere camiin daha erken yaptırılmış olduğu kabul edilebilir. Cami, üstünün örtü malzemesi nedeniyle ?Tenekeli Camii? adı ile de bilinmektedir. Mahallin eski sakinlerine ?Müftüoğlu? denildiği ve bu nedenle ?Müftüoğlu Camii? adı ile de tanındığı rivayet edilmektedir. Müftüoğlu ailesi ise, halen Buyurgan soyadını almıştır. Aileden Taha Buyurgan Bey bir süre Darende müftülüğü yapmıştır.

Sayfiye Camii´nin kıble duvarı ve avlusunun yanında 1950´li yıllara kadar burada sekiz odalı bir medresenin kalıntıları olduğu anlatılmaktadır. Hanifi Hoca´nın kayıtlarına göre ?Müftüoğlu Medresesi? adı ile bilinen bu medresenin banisi, Emir Ahmedzâde ulemadan Hacı Hamza Efendi´dir. Bu medresede Müftü Nasrullah Efendi ve merhumun mahdumu Taha Efendi müderrislik yapmışlardır.  Önceleri Sıbyan mektebi olarak kullanılmış olan bu kalıntılar yıkılıp kaldırılmıştır. Avlunun Hoca Hasanlar sokağına bakan kıble tarafında bir metrelik bir musalla taşı kalmıştır. Cami´nin düz damı ve eyvanı, 1955´de çatı ile kaplanmıştır. 1970´de doğu tarafındaki bölüm kışlık cemaat mahalli haline getirilmiştir.

Özellik itibarıyla Sayfiye Camii, 12x8,5 m. ebadında kargir ve ahşap tavan ile örtülü bir yapıdır. Bir de asma kat mahfeli bulunmaktadır. Cami´in en önemli kısmı, taç kapı ve üstündeki eyvandır. Sonradan ilave edilen anıt kapı ise 4x1,5 m. ebadındadır. Süleyman Ocak amcanın anlattığın göre yaz aylarında akşam ve yatsı namazları kapının üstündeki eyvan kısmında kılınırmış. Yatsı namazlarını genellikle merhum Müftü Taha Buyurgan kıldırırmış.

 Müftüoğlu Camii´nden Detaylar

Caminin duvarındaki bir levha dikkat çekicidir:

Bayezid-i Bestamî hazretlerinin sorusuna Hasan-ı Basri Hazretlerinin verdiği cevaptır:

Günahın İlacı: Tövbe kökünü alıp,   istiğfar yaprağını karıştırır,  kalp havanına koyup,  tevhit tokmağı ile dövüp, insaf eleğiyle eleyip, salavat çeşmesinden sulayıp gözyaşıyla yoğurup, aşk ateşiyle pişirip, kanaat kaşığıyla yersin. Günahın ilacı budur..  (Yazdıran: Yusuf Ocak)

 Camide bir levha daha dikkat çekiyor. Sayfiye Müftüoğlu Camiinde görev yapan imam-hatiplerin listesini de bu levhadan öğreniyoruz: Balabanlı Hüseyin Efendi, Osman Buyurgan, Urupluoğlu Mehmet Cengiz, İsmail Buyurgan, Suzi Tuncer, Adıyamanlı Abdurrahman Efendi, Abudrrahman Gökçe (1968-1975) Hamit Ocak (1975-1988), Bayram Karaca (1989-1995) Selami Sayın (1996-1998), İsrafil Gök (1999-2002), Hikmet Sarı (2003-2019)?

Cami aydınlatması için asılı olan gaz lambası çok dikkat çekici, özel makarası ve ipi olan bu lamba ve gazlı lüküs yakılıp, uygun bir mesafeye çekildiğinden  dikkat çekici detayları var. Caminin son cemaat mahallindeki kitaplık ise  merhum Helvacı Mahmut Ustanın el emeği? Bütün hayır sahiplerinden ve mahalle sakinlerinden Allah razı olsun?

Videoyu link´ten izleyebilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=MtUxcDIF2ZM

Kılıçbağı Orta Camii Civarındaki Huzur Sokağı

 Kılıçbağı Orta Camii civarındaki Huzur Sokağı´nın sakinlerinden de yayla turizmi hakkında bilgiler aldık?

Camiinin civarında gölgede oturan çocuklar, aile büyüklerinin doğduğu bu toprakları her yaz mevsiminde ziyaret etmekten duydukları memnuniyeti belirtiyorlar. Doğal güzellikler ve sakin bir hayat açısından yaz aylarını burada geçirmekten mutlu olduklarını söylüyorlar. Adana ve Mersin´e göre havanın daha güzel olduğunu, Darende´nin manevi ve doğal güzelliklerinin yaz aylarındaki üç aylık bir zaman diliminde sindire sindire yüreklerinde hissettiklerini belirtiyorlar.

Mayıs ayının başında gelip kasım ayında geri Adana-Mersine dönen hemşehrilerden Mehmet Koç,  Mehmet Mergen ve Mustafa Gökçe ile kısa bir söyleşi yaptık?

 Kılıçbağı Huzur Sokağı

Mehmet Koç (1935 doğumlu) : Kılıçbağı´nda dünyaya geldim. Çukurova´da ömrümüz geçti. Kış aylarını Cehyan´da geçiriyorum. Yaklaşık altı ay da yaylaya geliyorum. Darende´nin havası suyu, baba ocağı olması bizim için çok önemli? Komşularımızla burada yaz aylarında bir araya geliyoruz. Bahçelerimize bakıyoruz. Dut pekmezi yapıyoruz. Meyvelerimiz yetişiyor.

Kılıçbağı´nın yaylası bu yörenin en serin yeridir. Bu Huzur sokağında yaklaşık 25 hane var. Hepsi yaylacı kışın sadece cami imamı Mehmet Kartal hoca kalır. Burada huzur içerisinde yaşıyoruz. Bu sokağın adını da öyle koyduk. Bütün hemşehrilerimizin baba ocağı Darende´ye yaz aylarında gelmelerini tavsiye ederim. Bizim mahallede zaten yaylacı artıyor, eksilmiyor.

 Mehmet Mergen (1949 doğumlu):  Kış mevsiminde Ceyhan´dayık, yaz aylarında Darende´ye Kılıçbağı´na geliyoruz. Baba-dede yurdunda ocağımızı tütütüyoruz. Emekli olduktan sonra daha fazla kalıyoruz. Kılıçbağı´nda ortam çok güzel, bahçelerimizde meyve ağaçlarının her türlüsü bulunmaktadır. Çocuklarımız ve torunlarımız da yanımıza gelirler. Su sesi ve kuş sesiyle güzel günler geçirirler. Genelde bu civarda boş ev kalmaz yaz aylarında. Eskiden ulaşım da bu kadar kolay değildi. Şimdi çok şükür yollarımız yapıldı, arabalarımız var. Her türlü imkân çoğaldı. Eski huzursuzluklar,  zahmetler gitti huzur geldi. Komşularımız da hep birbiriyle iyi anlaşırlar.

Darende´nin güzelliklerinin başında önce Somuncu Baba sonra Günpınar Şelalesi gelir. Hasan Gazi Türbesi gibi tarihi yerleri de görmelerini tavsiye ediyoruz. Ceyhan´daki komşularımıza ve etrafımızdaki dostlarımızı davet ediyoruz. Gelin Darende kebabı yiyin, memleketimizi görün diyoruz.

 Özellikle eskiler bu mahalledeki her evde kılıç bulunduğundan yöreye Kılıçbağı ismi verildiği ve kılıç oyunları oynadıkları için bu isimle anıldığı anlatılmaktadır. Ecdattan kalan kılıç bizim kardeşimizde mesela?

 Mustafa Gökçe (1963 doğumlu): Ceyhan´dan yaylaya ailece geldik. Aslen Başdirek (Yukarı Palanga) mahallesindenim. Kayınpederimin evinde kalıyoruz. Geçtiğimiz yıllarda rahatsızlık geçirdim. Burası bana çok iyi geldi. Sükûneti ve havası iyileşmem yönünde büyük katkısı oldu. Burada huzur ve sıhhat bulduk? Herkesin en azından on gün gelip burada kalmasını Darende´de bir hafta geçirmesini dilerim?

Videoyu link´ten izleyebilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=1lJ0FBIg_IY