mecnun kılmak: Aşık etmek.
“Aklım alıp mecnun kılan ebruların gîsuların” (D. s.143)
nefsine yan çıkmak: Nefsine uymak; nefsinden yana olmak.
“Nefsine yan çıkıp da Kâ’be’yi yıksan dahi
İncitme gönül yıkma ger uslu ger deli ol.” (D. s. 179)
od(lar)a düşmek: Ateşine yanmak; acıyla yanmak; Aşkın ateşine düşmek.
“Düştüm odlara piştim elinden.” (D. s. 224)
ölmeden ön ölmek: ”Ölmeden önce ölünüz.” Mutasavvıflar tarafından çok önemsenen ve öncelenen bir hadis mealidir. “Mûtû kable en temûtû.” Şeklindedir. Türkçe’de deyim haline gelmiştir.
“Hayât-ı câvidânı bulmak istersen Hulûsî’yâ
Varıp ölmezden ön ölüp olasın tâ-ebed ihyâ.” (D. s. 375)
ömrünü hiçe satmak: Boş işlerle uğraşmak, vaktini, ömrünü boş yere geçirmek.
“Ömrünü sattın hîçe / Geçti günün haylice / Durmayıp gündüz gece.” (D. s.176)
rengine boyanmak: Ona benzemek, onun yolundan gitmek; onun gibi olmak.
“Senin sevdana yanmak gayri sevdadan usanmaktır.
Seni sevdim demek hâline rengine boyanmaktır.” (D. s. 70)
sevdana yanmak: Aşkıyla yanmak; tutkuyla sevmek.
“Senin sevdana yanmak gayri sevdadan usanmaktır.
Seni sevdim demek hâline rengine boyanmaktır.” (D. s. 70)
tahammül kılmamak: Eziyete katlanmamak.
“Gamzene gaddar demiş cevre tahammül kılmayan.” (D. s. 22
toprağa düşmek: Ölmek, yok olmak.
“Düşüp toprağa zerre zerre mahv olsa ten ü cânım.” (D. s. 221)
ucuz bulmak: Kolay elde etmek, zahmetsizce elde etmek, kıymetini bilememek.
“Şimdi siz ucuz buldunuz da kıymetini bilmiyorsunuz.” (10. M.)
vara aldanmak: Dünya malına bel bağlamak; paraya pula itibar etmek.
“Aldanıp vara yandığın / Mağrur olup dayandığın;
Bâki kalacak sandığın / Gâfil ömür geçdi gider.” (D. s. 72)
varlığını atmak: Varlığından silkinmek, varlığını terk etmek.
“At varlığını var yürü bir mahrem-i Hakk’a
Bu varlık ile mahrem-i Settar’a varılmaz.” (D. s. 94)
varından soyunmak: Dünyalık mallardan uzak durmak; Benliğinden sıyrılmak.
“Soyun varından dervîş ol dervîş / Sıyrıl ârından derviş ol dervîş.” (D. s. 123)
varlığını soyunmak: Varlığından sıyrılmak, maldan, varlıktan uzaklaşmak.
“Bu libâs ile gidilmez ol cânân illerine
Soyunup varlığını aşk ile uryân olagör.” (D.s.88)
veliler yatağı (Darende’de bulunan Somuncu Baba ocağı-camii ve çevresi yüce velilerin gelip geçtiği, konup göçtüğü, yaşadığı bir zaviyedir.) (Ad tamlaması biçiminde deyimdir.)
“Somuncu Baba ocağıdır Zâviyem / Yüce veliler yatağıdır Zâviyem.” (D. 321)
yâr ile yâr olmamak: Dost olmamak, el olmak.
“Tanımadın yârının kim olduğunu bilmedin
Yâr ile yâr olmadın ağyâresin ağyâresin.” (D. s. 142)
yârdan geçilmek: Sevgiliden vazgeçmek, sevgiliden ayrılmamak.
“Geçer candan âşık da yârdan geçilmez.” (D. s. 107)
yele vermek: Boşu boşuna harcamak; heder etmek; savurmak; kıymet bilmemek.
“O gevher kadrini sen bilmedin verdin yele hayfâ.” (20. M.)