Musa Tektaş


KARABAYIR´DA CAMİ ve ŞEHİT AİLESİ ZİYARETİMİZ


Balabana İçmeceleri´nden yukarı doğru giden yol, önce Gökderen´e,  oradan da Karabayır Mahallesi´ne ulaşır.  Bakımlı binaların, kilit taşı döşenmiş sokakların, yeşil ağaçların çevrelediği mahalle 160 hane. Yaklaşık 600 kişi yaşıyor. 400 seçmeni var. Mahalleye girerken, Bektaşlar oymağından geçiliyor. Köyün okulu, camisi ve sağlık ocağı mevcuttur. Zaten ilk gelenleri adeta okul ve cami karşılıyor. 1994 yılında Şırnak Uludere´de şehadete erişen Şehit Er Hamit Koçhan´ın anısına Darende Kaymakamı Enver Hakan Zengince tarafından bir bayrak direği dikilmiş. Şanlı bayrağımız, aziz şehidimizin anısına nazlı nazlı dalgalanıyor.

Öncelikle camide ikindi namazını kılıyoruz. Köyün çalışkan öğretmeni ve muhtarından hatta evvelki muhtarından bilgiler alıyoruz. Köyün camisinin 1995 yılında temelinin atıldığını daha önceden H. Hamidettin Ateş Efendi´den duymuştuk ama konunun gelişim safhasını önceki Muhtar Hasan Koçhan (1962 doğumlu)´dan dinliyoruz:  

?Köyümüz bundan 200 yıl önce kurulmuş. Adıyaman Sincik bölgesinden göç edip gelen aileler olduğu söyleniyor. Bektaşlar, İshaklar, Özdemirler, Sevinçler, Altındemirler, Altundemirler, ailelerinden oluşmakta. Önceleri Esenbey Köyü´nde yaşayan aileler, daha sonra Karabayır bölgesinde köy kurmuşlar. Evvela Hisarcık Köyü´ne bağlı mezra iken 1950´li yıllarda müstakil köy muhtarlığı olmuş. Köyün ilk yeri çok eğimli ve heyelan bölgesi idi. Köyde namaz kılanlar, oruç tutanlar olmasına rağmen cami yoktu. Bir gün, ben muhtar iken Kaymakam Mehmet Kurdoğlu Bey makamına çağırdı ve; ?Dün Hamiddettin Ateş Efendi ile sohbet ediyordum. 200 yıldır kurulu köy olmanıza rağmen camiinizin olmadığını hocamdan öğrendim. Hocam; ?Konuyla ilgilenelim Kaymakam Bey, buraya bir cami yapılması hususunda köyü ziyaret edip, halkı teşvik edelim.´ dedi. Birkaç gün sonra köye ziyarete geleceğiz.? dedi. Aradan 2-3 gün geçmişti ki bir gün Kaymakam Mehmet Kurdoğlu Bey, Hamidettin Ateş Efendi ile köyümüze geldiler. Heyelan sebebiyle köyün yeni yeri olacak üst düzlükte devletin yeni evleri yapacağı alanda bir cami yeri tespit ettiler. Hayırlı olsun temennisiyle işe başlamamızı söylediler. Yaşlılardan biri ?Kaymakam Bey, evlerimiz yıkılıyor, evlere öncelik verilse.? dedi. Kaymakam Bey de, ?Siz Allah´ın evini yaparsınız Allah da yardım eder, devletimiz de sizin evlerinizi yapar içine girersiniz.? diye cevap verdi.  Bu arada bir müteahhitten cami inşaatı için teklif aldık. O zamanın parasıyla 100 bin lira teklif verdi. Şimdiki muhtar ve üç arkadaş ?Bizim de hayrımız olsun, biz 60 bin liraya yaparız.´ dediler. Cami inşaatına başlandı. Hasan Koçhan, Hüseyin Koçhan, Mahmut Altundemir ve İsmail Koçhan önderliğinde civar köylerden ve Ankara, İstanbul gibi şehirlerdeki hemşehrilerden yardım toplamaya başladık. Allah razı olsun köylülerimizin ve hemşehrilerin katkılarıyla cami inşaatı tamamlandı. Bu arada İstanbul´da A. Ulupınarlı bir hemşehrimizin dükkânına gittik. H. Hamidettin Ateş Efendi´nin bu caminin yapımında bize önderlik ettiğini söyledik. O arkadaş çok saygı duyduğu için bize şöyle dedi. ?Keşke elinizde bir kartı veya tavsiye mektubu olsaydı, belki de bir kişi caminin bütün masraflarını karışlardı. Ama biz yine üzerimize düşen belli bir miktar yardım yapalım.´ diyerek bize normal bir yardımda bulundu. Camimizin minaresi ve iç tezyinatı da köylülerimizin yardımlarıyla tamamlandı. Çok şükür 5 vakit ezan okunuyor, ibadet ediliyor, dinî hayatın canlanmasında büyük bir etkisi oldu. Emeği geçenlerden ve önderlik edenlerden Allah razı olsun.?

Karabayır Mahallesi´ne gelenlerin ilk uğradığı hane; Şehit Hamit Koçhan´ın hanesidir. Biz de öyle yaptık. Yaşlı annesi ve kardeşlerini ziyaret edip, bir aşr-ı şerif okuduktan sonra hüzünlü bir hikâyeyi annesi Sultan Koçhan´dan dinlemeye başladık.

?Şehit Hamit Koçhan dünyaya gelmeden ona hamile iken Somuncu Baba/Şeyh Hamid-i Veli Türbesi´ni ziyaret etmiştim. Ziyaretten sonra 1974 yılında bir erkek evladım oldu, adını Şeyh Hamit koyduk. İlkokulu köyde okudu, bağ bahçe işlerine yardımcı oldu. 6 kardeşin en büyüğü, ilk erkek evladımızdı. 1994 yılında acemi er eğitimi için Hatay Serinyol´a gitti. Oradan Şırnak Uludere´ye dağıtımı çıktı. 10 günlük izin için köye geldi. Doğuda terör olayları o zaman çok fazlaydı. 10 gün evde kaldı ama biraz mahzundu. Gideceğine yakın bir gün; ?Anacığım, Uludere´ye dağıtımımın çıktığını öğrendiğimden beri içinde bende farklı duygular var. Belki de orada şehit olurum. Bilemiyorum, belki bu gidişin dönüşü olmayabilir. Hakkınızı helal edin.? dedi. Ben de onu teselli emek için; ?Oğlum her yer vatanımız. Bizim köyden Hasan´ın oğlu Bayram´da orada askerlik yapıyordu, Allah´a emanet olunuz, inşallah sağ salim gider gelirsiniz.? dedim.

Sabah sarıldık, ?Allah´a ısmarladık.? dedi, arabaya bindi. Yolda akrabamız olan minibüsçü Vahap´a diyor ki: ?Şeyh Hamit: ?Vahap, geri dönüp anamı koklamak, ellerinden bir daha öpmek istiyorum. Sanki üzerime bir kova soğuk su döküldü. Ben gidiyorum ama bu köye bir daha canlı dönemem. Şehit olacağım.  Dur hele köyümüze bir daha dünya gözüyle bakayım.´ dedi.? Vahap da ?Bir şey olmaz inşallah, sen askersin.? diyerek gidiyorlar? Gidip birliğine teslim olunca telefon açtı. Eskiden bir tek muhtarın evinde telefon vardı. Haber ettiler, gidip telefonla konuştum. Hal hatır sordu: ?Bahçeleri bellediniz mi, hayvanlar nasıl?? dedi. Ben de ?Herkes iyi, işler yapılıyor, sen sağ ol.? dedim.  Köyden gideli 15 gün olmuştu. Sabah uyandım, bir can sıkıntısı var içimde. Dışarı çıktım, bir kalabalık var ortalıkta ama bana bir şey demediler. Bahçeye gittim, dolaştım geldim, içim ferahlamadı. Eve geldim ki kalabalık iyece artmış. Konu komşu, akrabalar toplanmışlar.

15 Haziran 1994 günü akşam 19.40 da karakol baskını olmuş, yaralanmış, Diyarbakır Askerî Hastanesi´nde şehit olmuş, gece Darende´ye bilgi vermişler. Darende Jandarması Balaban´a bilgi vermiş, Balaban Karakolu, ?Geçici Köy Korucusu´yla köye haber yollamış, ama bana bilgi vermemişler. Hâlâ haber verme şekli içimi acıtıyor. Evlerden ırak olsun, televizyonda izliyoruz, vali, kaymakam, askeri rütbeliler, ambulans, doktor derken onlarca insanla devlet şimdi şehit haberi veriyor, ailelerin ızdırabına ortak oluyor. O zaman bize haber veriliş şekli devlet ciddiyetine hiç yakışmamıştı? Bir gün sonra askerî ambulansla şehidimizi getirdiler. Aynı ambulansta üç şehit daha vardı. Sivas ve Tokat´a gidiyordu. Babası teşhis etti, şehidimizi aldık. Sanki Darende halkı hep buradaydı. Kalabalık bir katılımla askerî ve mülki erkânın bulunduğu bir askerî törenle köy mezarlığına defnedildi.

Yıllardır evladımızla gurur duyduk ama acısı da hiçbir zaman azalmadı. Vatan sağ olsun?

Anneler gününde, resmî ve dinî bayramlarda hatta şehadet tarihinin sene-i devriyesinde sağ olsun Kaymakam Beyler ve askerî yetkililer bizi ziyaret ediyorlar. Devletimiz, şehit ailelerine sosyal haklar olarak son 15 yılda büyük imkânlar tanıdı. İki evladıma şehit yakını olarak devletimiz iş verdi.? 

Şehidimizin ailesiyle görüşürken yanımıza 14 yaşındaki Hasan Koçhan geldi. Öğretmen Ömer Kayalı, şehidin yeğeni Hasan´ın tedavi sürecindeki bir hatırayı şöyle nakletti:

?2014 yılında şehidimizin yeğeni Hasan 3. sınıf öğrencimizdi. Aniden rahatsızlandı, Babası Malatya´ya götürdü. Orada tetkikler yapılmış lenf kanseri teşhisi konulmuş. Daha önceden bir tanıdıkları Bursa Uludağ Üniversitesi´ni tavsiye etmiş. Hasan´ın tedavisi Bursa´da sürerken tetkikler ve raporlar konusunda zorluklarla ve mali sıkıntılarla karşılaşırlar. Köyün hepsi seferber oldu, yardımcı olduk ama bizim imkânlarımız bir yere kadardı. 2014 yılında bir gün öğretmenlerle Darende Hasan Gazi Türbesi´ni ziyarete gitmiştik. Orda H. Hamidettin Ateş Efendi ile karşılaştık. Hastanın durumunu arz ettik, dua isteyip, işlemlerine yardımcı olmasını talep ettik. Adını soyadını, bilgilerini aldı. Orada doktor tanıdıklarının olduğunu bizzat telefonla arayıp ilgilenmelerini isteyeceğini söyledi. Gerçekten bir profesör hocamız Hasan´ın babasının yanına gelmiş, Hamidettin Efendi´nin aradığını, selamı olduğunu, her türlü iş ve işlemlerinde yardımcı olacağını söylemiş. Allah´ın yardımı, hocamın duası bereketi ve doktorlarımızın ilgisiyle tedavi süreci başarıyla tamamlandı. Şimdi Hasan okulumuzda 7. sınıftan 8. sınıfa geçti, sağlıklı bir şekilde hayatına devam ediyor. Hamidettin Ateş Efendi´ye bu vesilesiyle teşekkür ediyoruz.?

Köy Muhtarı Mustafa Sevinç Anlatıyor:

?1960´lı yıllardan itibaren köylülerimiz İstanbul´a gider, inşaatlarda çalışırlardı. İnşaat sektöründe çok ciddi firmalarda çalışan arkadaşlarımız yakınlarını akrabalarını götürmek suretiyle, neredeyse köylünün tamamı inşaatçı oldu. Demir, kalıp, sıva, fayans işleri derken taşeronluk ve müteahhitlik işleri gittikçe gelişti. Şu an için temelden çatıya bir inşaatı bitirecek ekipler mevcut? Halen köyde göç olmamasının ana sebebi de, köyde evi olan vatandaşlarımız Malatya´dan Gürün´e kadar Darende civarındaki inşaatlarda çalışıp, ellerinin emeğiyle geçimlerini temin etmeleridir. Sabahleyin arabasıyla inşaat yerine gidip akşam evlerine döndükleri için köyden göç olmuyor. Ekonomik anlamda iyi bir kazanç elde ediyorlar.

Hamit Sevinç tarafından 1898 yılında yaptırılan Kız Kur´an Kursu´nda çok sayıda hanım kardeşimiz Kur´an okumayı öğrendi. Hanımlar ve kız çocukları Kur´an eğitimi açısından erkeklerden daha çok gayret ediyorlar. Hâlihazır Kur´an Kursu´nun bulunduğu yeri daha da büyüterek, taziye evi ve yemekhane gibi sosyal alanlar olarak inşa etmeye gayret ediyoruz. Tabii büyük bir proje, çok değerli hayırseverlerin sizin gazeteniz vasıtasıyla duyup yardım etmelerini bekliyoruz. Öğretmenimiz Ömer Kayalı çok gayretli bir arkadaşımız. 15 yılıdır köyümüzde eğitime çok önemli destekleri oldu. Yeni okulda yapılıyor inşallah daha güzel ortamda çocuklarımız eğitimlerini devam ettirecekler.?

 MUSA TEKTAŞ