Prof. Dr. Ramazan Altıntaş


Hikmetin Başı, Allah Korkusu

Şeyh Hamid-İ Veli/ Somuncu Baba Hazretlerinin Tavsiyeleri-1 “Gizli ve aşikâr her yerde Allah’tan korksunlar.”


Şeyh Hamid-İ Veli/ Somuncu Baba Hazretlerinin Tavsiyeleri-1

“Gizli ve aşikâr her yerde Allah’tan korksunlar.”

 

Korku, insanî bir duygudur. Her insanda vardır. İslam, korkusuz bir cengâver yetiştirmek istemez. Nelerden korkması gereken Müslümanı yetiştirmek ister. Bu manada iyiliğin başı sevgi, hikmetin başı da Allah korkusudur. Aslında Allah korkulacak bir varlık değil, sevilecek bir varlıktır. Allah korkusundan maksat, Allah’ın emir ve yasaklarını hakkıyla yerine getirememe endişesidir. Bir kimse birisini sevdiği zaman, onun gözüne girmek için onun hoşlandığı şeyleri yerine getirme ve hoşlanmadığı şeylerden de uzaklaşma konusunda azami derecede gayret sarf eder. İşte Allah’ı seven bir kimse de O’nun buyruklarını yerine getirme konusunda titizlik gösterir. 

Ne yazık ki günümüzde pek çok insan, Yüce Allah’ı devreden çıkararak, fani olan varlıkları, O’nu sever gibi sevmekte, O’ndan korkar gibi korkmaktadır. İslam dininde bunun adı, şirktir. Şirk ise, en büyük günahtır. Bundan dolayı Yüce Allah bizi: “Sadece benden korkun” diye ikaz etmektedir. (Bakara 2/40).  Hiçbir sevgi ve hiçbir korku, Allah derecesinde olmamalıdır. Dolayısıyla mutlak sevilmesi ve korkulması gereken bir varlık varsa, o da Allah’tır. 

Allah korkusuna sahip olan bir kimse, helal ve haram duyarlılığına dikkat eder.

Allah korkusuna sahip olan bir kimse, eşine, çocuklarına ve tüm canlılara karşı daha vicdanlı, daha şefkatli ve daha merhametli muamele eder.

Allah korkusuna sahip olan bir yönetici, adalet ve hakkaniyet ilkelerinden ayrılmaz.

Allah korkusuna sahip olan bir tüccar, müşterisini kandırma cihetine gitmez.

Allah’tan korkan bir iş adamı, zamanında çalışanlarına adil ücret öder.

 

Allah’tan korkan bir kimse, “Müslüman olmam bana neyi gerektiriyor?” sorusunu sorar ve ona göre bir hayat yaşamaya çalışır.

Resûl-i Ekrem Efendimiz (a.s): “Hikmetin başı, Allah korkusudur” buyurmuşlardır.  Hikmet, eşyanın hakikatini bilmektir. Bu düzeye erişen maneviyat erleri, gündelik hayatında Kur’an ve Nebevî sünnetin ilkelerine göre hareket ederler. Manevi dünyasını her türlü günah kirlerinden temizler,  kalp aynasını zikrullahla cilalarlar. İşte o zaman insanın iç dünyasında Allah korkusu doğar ve o kimse İslam’ı yaşamanın halavetine, tadına varır. İşte bütün bu güzellikler,  hayatının tüm alanlarında Allah’ı söz sahibi kılmaktan kaynaklanır. Böyle bir hayatın meyvesi de, iç huzura erişmektir. Bu hali yaşayan kimselerin sözü hikmete, davranışları da yaşayan Kur’an’a dönüşür. Adeta İslam böyle bir Müslümanın hayatında tecessüm etmiş gibi olur. Böyle bir hikmet eri,  eliyle ve diliyle değil insanları rahatsız etmek, aksine bu el ve dil insanların dertlerine derman olma konusunda seferber olur. Dolayısıyla Şeyh Hamid-i Veli /Somuncu Baba Hazretlerinin ifade ettiği gibi her Müslüman, “Gizli ve aşikâr her yerde Allah’tan korkmalıdır.”