Gençlik, Yüce Allah’ın kullarına bahşettiği ömrün en önemli çağlarından biridir. Çünkü gençlik, çalışkanlık, zindelik, dinçlik, cesaret, metanet, heyecan, kuvvet ve enerji kaynağıdır. Gençlerin bu dönemde, hem kendileri, hem de aile, millet, vatan, din ve devletleri için hayırlı ve faydalı şeyler yapmalarıyla mümkün olur. Bunun yolu da, iyi bir eğitim almak, iyi bir iş sahibi olmak, helalinden kazanmak, her alanda başarıyı yakalayabilmek, kısaca dünya ve ahiret saadetini kazanmak için çok çalışmak, bütün görev ve sorumlulukları yerine getirmek, milli ve manevi değerlere sıkı sıkıya bağlı kalmak, her türlü kötü ve zararlı alışkanlıklardan uzak durmak ve Allah’a karşı olan kulluk görevlerini yerine getirmekle olur. İşte o zaman gençliğin değeri bilinmiş ve iyi bir şekilde değerlendirilmiş olur. Öte yandan, milli ve manevi değerlerine bağlı, iyi yetişmiş, bilgili, yüksek ahlak sahibi, vatan ve millet sevdalısı gençler geleceğimizin en önemli teminatıdır.
Hazreti Muhammed (sav) daha Risâlet’inin ilk günlerinden itibaren gençlere büyük değer vermiştir. Peygamberimizin hayatını konu edinen siyer kitapları ile hadislerden öğrendiğimize göre, Peygamberimizin İslam davetine en önce icabet edip, ona gönül veren ve can-ı gönülden destekleyenlerin çoğunu gençler oluşturmaktadır. Bu gençlerden Hz. Ali 10, Abdullah bin Ömer 13, Zeyd bin Harise 15, Abdullah bin Mes’ud ve Zübeyr bin Avvam 16, Abdurrahman bin Avf ve Sa’d bin Ebi Vakkas 17, Musab bin Umeyr 18, Ca’fer bin Ebi Talib 22 yaşında; Osman b. Affan, Ebu Ubeyde ve Hz. Ömer de 25-31 yaş arasındaydılar... Bunların dışında genç yaşta İslam’ı kabul eden pek çok önemli isim mevcuttur. Hz. Peygamber, İslam dininin yerleşmesi, yayılması ve İslam toplumunun şekillenmesinde bu gençlerden çok yararlanmış, bu hususta onlara büyük görevler vermiştir. Vahiy katiplerini genel olarak gençler arasından seçmiş, İslam’a davet mektuplarını da gençlere yazdırmıştır. Bazı gençleri de Süryanice ve İbranice gibi, o gün için çok ihtiyaç duyulan yabancı dilleri öğrenmeye teşvik etmiştir. Peygamberimiz, Yirmi Beş yaşlarında bir genç olan Mus’ab bin Umeyr’i Medine’ye öğretmen olarak göndermiş, Yimi Bir yaşındaki Muaz bin Cebel’i de Yemen’e kadı ve öğretmen olarak tayin etmiştir.
Dünya hayatı; çocukluk, gençlik, olgunluk ve ihtiyarlık gibi dört evreden oluşur. Yüce dinimiz, gençlik dönemine ayrı bir önem vermiş, gençleri, kadın erkek ayırımı yapmaksızın belli bir yaşa ulaştıklarında Allah (cc)’ın koyduğu hükümlerin muhatabı kabul etmiş, böylelikle kendilerine en büyük değeri vermiştir. Gençlik dönemi, genç insan için hemen her bakımdan, gelişim, değişim ve etkileşim sürecidir. Gelecek, bu dönemde kazanılır; eğitim, bu dönemde alınır; işine ve mesleğine bu dönemde sahip olunur. İnsan, kimliğini, karakterini ve kişiliğini bu dönemde elde eder. İyi veya kötü alışkanlıkları, faydalı veya zararlı bilgileri bu dönemde edinir; aile yuvasını bu dönemde kurar. Disiplinli ve düzenli çalışma, anne-babaya, büyüklere ve çevreye saygılı olma, hoşgörü sabır ve yardımlaşma bu dönemde kazanılır. Allah, peygamber ve insan sevgisi, kurallara uyma, doğruluk ve haktan yana olma gibi güzel erdemler bu dönemde kazanılır ve gelecek yıllara taşınır.
Gençler, bir ülkenin en önemli serveti, gücü ve umududur. Bir milletin yücelmesinde en önemli faktör gençliktir. Gençlik, toplumun en önemli yapı taşıdır. Toplum hayatının büyük bir kısmını oluşturan gençlerin eğitim ve öğretimi, toplumun huzuru için büyük önem arz etmektedir. Dünyayı anlamak, gelişmeleri doğru yorumlayabilmek için, daha çok okuyan, sahip olduğu bilgiyi sürekli güncelleyen, yeteneklerini geliştiren, teknolojik yeniliklere ve değişimlere açık olan bir gençliğin olması için her şeyin ama her şeyin seferber edilmesi elzemdir.
Gençler, gençliğin kıymetini kendiliğinden idrak edemeyebilirler. Bu nedenle onlar, gençliğin büyük bir nimet olduğunun bilinciyle yetiştirilmeli, gençliklerini en iyi bir şekilde değerlendirmeleri için gençlere bütün imkan ve fırsatlar tanınmalı, onlara yardımcı olunmalı ve ellerinden tutulmalıdır. Gençlerin çok iyi bir eğitim almaları sağlanmalı, bilgili, sağlam karakterli, kişilikli, idealist, ufku açık olarak yetiştirilmelerine özen gösterilmelidir. Gençler, inançlı, yüksek ahlak sahibi, milli ve manevi değerlerine sıkı sıkıya bağlı, görev ve sorumluluk bilincine sahip kişiler olarak yetiştirilmeli, manevi ve ahlaki yönleri asla ihmal edilmemelidir. Ancak bu şekilde gelecek zamanlara ümitle bakılabilir, ümit var olunabilir…