Hüseyin YAREN


Fethin Sembolü / Camii Ayasofya


Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından, M.532-537 yılları arasında İstanbul'un tarihî yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrik katedrali olup 1453 yılında İstanbul'un Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürülmüştür. Fetih Cami niteliğinde  kılıç hakkı olarak asırlarca İslam medeniyetine hizmet etmiştir.  Fethetmek hayata açmak anlamındadır. Adil bir şekilde İnsanları yönetmek, huzur ve güven ortamı oluşturmaktır fetih.

Feth-i Mübîn ve Fethin Sembolü

Büyük toplarla şehrin surları dövülürken, şehir halkının kuvve-i manevisi bozuldu. 27 Mayıs Pazar günü toplanan Divan da son durum görüşülmüş, son hücumun nasıl yapılacağına karar verilip gazilerin maneviyatları artırılarak savaşa teşvik edilmiştir.

28 Mayıs gündüzü sakin geçmesine rağmen, gecesinde fetih için her türlü tedbir alınmış, sancak kılıfından çıkarılmış, kösler çalınmaya başlamış her yeri tekbir nidaları doldurmuştur. Sultan Mehmed Topkapı cephesinde bizzat fethe iştirak etmiştir. 29 Mayıs Salı günü sabaha karşı umumi hücum başlamıştır. Hücum sırasında Bizans imparatoru Kontekuzen maktul düşmüş fakat cesedi bulunamamıştır. Osmanlının son hücumlarıyla Rumlar kaçmış surlara Osmanlı sancağı dikilmiştir. Her burca çıkan Osmanlı neferi ise yüksek sesle Fetih suresini okumuştur. Bundan sonra tekbir ve tehlil sesleri, Allah ve Muhammed (sav) nidaları ayyuka çıkmış ortalık mahşer halini almış, Feth-i Mübîn gerçekleşmiştir.

İstanbul'u fethiyle 916 yıl kilise olarak hizmet veren Ayasofya, camiye dönüştürüldü. Fetihle birlikte "Fatih" unvanını alan Fatih Sultan Mehmet, fetihten sonraki ilk cuma olan 1 Haziran 1453'te cuma namazını Ayasofya'da kıldı. 1453’te kilise camiye dönüştürüldükten sonra Osmanlı sultanı Fatih Sultan Mehmet’in gösterdiği hoşgörüyle mozaiklerinden insan figürleri içerenler tahrip edilmemiş ince bir sıvayla kaplanmış ve yüzyıllarca sıva altında kalan mozaikler, bu sayede doğal ve yapay tahribattan kurtulabilmiştir. Cami, müzeye dönüştürülürken sıvaların bir kısmı kazınmış mozaikler ise gün ışığına çıkarılmıştır. Osmanlı döneminde padişahlar Ayasofya'ya çok değer verdi, "Fethin Sembolü" olan Ayasofya'nın korunup yaşatılması için hiçbir fedakarlıktan kaçınılmadı. Ayasofya’ya özel bir önem veren Fatih Sultan Mehmet kilisenin derhal temizlenip camiye çevrilmesini emretti, fakat adını değiştirmedi. İlk minaresi onun döneminde inşa edilmiştir. Osmanlılar bu tür yapılarda taş kullanmayı tercih etmekle birlikte minarenin hızla inşa edilebilmesi amacıyla bu minare tuğladan yapılmıştır. Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya'yı camiye çevirdikten sonra en önemli gelir kaynaklarını aktardığı Ayasofya Camisi Vakfı'nı kurdu.

Osmanlı Tarih Sürecinde Ayasofya için Yapılanlar

Sultan II. Beyazıt camiye beyaz mermerden bir mihrap ve kuzeydoğu köşesine bir minare yaptırdı. Ayasofya, II. Selim döneminde dayanıksızlık belirtileri gösterdiği için Mimar Sinan tarafından eklenen dış istinat yapılarıyla takviye edilerek, son derece sağlamlaştırıldı.Bu istinat yapılarıyla birlikte Mimar Sinan ayrıca kubbeyi taşıyan payeler ile yan duvarlar arasındaki boşlukları kemerler ile besleyerek kubbeyi iyice sağlamlaştırdı. Ayasofya'nın içine Osmanlı döneminde eklenen diğer yapılar arasında mermerden minber, hünkar mahfiline açılan galeri, müezzin mahfili, vaaz kürsüsü bulunuyor. I. Ahmet devrinde geniş çaplı tamir ve bakım çalışması yaptırıldı, mihraba besmele yazdırıldı. IV. Murat devrinde Ayasofya'nın içi hat levhalarla süslendi. III. Ahmet döneminde Ayasofya'nın hünkar mahfili yenilendi, cami ortasına büyük bir top kandil asıldı, genel bir tamir ve bakım yapıldı. I. Mahmut, 1739'da binanın restore edilmesini emretti ve bir kütüphane ile binanın yanına bir medrese, bir imarethane ve bir şadırvan ekletti.III. Selim  Ayasofya'da bulunan halıların tamanını değiştirdi, Mehmet Esad Yesari hattı ile yazılmış ike levha astırdı.II. Mahmut döneminde Ayasofya'da büyük çaplı tamir ve bakım çalışması yapıldı. Ayasofya'nın Osmanlı dönemindeki en ünlü restorasyonlarından biri Sultan Abdülmecit ,Sultan Abdülaziz ve II. Abdülhamit devirlerinde de Ayasofya'da önemli onarım faaliyetleri gerçekleştirildi.

Ayasofya'nın Müzeye Dönüşümü

Restorasyon çalışmaları nedeniyle 1930-1935 yılları arasında halka kapatılan Ayasofya'da, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle bir dizi çalışma yapıldı. Bu çalışmalar sırasında çeşitli restorasyonlar, kubbenin demir kuşak ile çevrilmesi ve mozaiklerin ortaya çıkarılıp temizlenmesi işlemleri gerçekleştirildi. Bakanlar Kurulu'nun 24 Kasım 1934 tarih ve 7/1589 sayılı kararıyla Ayasofya, müzeye dönüştürüldü. Ayasofya, 1985'te UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine girdi. Açılışından İstanbul'un fethine kadar 916 yıl kilise, 1453'ten 1934'te alınan kararla müze oluncaya kadar cami olarak kullanılan, 86 yıldır da müze olarak hizmet veren Ayasofya, en çok ziyaret edilen eserlerin başında yer almaktadır.

Yıllar Sonra Ezan ve Namaz / Ayasofyanın Cami olmasi

Ayasofya'da Temmuz 2016'da düzenlenen Kadir Gecesi programında, sabah ezanı okundu. Ekim 2016'da Ayasofya'nın ibadete açık olan bölümü Hünkar Kasrı'na, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından uzun yıllardan sonra ilk kez asaleten imam atandı. 2016 itibarıyla Hünkar Kasrı bölümünde vakit namazları kılınmaya ve minarelerinden Sultanahmet Camisi ile beş vakit çifte ezan okunmaya başlandı.İstanbul'un fethinin 567. yıl dönümünün kutlandığı bu yıl ise 29 Mayıs'ta Ayasofya içinde Fetih Suresi okundu. Danıştay 10. Dairesi, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etti. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da Ayasofya Camii'nin yönetiminin Diyanet İşleri Bakanlığı'na devredilmesini ve ibadete açılması doğrultusundaki kararı imzaladı. Böylece Ayasofyanın Cami olarak açılması kararlaştırıldı. 24 Temmuz 2020 de Cuma namazı kılınarak Cami şekline tekrar gelecek olan Ayasofya 86 yıllık aradan sonra tarihe altın harflerle yazılacaktır. Ecdada layık olmanın en güzel örneği sergilenirken tüm dünya ve İslam alemi bu önemli ana şahidlik yapacaktır. 24 Temmuz 1923 ise Lozanın imzalanma tarihidir. 24 temmuzda Ayasofyanın tekrar fetih camisi olarak açılması ise ayrı bir incelik , zerafet ve nasibin var olduğunu göstermektedir. Tarih ise Ayasofya’yı açma nişanesini taşıyanları minnet ve şükranla anacaktır.