Cemil Gülseren


DİVAN-I HULUSÎ DARENDEVÎ’DE İKİLEMELER

DİVAN-I HULUSÎ DARENDEVÎ’DE İKİLEMELER


İkileme, anlamı güçlendirmek gayesiyle, bir sözcüğün yinelenmesidir. Yinelenen, sözcüğün eş anlamlısı, yakın anlamlısı ya da karşıt ‘zıt’ anlamlısı olabilir. Dilimizin zenginliklerindendir. Halk dilinin bir anlatım özelliği gibi görülmüş olmasından ötürü yazı dilimizde yeterince yer almamıştır. Klasik Divan Edebiyatında ise bu zenginlik tenasüp, tevriye gibi edebi sanatlarla işlenmiştir. Çağdaş Türk Şiirinin ise ikilemelerden sıkça yararlandığını biliyoruz.  Osman Hulûsi Efendi eserlerinde sıkça ikilemelere yer vermiştir.

 Divan Edebiyatının 20. Yüzyıldaki nadir temsilcilerinden biri olmanın ötesinde halk dilini de çok yerinde ve mükemmel kullanan bir müstesna ‘Divan Şairi’ dir. ‘Hakk’a hizmet, Halka hizmetten geçer.’ İlkesinin en iyi uygulayıcılarından biri olan Osman Hulûsi Efendi haliyle halkın dilini de çok yerinde kullanmıştır.

İKİLEMELERİN ÖZELLİKLERİ

Önseste benzerlik örnekleri: geçti gider, göç gel, dilden dile, gülden güle.

Son seslerde benzerlik örnekleri : haline rengine, kimini uçurur, kimini kaçırır; konar göçer, özü sözü.

İkilemeler kalıplaşmış sözlerdir. Bu bakımdan ikileme oluşturan sözcükler arasına virgül konmaz. Kelimelerin yeri değiştirilmez. Bir kısmı da yansımalarla kurulur: çıldır çıldır, fırıl fırıl, harıl harıl, horul horul. Deyim özelliği kazanmış olanlar da bulunmaktadır: ayağı ol, eli ol; yandım tutuşdum.

Sözcüğün yinelenmesiyle kurulanlar: bir bir, büklüm büklüm, çıldır çıldır vd..

Eşanlamlı ya da yakın anlamlı sözcüklerle kurulanlar: göç gel, haline rengine, kavmi kardaşı ; dağı taşı, kılık kıyafet vd..

Karşıt anlamlı ikilemeler: düz yokuş, ister ağla, ister gül, konar göçer, yoksula baya.

Biri anlamlı diğeri anlamsız veya her iki sözcüğü de anlamsız ikilemelere Osman Hulûsi Efendi’nin eserlerinde pek rastlanılmamıştır.

Alfabetik olarak aşağıda sıraladığımız ikilemeleri kaynaklarıyla gösterdik (Not: Divan-ı Hulûsi i Darendevi (D); Mektubat ise (M) harfiyle kısaltılmıştır.

 

ayağı ol eli ol: “Kimsesizin düşkünün ayağı ol eli ol.” (D.s.179)

 

bir bir: “Oturdum her taraf gözden geçirdim cümleyi bir bir” (D. s. 129)

 

boyan artık boyan artık: “ Yönelip Kâ’betu’llâh’a  /  Sücud et Hazretu’llaha  /

 

  Serâ-ser sıbgatu’llah’a  /  Boyan artık boyan artık” (D. s. 134)

büklüm büklüm: “Büklüm büklüm bükülen güzelin saçlarına” (D. s.87)

 

bülbül bülbül: “İnledi bülbül bülbül” (D. s. 171)

 

çıldır çıldır : “ Rakîblerin arkadan baksın da çıldır çıldır” (M. s. 266)

 

dağı taşı: “Somuncu Baba’nın ili  /  Taze açar gonca gülü

               Bağında öter bülbülü   /   Kokar dağı taşı güldür.” (D. s.92)

derviş ol derviş: “Hamsın hamsın piş derviş ol derviş.” (D.s.124)

 

dilden dile: “Bulaşmış hem dolaşmış söylendi dilden dile” (46. M., s. 162)

düz yokuş: “Aşka yan tutuş deme düz yokuş  /     Yâra var kavuş derviş ol derviş.”” (D. s. 123)

 

elbet elbet: “Hakk Teâla’dan umarız sıhhat  /  O büyük fâzıla elbet elbet” (59. M., s.203)

 

fırıl fırıl: “sağa sola döner koltuk  /  Fırıl fırıl döner koltuk” (M. s. 263)

 

geç gel: “Candır geçilmez yar eder geç gel” (D. s. 174)

geçti gider: “Gâfil ömür geçti gider” (D.s.72)

 

gel gel: “Aşk hem-demi ol safâya gel gel.” (D. s. 178)

 

göç gel: “ Birlik evine yâr eder göç gel” (D. s. 174)

 

gönül gönül: “ Dedim yâra bayık ol  /  Gönül gönül ayık ol” (D. s.174)

 

göz göz: “ Gözledik göz göz olduk” (D. s. 132)

gül gül: “Açdı likâ gül gül gül” (D. s.171)

 

gülden güle: “ Bülbül olup konmadık şöylece gülden güle” (46. M.,s.162)

 

güle güle: Gideceğin yere mutlu, neşeli ve sağlıklı olarak git anlamında iyi dilek bildiren uğurlama sözü. Hep ‘gül’ anlamında.

               “Dostlar güle güle kalsınlar   /   Biz gidelim bekâya doğru.” (D. s.428)