Musa Tektaş


Atmalı Yöresinden Selam Var

Darende´nin Barındır, Günerli, Başkaya, Sakarya, Kölükler, Kuzpınar, Üçpınar mahalleleri ve civarındaki yerleşim yerlerinde yaşayan Atmalı Aşireti´nin kökeni Arapgir´in Atma Köyü´ne dayanmaktadır.


Darende´nin Barındır, Günerli, Başkaya,  Sakarya, Kölükler, Kuzpınar, Üçpınar mahalleleri ve civarındaki yerleşim yerlerinde yaşayan Atmalı Aşireti´nin kökeni Arapgir´in Atma Köyü´ne dayanmaktadır.  Arapgir´in 1643 tarihli avârız-hâne defterinde Atma´nın, o tarihte Arapgir´e bağlı en büyük yerleşim yerlerinden olduğu anlaşılmaktadır.

1640´larda Arapgir´den çeşitli nedenlerle ayrılmak zorunda kalan Atmalılar´ın önemli bir bölümü, güneyde, Malatya´nın Yazıhan ilçesi civarında konaklamışlar, burada bir aşiretle (Setiroğlu) dostluk kurmuşlardır. Bunun ardından da Ak(ça)baba Dağları´na (Darende´nin kuzeydoğusunda, Darende ile Hekimhan arasında yer alır) doğru uzanmışlardır.  Akçababa Dağları´na kısaltma yapılarak Akbaba Dağı/Dağları denilmesine benzer şekilde, şimdilerde sadece Akçadağ adını kullanagelmişlerdir. Hekimhan-Kuluncak-Darende üçgeninde bulunan Kömüklü Köyü, Kızılmağara´ya komşudur. Kömüklü´nün kuzeybatısındaki Temüklü´de de Atmalılar yaşamaktadır. Karıncalık, Kuluncak´a komşudur. Atmalılar´ın Kurşunlu Köyü´yle de ilgilerinin bulunduğunu, Başkaya (Melik/Melikler) köyündeki yaşlılar ifade etmektedir. Kızılmağara ve Başkaya´nın yanı sıra, adı geçen Tullolar (Tıllolar) köyünde de akrabaları bulunuyor. Sivas-Gürün´ün Kılıçdoğan ve Böğrüdelik köylerinde de Atmalılar´ın yaşadığı bilinmektedir. Gürün-Ağaçlı Köyün (eski ismi Mahgen) halkının büyük bir bölümü Kahramanmaraş ili Pazarcık ilçesinden gelmiş olmakla birlikte Atmalı olup olmadıkları bilinmemektedir. Yozgat-Sorgun´a bağlı Gökiniş ve Çekerek´e bağlı Cemaloğlu köylüleri kendilerinin 1783 senesinde Sivas, Malatya, Gürün çevresinden geldiklerini ve Atmalı Oynağından olduklarını belirtmektedirler. Malatya merkeze bağlı Dilek Kasabası´nda da Atmalılar yaşamaktadır.[1]

Darende civarında yaşayan Atmalılar´ın tamamının Sünnî olduklarını biliyoruz. Bu, geçmişte de böyleydi, nitekim 1841 tarihli bir belgede, aralarında Bekir isimlerin bulunduğu şöyle belirtilmektedir: ?Maraş eyaleti dâhilinde de, Atmalı ve Dumanlı aşiretlerinin kiracılık yaparak geçimlerini temin ettikleri görülmektedir. Maraş yöresinde kiracılık yapmak suretiyle geçimini sağlayan bu aşiret mensupları da eşkıya saldırılarından kurtulamamışlardır. Bu cümleden olarak, Darende civarında yaşayan Atmalı ve Dumanlı aşiretleri ahalisinden olup, Kiracı Taifesi´nden Hasan, Yusuf, Bekir, Mehmet, Süleyman ve Kurt adındaki şahıslar 1841 yılında Darende kazasına tabi Müncelik Köyü´nden Burun Mevkii´ne kira karşılığı götürmek üzere zahire yüklemişlerdi??[2]

Yukarıdaki bilgileri verdikten sonra, 15 Ekim 2016 tarihinde Atmalı yöresine yaptığımız ziyaretten sonra yöre halkından edindiğimiz bilgileri sizlerle paylaşmak isteriz. Bütün Darendeliler gibi Atmalı köyleri de aslında çok misafirperverdir. Ekmeğine yiğittir. İkramı severler. Bizleri de büyük bir misafirperverlikle karşıladılar. El dokuması halıların serildiği, yastıkların pencere altlarına dizildiği büyük bir odada oturup çay içtik, hasbıhal ettik.   

 

Barındır Mahallesi muhtarı Selahattin Memur´un el dokuması halılarla döşenmiş odasında çay içerken sohbetimize katılan köy büyüklerinden Erzurum muhaciri Mevlüt Yıldırım (1938 doğumlu)  şu bilgileri verdi: 

?Daha önceleri Arapgir´in Atma yöresinde çiftçilik ve hayvancılık yapan yöre sakinleri yaylak için bu civara gelip giderken zamanla Darende topraklarına yerleşmiş iskân etmişler. Aileler Ünver ve Karahan soyadlarını taşıyor. Barındır Mahallesi´ne Akçadağ?Samak/Çatalbahçe civarından gelenler de olup bunlar Muhan, Alçık ve Memur soyadlarını taşıyorlar. Zekerhacı civarından göç edip gelenler ise Kayadibi ve Demirel soyadlarını taşıyorlar.?

 

Muhtar Selahattin Memur (1971 doğumlu) devam etti:

?Eskiden buranın adı Cafikli idi. Reşitli de denirdi. Şimdi mahallemizin adı Barındır. Şahinler ve Çatören mahallelerimizle birlikte toplam nüfusumuz (İstanbul´a göçenler de dâhil) 600 civarındadır. Atmalı yöresi insanı ise binlerce olarak ifade edebiliriz. İnsanımızın çoğu İstanbul´da ticaretle uğraşıyorlar. Eskiden seyyar satıcılık, pazarcılık yaparlardı. Şimdilerde genel olarak ?Ucuzluk Avm´ler?, ?Bir milyoncular, Üç milyoncular? gibi isimlerle değişik yerlerde ticaret yapıyorlar. Geçimlerini İstoç´ta toptancılık yaparak temin etmeye çalışan hemşerilerimiz de vardır.

Köydeki öğrenciler eğitim için taşıma sistemiyle Ilıca İlk-Ortaokullarına ve Esenbey Lisesi´ne gidip geliyorlar. Öğrencilerimizin bir kısmı da Darende´deki çeşitli okullarda ve Hulûsi Efendi İmam Hatip Lisesi´nde eğitimlerine devam ediyorlar. Bu öğrencilerimiz Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı´nın yurtlarında ücretsiz kalıyorlar. Yıllardır bu hizmetin yürütülmesine öncülük eden bizlere eğitim hususunda yardımcı olan Vakıf Başkanı Hamidettin Ateş Efendi´ye çok teşekkür ediyoruz. Hatta Bu yörede 1973 yılından itibaren Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi´nin teşvikiyle okuyan birçok kardeşimiz İmam-Hatip Lisesi´ni Darende´de bitirmiştir.  İmam-Hatip mezunu kızlarımız, köy kadınlarımıza ve kız çocuklarımıza Kur´an-ı Kerim öğretmişlerdir. Köyde Kur´an okuma oranı çok yüksektir. Köy camisinde yaz kurslarıyla erkek çocuklarımızda Kur´an eğitimi almaktadırlar.  Bu vesileyle Hulûsi Efendi Hazretleri´ni de rahmetle ve şükranla anıyoruz.?

 

Bu arada ikindi ezanı okunuyor ve namazımızı ifa etmek üzere Barındır Camii´ne gidiyoruz. Kış hazırlığı için temin edilen odunları kıran cemaatten bazı kimseler namazdan sonra odun kırma işine bir ara nefes veriyorlar. Recep Muhan (1962 doğumlu) ile ayaküstü sohbetimizde:

?Atmalı yöresinde en çok erkek çocuklara Muhammed,  Şeyh Hamid, Hamid, Hulusi, Ahmet, Kemal isimleri verilmekte. Bu isimlerin verilmesinde başta Peygamber sevgisiyle birlikte Hz. Peygamber´in soyundan olan Darende´nin medar-ı iftiharı Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri ve Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretleri´ne ve ailesine sevgi ve saygının büyük etkisi vardır. Hemen hemen her evde bir Şeyh Hamid veya bir Hulûsi ismi mevcuttur. Eskiden erkek çocuğu olanlar gidip Şeyh Hamid-i Veli Türbesi civarında kurban keserlerdi. Yine eskiden beri yörede çocuk dünyaya gelince aile büyükleri ismini ezan ve kamet okuyarak verirler. Komşu hanımlarda ?Doğdu Görme? diye tabir edilen hayırlı olsun ziyaretlerinde bulunurlar. Önceleri doğumdan bir hafta sonra ev reisi bütün komşuları davet eder yemek ikramında bulunurdu. Son yıllarda bu gelenek biraz zayıfladı.? diyor.

 

Atmalı yöresinin misafirperverliğine diyecek yok. Gelenek görenek açısından eskiden beri misafire nasıl davranıldığını Başkaya Köyü Muhtarı Halil Çatuk şöyle anlatıyor:

 

?Misafire bizim kültürümüzde ayrı bir önem verilir. Hatta iki döşek üst üste serilerek rahat uyuması için ortam hazırlanır. Eskiden böyle abdest alma teşkilatları evlerde pek mevcut değildi. Onun için evin erkek çocuklarından bir tanesi bir elinde leğen bir elinde ibrik misafire abdest alma konusunda hizmet ederdi. Yöre yemeklerinden sofra hazırlanır mutlaka sac kömbesi diye bilinen etli kömbe pişirilirdi. Kömbe tepsisinin en ortasındaki büyük kabarık dilim misafire verilirdi.  Birkaç gün kalacaksa kuzu, koyun kesilir köy halkı davet edilir odada sohbetler olurdu. Bir de Teşt kömbesi diye tabir olunan on kat yufka ile hazırlanan ceviz, şerbet ve içine değişik malzemelerin konulduğu kömbeler yapılırdı. Hatta yakın komşular misafiri evlerine davet eder bu toplu ortamlar o evlere de taşınırdı. Kış aylarında aşırı kar yağdığı zamanlar misafir yoluna devam edemez, ev ev davetlerle yollar açılıncaya kadar böyle devam edilirdi. Şimdilerde de misafire ikram yine en üst seviyede yapılmaktadır. Ama ulaşımın kolaylığı misafirliğin süresini çok kısalttığı için uzun süreli olamıyor. Yine de kömbe pişirilip veya kuzu kesilip ikram edilen misafir ağırlama geleneği devam etmektedir.?

 

Atmalı yöresinin düğünlerini ve cenaze merasimlerini de Üçpınar Mahallesi Muhtarı Cuma Doğan anlatıyor:

 

?Atmalı yöresinde düğünler eskiden beri çok kalabalık olur. Çünkü çevrede yaşayan köyler/mahalleler genellikle birbirlerine kökten bağlı olduğu gibi günümüzde de kız alıp-vermek suretiyle akrabadırlar. Zaten yöre geleneğinde düğün ve cenazelere katılıma özel önem verilir. Eskiden düğünlerde davul zurna çalınıyordu. Şimdilerde halkımız daha bilinçlendi, dolayısıyla dinî sohbetler ve mevlid-i şerif programlarıyla yapılan düğün sayısı giderek artmaya başladı. Düğünlerde mutlaka kazanlarla kavurma ve donguş denen etli pilav pişirilir. Düğün merasiminde cehiz açılır, cehiz tutanağı yazılır. Kur´an-ı Kerim en başa yazılır. Damat aynası gelinden evvel damada ulaştırılır. Aydınlık getireceğine inanılır. Ayna getiren kimseye özel bahşiş verilir.

Düğüne gelen misafirlere ev sahibi tarafından hususi hediyeler verilir. Merasim esnasında damadın ceketi bir tepsi içine konulur. ?Kutnu kumaş hayrolsun!? denilerek ?Damat giydirme?  diye tabir olunan imece usulü yardımlaşma esasına bağlı olarak damada verilecek hediyeler o tepsiye davetliler tarafında konulur. Yakın akrabalar genellikle altın hediye getirirler. Herkes imkânı nispetinde birbirine yardımcı olur.

Cenazelere katılım ise daha fazladır. Darende, Akçadağ, Hekimhan, Kuluncak, Malatya civarından bütün tanış ve komşularla birlikte yakın akrabalar cenazeye iştirak ederler. Etraf mahallelere beldelere haber gönderilir sala verilir. Cenazenin ne zaman kalkacağı duyurulur. Yakın mahallelerimizde artık ?Cenaze yıkama ve morg? araçları bulunduğu için çocukları gelecekse bir gün bekletilir. İstanbul´daki ve diğer illerdeki yakınları da cenazeye katılırlar. İstanbul´daki cenazeler de çoğunlukla buraya getirilip doğduğu topraklara defnedilir. Definden sonra ev sahibi yemek ikramına karışmaz. Cenazeye iştirak eden bütün kalabalığa mahalle halkı ve yakın akrabalar topluca yemek ikram ederler. Cenaze evi birkaç gün yemek pişirmez yemek masrafı yapmaz. 3. Gün veya 7. Gün cenaze sahibi komşuları çağırır vefat edinin hayrına yemek ikram eder, Kur´an okutur. Taziye çok uzun sürer. Hatta ilk bayramına kadar taziyeye gelen giden olur.

Yas tutma geleneği dinimizde olmamasına rağmen bu yörede bir gelenek olarak devam eder. Bir ay kadar evde radyo çalınmaz, televizyon açılmaz, komşularda eğlence olmaz. Cenaze sahibi o günlerde herhangi birimizin evine gelirse saygı gereği radyo-televizyon açıksa kapatılır. Bir müddet sonra komşular cenaze sahibinin evine gider Kur´an okutur. Televizyondan en azından haberleri izleyelim diyerek yas havasını kaldırırlar.?

 

Sohbet böylece uzayıp gitti.  Atmalı yöresinden herkese kucak dolusu selam var.

Önümüzdeki sayımızda yine Atmalı yöresinden Günerli Mahallemize konuk olacağız?



[2]Faruk Söylemez, ?XVIII. Yüzyıl Başlarından XIX. Yüzyıl Ortalarına Kadar Maraş ve Çevresinde Eşkıyalık Hareketleri?, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 22, Yıl: 2007¸ Bkz. Osman Taşkın, XIX. Yüzyılda Darende Kazası´nın Fiziki, İdari, Sosyo-Ekonomik Yapısı, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Basılmamış Yüksek Lisans Tezi.