Hacı Hasan Akyol Efendi,
1313/1898 yılında Dârende?nin Hacıderviş mahallesinde dünyaya gelir. Bu yörede
tanınan Müftü Hüseyin Efendi dedesi, Mehmet Sabit Efendi ise babasıdır.
Babasından da ders alan Hacı Hasan Efendi, ilk mektep ve Rüşdiye(ortaokul)
Darende?de tamamalar. Askerliğe kadar burada ticaretle meşgul olur ve yaklaşık
1918?de askerlik yapmak üzere İstanbul?a gider.
Birinci Dünya savaşı
yıllarındaki askerlik günleri Hacı Hasan Efendi?nin hayatında önemli bir dönüm
noktası olur. O, İstanbul?da Selimiye kışlasında hem vatani görevini yapmış hem
de bu vesile ile kâmil bir mürşit olan tokatlı Mustafa Hâki Efendi hazretlerini
bulmuştur. Zira onun askerlik yaptığı sıralarda Tokat mebusu Mustafa Hâkî
Efendi İstanbul?da ikâmet etmektedir. Bu zat, Fâtih?te bulunan Mevlana Mustafa
İsmetullah Efendi Dergahı?nda irşat faaliyetlerini devam ettirmektedir. İşte bu
tarihte İstanbul?da asker olan Hacı Hasan Efendi burada tanıştığı ve
sohbetlerine devam ettiği Mustafa Hâki Efendi?ye talebe olmuş, intisap etmiş ve
yaklaşık üç sene feyzinden istifade etmiştir.
Askerlik dönüşü memleketi
Darende?ye gelen Hacı Hasan Efendi, geçimini temin etmek için ticâretle meşgul
olur. Aynı zamanda Darende?nin Kurtbağı Mahallesi?nde 1957 yılında inşa edilen
ve kendi adını taşıyan camide dokuz yıl fahri ve ücretsiz imamlık yapar. 20
Eylül 1966 yılında Sivas?a göçüp, yerleşir ve 31 Temmuz 1984 yılında vefat
edene kadar burada ticaretle meşgul olur.
Hacı Hasan Efendi?nin
hayatında dört ayrı zatın manevi damgası vardır. O, dört kâmil mürşitten feyz
alma bahtiyarlığına erişmiştir. Bu, dört farklı ihtiyaç anında dört ayrı
pınardan su içmek anlamına gelmektedir. Onun feyz aldığı bu zatlar sırasıyla,
İstanbul?da medfun bulunan Tokatlı Mustafa Hâkî(1272-1336) Hazretleri, Sivas?ta
medfun bulunan Sivas?lı Mustafa Tâkî Hazretleri ve yine Sivas?lı ve Sivas?ta
medfun bulunan İhramcızade İsmail Hakkı Toprak(1296-1969) Hazretleri ve son
olarak Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (1914-1990)?Hazretleridir.
Hâkî Efendi 15 Ocak
1920(1338) tarihinde İstanbul?da vefat etmiştir. Bundan sonra Hacı Hasan
Efendi?nin Sivas?lı, Sivas mebusu, âlim ve fâzıl bir zat olan Mustafa Tâkî
Efendi?ye intisap eder. Bu zattan da kısa sayılabilecek bir zaman zarfında
manevi eğitim alır. Bu zattan sonra bağlanacağı İhramcızade ile beraber Mustafa
Tâkî Efendi?den Sivas?ta yirmibir günlük seyr-i sülûk dersini ikmal eder.
İhramcızâde İsmail Hakkı
Toprak Efendi İle Münâsebeti
Tâkî Efendi?nin 1 Ağustos
1925?te vefat etmesi üzerine Hacı Hasan Efendi, yaklaşık kırküç yıl beraber
olacağı İhramcızade İsmail Hakkı Toprak Hazretleri?ne bağlanır. Manevi
eğitimini büyük ölçüde onun nezaretinde tamamlamış ve sürdürür.
Kendisinden yaklaşık kırküç yıl
manevi terbiye aldığı İhramcızade İsmail Hakkı Toprak Hazretleri Hacı Hasan
Efendi hakkında şunları söylemiştir:
?Canım Hacı Hasan Efendi
bizim sıddîkimizdir. Biz ondan razıyız o da bizden razıdır?.
İslâm Ve Ahlâk Adlı Eserinden
Bazı Konular
Hacı Hasan Efendi, toplum ile
iç içe hayat süren birisidir. İçerisinde yaşadığı topluma doğru yolu
gösterebilme adına ve mensup olduğu tarikatın sohbet olayına son derece önem
vermesi sebebiyle Hacı Hasan Efendi, mesajlarını muhataplarına genellikle
sohbet yolu ile iletmiştir. Onun sağlığında yaptığı sohbetlerin müsveddeleri
bir araya getirilerek vefatından sonra kitap olarak yayınlanmıştır. Bu eserin
ismi ?İslâm ve Ahlâk?tır. Kitap, İstanbul Yaylacık Matbaası?nda 1988 yılında
basılmıştır. Esere bir takdim yazan Kadir Meral, kısaca Hacı Hasan Efendi?nin
hayatından bahsetmiş, eserin Hacı Hasan Efendi?nin sohbetlerinden ve Kurtbağı
Camii?nde imamlık yaptığı dönemde okuduğu hutbelerden meydana geldiğini
belirtmiştir. Eser, 176 sayfadan meydana gelmektedir.
Eserde ilk olarak ?İman
Esasları? ayrı ayrı başlıklar altında incelenmiş, devamında ?İbadet Hayatı?
olarak düşünülmesi mümkün olan ?Namaz, Taharet, Zekât, Oruç, Hac? gibi konular
değerlendirilmiştir. Kitaba ?Mi?rac-ı Şerif, Leyle-i Regaip, Zem ve Gıybet,
Ahlâka Dair Hâdisler, İmam-ı A?zâm?ın Tespih Duası? başlıklı konularla devam
edilmiş, inanç ve ibadet konularının mezcedildiği bir kısımla eser
şekillendirilmiş, bu noktadan sonra ?Kur?ân?da İsmi Geçen Peygamberler, Dört
Mezhep, Hülefâ-yı Râşidîn, Zikir, Göz Değmesi, İsyan, Hz. Ömer?in Valilerine
Yazdığı Mektuplar, Edep? gibi bir derleme yapılmıştır. ?Salâvat-ı Nâriye,
Salâvat-ı Fatiha, Salâtentüncinâ, Salâvat Duası, Salâvat-ı Şifa, Yemek Duası,
Ezan Duası, Salâvat-ı Azimiyye, Hz. Ali?den Nasihat ve Hz. Ali?den 12 Nasihat?
konuları işlenerek eserin birinci bölümü diyeceğimiz kısım sona erdirilmiştir.
Eserin bu kısmı Hacı Hasan Efendi?nin sohbetlerinin bir araya getirilmesi
şeklinde oluşturulmuştur.
İkinci kısım olarak
değerlendirilmesi mümkün olan bölümde de Hacı Hasan Efendi?nin hutbeleri belli
bir disiplin içerisinde okuyucuya takdim edilmiştir. Bu bölüm, ?İman, Temizlik,
Namaz, Cuma Namazı, Zekât, Hayırlı Mal, Cami Yaptırma, Zem ve Gıybet, Şaban
Ayı, Ölüm, Ramazan, Kadir Gecesi, Hac, Kurban, İmtihan, Mi?rac, Mevlîd Kandili,
Muharrem Ayı, İlim, Kur?ân-ı Kerim, Müsavat, Allah İçin Sevmek ve Buğz Etmek,
Allah Korkusu, Tevekkül, Hayâ, Sabır, Komşu Hakkı, Ara Bulma, Anne-Baba Hakkı,
Riya, Yalancı Şahitlik, Kovuculuk, Haset, Emanete İhanet, Rüşvet, Vatan
Müdafaası, İçki ve Ahirete İman? konuları hakkında Hacı Hasan Efendi?nin
Kurtbağı Camii?nde okuduğu hutbelerden meydana getirilmiş olan kısımdır.
Buradaki konulara dikkat edildiğinde görülecektir ki Hacı Hasan Efendi, daha
çok toplumsal konular hakkında sohbetler yapmıştır. Bununla birlikte kişinin
imani ve ibadet yönünü de ihmal etmemiştir. Bir başka deyişle, sûfîlerin iman,
İslâm ve sonuçta ihsana ulaşma şeklindeki metotlarını Hacı Hasan Efendi?de
takip etmiştir.
Allah Sevgisi: Muhabbetullâh
?Kulun Allah?ı sevmesi ve
Allah?ın da kulu sevmesi? şeklinde değerlendirilen bu kavramın gereği olarak
kul, bütün tercihlerini Allah?ın rızasına uygun olarak yapar ve O?nun sevgisini
kazanmak için hareket eder. Hacı Hasan Efendi
de bu noktayı vurgulayan isimlerden bir tanesidir. O, insanın
ilişkilerinde etkili olan çeşitli duyguların olduğunu, çıkar için hareket
edildiğinde ufak tefek sebeplerden dolayı kanlı savaşların yapıldığını, bu
ilişkileri belirleyen etmenin Allah için sevmek veya buğz etmek olması durumun
da ise bu tür yanlış tavırların söz konusu olmayacağını belirtmiştir. Ona göre
Allah için sevmek Allah?ın bir emridir.
Allah Dostları ve Keramet
Dostlar anlamına gelen
?evliya? kelimesi ?evliyaullah? şekli ile ?Allah?ın özel ilgisine, sevgisine ve
yardımına mail olanlar? şeklinde tanımlanmıştır. Hacı Hasan Efendi, Allah (c.c)
dostlarını ziyaret etmenin öneminden bahsederken onların kıymetini dile
getirmiş ve şunları söylemiştir: ?Allah dostlarını ziyaret, gerçekten bütün
dünya mutluluklarının en büyüğüdür?, ?Pîrân-ı İzâm hazerâtının ziyâretine
varmak şifâdır, rahmettir. Cenâb-ı Hak ile meşgul olmanın sebeplerindendir.?
Görüldüğü gibi Hacı Hasan Efendi, Allah ile özel bir ilişki kurabilmiş
kimselere çok büyük bir değer vermekte onları ziyaretin dahi Hakk yolunda büyük
bir karşılığa sahip olduğunu dile getirmektedir.
Hacı Hasan Efendi?nin
veliler konusunda üzerinde durduğu bir diğer husus da keramet
meselesidir. Onun meseleye bakışını dile getirmeden genel olarak sûfîlerin bu
konudaki görüşlerine kısaca değinmek yerinde olacaktır. ?Peygamberlik davası
olmadan bir kişide harikulade bir halin zuhur etmesi? şeklinde tarif edilen
kerameti kimi sûfîler kevnî yönü ile tanımlamış kimileri ise istikametle
keramet arasındaki bağ ekseninde konuyu değerlendirmiştir. Hacı Hasan Efendi,
kerametin Allah?ın sevdiği kullarına ihsan ettiği bir hâl olduğunu, önemli olan
şeyin ise istikamet olduğunu söyleyerek keramet ve istikamet çerçevesinde
konuyu değerlendirenler kervanına katılmıştır. O, ?Keramet, Allah?ın dostuna
ikramıdır. Fakat ona meyl ü muhabbet salikin fitnesi ve dâmidir ki, cevher-i
aşkın arz-ı rehnümâsıdır? sözleri ile kerametin olması gereken konumunu ve
?Allah?ın dostuna ikramıdır? sözü ile de kerametin zahir olacağını izhar
edilmeyeceği inancına göndermede bulunmuştur.
Ahlâk konusu üzerinde en çok
duran sûfîlerden bir tanesi olan Hacı Hasan Efendi?de ahlâkı İslâm?ın amelî
hikmet sınıfı içerisinde değerlendirmiş ve ahlâkı şu şekilde tanımlamıştır:
?İnsanların haiz oldukları bir kısım melekelerden ve mükellef bulundukları
birtakım vazifelerden bahseden ilimdir.? Burada Hacı Hasan Efendi, ahlâkın
yaratılış ile alâkası ve amelî yönüne vurgu yapmıştır.
Hacı Hasan Efendi, ahlâkın
kıymetini ise şu sözlerle anlatmaktadır: ?Ahlâkın ehemmiyeti her tasavvurun
fevkindedir. Zira insaniyetin kıyemi ahlâk iledir.?
Hacı Hasan Efendi, İslâm
ahlâkının kaynağının Kur?ân ve Sünnet olduğunu, bu nedenle ahlâkın dinden ayrı
düşünülemeyeceği fikrindedir. İslâm ve ahlâkın birbirinden ayrı şeyler olduğunu
söylemenin ise İslâm?ı anlamamaktan kaynaklanan bir durum olduğunu
söylemektedir.
Komşuluk
İnsanın ailesinden sonra en
yakın ilişki içerisinde olduğu toplumsal grup komşudur. İnsanın en zor ve
sıkıntılı anlarında ilk müdahale şansına yine komşu sahiptir. Komşunun bir
toplumdaki önemini ve komşuya verilmesi gereken değeri Hz. Peygamber?in:
?Vallahi iman etmiş olmaz, vallahi iman etmiş olmaz, vallahi iman etmiş olmaz,
sözleri üzerine ?Kim iman etmiş olmaz ey Allah?ın Resulü?? sorusuna verdiği;
?Komşusu şerrinden emin olmayan kimse? verdiği cevap yeteri kadar konunun
hassasiyetini anlatmaya yeterlidir, zannederiz.
Hacı Hasan Efendi bu konuda öncelikle insanın toplumsal bir
varlık olması hasebiyle din, akrabalık, millet, dostluk ve komşuluk gibi
birtakım bağlarla iç içe olan bir varlık olduğunu, İslâm?ın bu ilişkileri son
derece önem verdiğini ifade etmiştir. Sonra sözü komşuluk ilişkilerine getiren
Hacı Hasan Efendi , Hz. Peygamber?in (sav) : ?Her kim Allah ve ahiret gününe
iman ediyorsa komşusuna eziyet etmesin. Her kim Allah ve ahiret gününe iman
ediyorsa hayırlı konuşsun veya sükût etsin? hadisi ile ?Kardeşim Cibril komşu
hakkında bana daima tavsiye eder dururdu. Öyle zannederim ki, bir gün gelecek
komşuyu komşuya vâris kılacak, o günkü müslümanlar komşularına öz kardeş gibi muamele
ederler, namusunu, şerefini gözetirler. Muhtaç olduğu zaman ona yardım ederler?
uyarılarını hatırlatır ve komşular arası ilişkilerin nasıl idame ettirilmesi
gerektiği konusunda muhatabına bilgi aktarmıştır.
Anne-Baba Hakkı
İnsan hayatının sebebi olan
anne-babaya iyilik Kur?ân?ın üzerinde ısrarla durduğu konulardan bir tanesidir.
Annenin çocuğunu aylarca karnında taşıması, sütü ile çocuğunu büyütmesi ve
babanın çocuğu için hayat mücadelesine girişmesi gibi birçok yönden kişiye
anne-babasına iyilikte bulunması tavsiye edilmiştir. Bütün bu tavsiyeleri bir
bir nakleden Hacı Hasan Efendi , ?Rabbin kesin olarak şunları emretti: Ancak
kendisine ibadet edin, anne ve babaya iyilik edin. Onlardan biri veya her ikisi
senin yanında yaşlanırsa, sakın onlara ?öf? bile deme ve onları azarlama.
İkisine de tatlı ve güzel söz söyle. İkisine de acıyarak tevazu kanatlarını
indir. Ve şöyle de: ?Ey Rabbim! Onların beni küçükten terbiye edip
yetiştirdikleri gibi, sen de kendilerine merhamet et? (İsra 17/23?24.) ayetini
de naklettikten sonra anne-baba ve evlatları arasında, insanın ilişki
içerisinde olduğu diğer insanlarla ilişkilerinden çok öte bir münasebetin
olduğunu zikretmiştir.
Hacı Hasan Efendi, bu konudaki
sözlerini; ?Evladınızın size itaat eder olmasını iyi muamelede bulunmasını arzu
ederseniz ebeveyninize itaat ve hizmette kusur etmeyiniz ve şunu iyi biliniz
ki, ebeveynin bu duaları insanı cihanda zelil ve hakir eder, huzur ve saadetten
mahrum bırakır? tavsiyesi ile noktalamıştır.