Darende Somuncu Baba diyarından Erzurum,
Kars bölgesine doğru yola çıkıldı. Yol boyunca muhabbet deryasından damlalar
gönüllere nüfuz ediyor, gönül birlikteliği ile ayrı bir manevi ortam
oluşuyordu. Sanki hayal ülkesinde yaşıyor, bahr-ı ummana doğru yol alıyorduk.
Bu bizlere Divan okumalarında şerh yapılacak ilk beyti hatırlatıyordu.
Gönül
bir bahr-ı ummândır ana hadd ü pâyân olmaz
Derûnu
dürr ü cevherdir ki pinhândır ayân olmaz
Erzincan?da Cuma namazlarını eda
ettikten sonra Terzi Baba Türbesi ziyaret edildi. Terzi Baba Anadolu`da yetişen
büyük velilerden olup İsmi Muhammed Vehbi?dir. Mevlânâ Hâlid-i Bağdadi Hazretleri,
halifelerinden Abdullah Mekkî Efendi?yi Anadolu`ya göndermişti. O Erzincan
taraflarına yönelmişti. Erzincan`a yaklaşınca, "Hocamızın bize tarif
eylediği memleket, Allah bilir ya burasıdır. Burada bir zatın bizde emaneti
vardır." demişti. Abdullah Mekkî Efendi, Erzincan`ı şereflendirince,
insanlar akın akın ziyaretine geldiler. Gelenler arasında Terzi Baba?da vardı.
Hiç kimseye yapmadığı iltifatı Terzi Baba`ya yaptı. "Mevlânâ Hâlid-i
Bağdadi Hazretlerinin bizde bir emaneti var. Bu emanet sana çok menfaatler
sağlar. Kabul edersen sana teslim edeyim." dedi. Terzi Baba da; "Siz
bilirsiniz efendim, maddî menfaatse; dünya için Allah demem." cevabını verdi.
Abdullah Mekkî Efendi bu cevabı alınca; "Oğlum, sen bulacağını buldun.
Teslim edeceğim emanet seni dünya sevgisinden kurtarmaktan başka bir şey
değil." buyurarak, Terzi Baba`ya himmetle nazar edip, emaneti teslim etti.
Şâh-ı Nakşibend Hazretlerinin yolunda terbiye edip, kemâle ermesine vesile
oldu.
Erzurum?a geçildiğinde akşam vaktiydi.
Erzurum Evleri?nde Erzurumlu âşıkların atışmalarını ayrı bir keyifle dinledik.
Özellikle Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi hakkında söyledikleri dörtlükler
gönülleri coşturuyordu. Ertesi gün Kars?a doğru yola çıktık, yol güzergâhında
çok önemli, tarihi ve manevi alanları ziyarette bulunurken tarihin
derinliklerine doğru yol aldık. Katılımcıların gönüllerindeki huzur ve neşe,
gözlerindeki mutluluktan okunuyordu. Pasinler Hasan Kalesi?ne vardığımızda
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin oğulları Mahir ve Şakir?i hatırladık, hikâyeleri
gözümüzde canlandı. Sarıkamış Şehitliği?ne gittiğimizde ise 90.000 askerimizin
donarak şehit olduğu mekânları görünce İnsanlar gözyaşlarını tutamadılar.
Ecdadımızın bu ülkeyi sonraki nesillere bırakmak için ne kadar fedakârlık
yaptıklarını bir kez daha hatırlarken ecdadımıza layık bir nesil olmanın
gerekliliğini tüm hücrelerimize kadar bir kez daha hissettik.
Kars?a geldiğimizde Evliya Camii?ni
ziyaret ederken ayrı bir heyecan vardı. Nakşi Tarikatı?nın 7. Piri Hasan
El-Harakani Hazretlerinin manevi huzurundaydık. Öğle namazını eda ettikten
sonra Hazretin kabri şerifini ziyaret ettik. Evliya Çelebi, Kars Kalesi?nin
III. Murad devrinde Lala Mustafa Paşa tarafından tamir edildiğini anlatırken
bir askerin Paşa?ya aktardığı rüyasını nakleder. Asker, rüyasında gördüğü yaşlı
bir zatın kendisinin Ebü?l-Hasan el-Harakânî olduğunu ve kendisinin makamının
burada bulunduğunu söylediğini, kendisinden ayağını bastığı yeri kazmasını
istediğini anlatmıştır. Bunun üzerine yüz işçi yeri kazmaya başlamış ve
üzerinde ?Menem şehîd ü saîd Harakânî? ibaresi yazılı dört köşe bir somaki
mermer bulunmuştur. Gaziler mermeri tekbir ve tevhidle kaldırınca kabir ortaya
çıkmıştır. Yaralı pazusuna sarılı makrame ile sırtındaki hırkasının bile henüz
çürümediği görülmüş; vücudunun sağ tarafındaki yarası hâlâ kanamaktaymış.
Tarihteki tüm bu yaşananlar hatırlanırken Altun Silsile?nin 7. Piri ile 40.
Pirinin manevi mülakatına şahitlik yaparken gözyaşlarımızın bahr-ı ummana
damladığını hissediyorduk.
Ani Ören yerine geldiğimizde bir
medeniyetin harabeleriyle karşılaştık, buruk bir gezi yapıyorduk çünkü. Ruslar
işgalleri sırasında o güzelim muhteşem sanat eserlerini tahrip ederken, Rus
arkeologlar dinamitle minareleri yerle bir etmişlerdi. İnsafsızlığın ve
acımasızlığın en üst noktası karşımızda duruyordu. Gezideki bulunanların tamamı
üzülmüş ?Böyle bir şey olamaz.? demekten kendilerini alamamışlardı. Ani
Harabeleri için hemen projelerin hazırlanarak yeniden inşa edilmesi zaruridir.
Kendi medeniyetimize zaman kaybetmeden sahip çıkmamız gerekir. Erzurum?a
döndüğümüzde Aziziye Tabyaları, Nene Hatun, Ulu Cami ve Lala Mustafa Paşa
Cami?lerini ziyaret ettik.
Divan okumaları ayrı bir letafet ayrı
bir zarafet içerisinde geçmişti. Dönüşte ise Altun Silsile?nin 38. Piri
İhramcızade İsmail Hakkı Toprak?ın türbesini ziyaret ederken ayrı bir huzur
yaşandı. Sükût halindeki gözyaşları yine bahr-ı ummana damlıyordu?