İçimiz
sızlar Soma?daki kardeşlerimiz için
Kiminin derdi kömür karası ; / Kimininki
kaysı parası; / Hepsi ekmek kavgası
Dostoyevski der ki; ?İnsanın aklı
çoğaldıkça can sıkıntısı artar.? Dert edersen dert artar. ?Vermemiş mabud
(Yaratan); neylesin (Sultan) Mahmut.? Misali geniş olursan, kayıtsız kalırsan,
kaygısızsan dert de senden öte, sıkıntı da. Dert akıllı içindir. O yüzden rahat
yaşayamamış akıllı olan. İşte memleketimin insanı bu sebeplerle hep diyar-ı
gurbete yol almıştır. Yol almış, yer almış, bundan ötürü de ün almıştır. Niye
Darendeli gurbetçi olmuş, niye ticaret ehli ve erbabı olmuş? Arazi dar, toprak
sıkıntısı var; hayvancılık kıt, su kıt, ekin yetmez, sap bitmez. Meyvecilik mi?
O da bir var, bir yok. Derken çocuk okutmak niyet ve gayesi de bunlara
eklenince gurbet mekân olur bize. İş büyür, hedef büyür. Artık Darendelinin
karakteristiği olur gurbet. Yeteneği, zekâsı, dürüstlüğü, içtenliği
sermayesidir. Sermayeyi yele mi verirsin ele mi sana kalmıştır. Diliyle yönünü
bozmazsa, kalbiyle kıblesini şaşırmazsa kim durdura seni? Hele bir de
büyüklerin, erenlerin Hak dostlarının duasını almışsa yol da alırsın ama asla
yolda kalmazsın. Yeter ki geldiğin yeri unutmayasın.
Herkesin akıllı olduğu yerde akıl vermek
akılsızlıktır. Hep köşelerden memleketin derdi yazılsın isterler. Hep bir
yerlere çatılsın, sataşılsın beklerler. Birileriyle uğraşılsın, malzeme olsun
laf olsun. Sonuç alınmayacak bir sürü dedikodu içinde çırpınmak, yıpranmaktan
ve yıpratmaktan öteye geçmeyecek şeyler. Havanda su dövülüyor gibi hissettiğim
çok olmuştur. Aynı şeyleri yaz yaz yaz. Ne değişiyor ki? Herkes yine bildiğini
okuyor, bildiğini yapıyor. Zaman değişiyor, takvim değişiyor, nesiller el
değişiyor, kuşaklar değişiyor ama konular aynı, dertler aynı, söylemler aynı en
kötüsü de üslup aynı. Nesilden nesile aktarıyoruz sorunlarımızı da
bakışlarımızı da herhalde. Gına geliyor
aynı şeyleri yazmaktan, okumaktan, dinlemekten. Biri çıkar der: ?Sen aklını
kendine sakla.? Öteki ?Çok biliyorsan gel kendin yap.? Sürekli sızlanmak,
ağlamak, dertlenmek de çare olmadığı gibi doğru bir yöntem de değil. Aslında
mülki idare de, mahalli idare de her şeye hâkim, her sıkıntıyı biliyor. Mahalli
basına malzeme lazım diyorlarsa o başka. Polemik peşinde olmak maalesef hep
tercih ediliyor. Netice vermeyen, boşa kürek sallanan ama dostlukları,
kardeşlikleri yaralayan kırıcı bir yöntem. Bu durumdan yarar umanlar var demek
ki. Eleştirmek yerel basının da ulusal
basının da asli görevidir. Tahammüllü olmak gerek. Uymak, uyarmak, uyanmak
gerek. Delilikle dâhilik arasında bir çizgi vardır. Yapıcı eleştirilerle,
kırıcı, art niyetli eleştiriler de öyle. İkisini karıştırmamalıyız. İyi
niyetle, kötü niyet belli olur zaten. Darende?nin
ortasından Tohma geçer. Derdinizi oraya atın. Gelen tarafına bakın. Giden suya
bakmayın. Kaçan fırsatlara hayıflanmaktansa, gelecek nimetlere umutlanmak
yaşamak için, yaşatmak için daha akıllıca bir yoldur. Tohma?ya el atmalıyız. El
atamıyorsanız bari çöp attırmayın. Tohma?yı yaşamak, yaşatmak lazım. Ayağımızı
sokalım, yüzelim, etrafında gezelim, oltamızla balık tutalım, kenarında semaver
kuralım. Dağın yamacına değil Tohma?nın kıranına parklar, bahçeler kuralım.
Akarında arazimizi sulayalım. Demesinler artık Tohma akar, Darendeli bakar
diye.
Özellikle de belediyemizden
beklentilerimiz, dilek ve temennilerimiz.
Seçim
öncesi de dile getirmiştim. Yineliyorum. Aman ha aman Darende?yi modernleştireceğiz
diye bir beton şehir haline gelmesine izin vermeyin lütfen. İki dağın arasında
beton bloklar, yoldan geçenler için amanın ne güzel binaları varmış, bayağı
gelişmiş şehirmiş Darende desinlerden başka bir şeye yaramaz. Siteler,
apartmanlar çağın gereği tamam ama kimse Darende?yi bu haliyle sevmez, sevemez.
O güzelim geleneksel evleri, yapıları, bahçe içlerindeki ferah avlulu hayat
dolu evlerin kökünü kurutmayalım. Dutlar, cevizler, erikler, elmalar, çayırlar,
çimenler giderse sitelerin çevresindeki sahte çimenlere bakar bakar ağlarsınız
bir gün. Betonlaşan Darende özlenmiyor. Gelişmişlik betonla ölçülemez. Mesela:
Aşudu/Günpınar?dan Nadir Köprüsüne kadar olan o vadiye sadece yol gerek.
Planlar, projeler hazırlanırken, ruhsatlar verilirken belediyemiz oldukça
duyarlı hareket eder umarım. Ben elçiyim. Elçiye zeval olmaz. Darende?nin güzelliğine de, doğallığına da
zeval olmasın.
Bizim en güzel dualarımızdandır: Allah
devletimize, milletimize zeval vermesin.