Milletleri kalkındıran, onu temelinden tutarak ayağa kaldıran, ileriye dönük hamleler yapmasını sağlayan büyük şahsiyetler vardır. Milletimizin bağrından çıkan ve kendileriyle iftihar ettiğimiz Somuncu Babalar, Hacı Bayram Veliler, Fuzililer, Şeyh Galipler, Niyazi Mısriler, Mevlânâlar, Yûnus Emreler ve daha niceleri asırlar boyu yol almış ve yol almaya devam edecek kervanın en önemli şahsiyetleridir.
Darende,
tasavvuf medeniyetinin en derin izlerinin yaşandığı, derinliklerde insan
ruhunun nakışlarla biçimlendirildiği ve izlerinin ebediyete kadar devam edeceği
bir merkezdir. Seyyid Osman Hulûsi Efendi bu merkezde yetişen ve ziyasıyla tüm
dünyayı aydınlatan mutasavvıf şairdir. Tasavvufi ve edebi kişiliğini yansıtan
en mühim eseri Dîvân-ı Hulûsî-i Dârendevî?dir. O, sahip olduğu Allah aşkını
ve Peygamber sevgisini şiirlerinde işlerken bazı semboller kullanmış, kimi
zaman da mürşidini örnek vermiştir. İhramcızâde Hz. bir sohbetlerinde:
?Hulûsi?mizin yazdığı sözler direk olarak Allah?a ve Rasulullah?a yazılmıştır
fakat yol bizden geçtiği için edeben bizim adımızı zikretmektedir? buyurmuştur.
20. yüzyılın son Divân şairlerinden olan Osman
Hulûsi Efendi şiirlerinde
kullandığı kelimeler¸ okuyucuların rahatça anlayabilecekleri tarzda olup sanat
endişesinden uzaktır. İfadelerde sevgi, aşk, muhabbet ve samimiyet ön
plandadır. Osman Hulûsi Efendi?de şiir kabiliyeti Allah vergisidir. Meseleye
bir şâir değil, bir mürşid olarak yaklaştığından, eserinde manayı her yönüyle
ifade etmek maksadı, şekle ait endişelerin önüne geçmiş ve muhtevadaki
derinliğin layıkıyla ortaya konma arzusu, mananın maddeye tercih edilmesi
anlamındadır. Konuları çok boyutlu olarak ele almıştır ki, okuyucu idrakince
anlama nokta-i nazarındadır.
Tasavvufî Türk edebiyatı çerçevesinde yazdığı
şiirlerini ?Divân-ı Hulûsî-i Dârendevî? adıyla bir araya getiren Osman Hulûsi
Efendi, bizzat kendisinin gözetiminde ve büyük bir titizlik içerisinde Osmanlı
Türkçesiyle kaleme aldırmıştır. Dîvân-ı Hulûsi-i Darendevî ismiyle yayımlanan
eserin 1276 şiirden meydana geldiği görülmektedir. Bunlardan 462?si gazel¸ 18?i
mesnevi¸ 40?ı kıta¸ 470?i müfred¸ 91?i mısra ve 195?i rübaîdir.
Tasavvufta çok önemli olan nefis terbiyesi,
güzel ahlak, insanlara hizmet, güler yüzlülük, birlik ve beraberlik, masivaya
bağlanıp aldanmamak ve bunlara benzer pek çok konu işlenmiştir. Böylelikle
muhiplerin ve bütün Müslümanların manevi eğitimi hedef alınmıştır. Diğer
taraftan ibadetten, zikirden tefekkürden bahseden beyitler çoğunluktadır.
Hulûsî Efendi, İslâm Edebiyatı?nda dinî ve
efsanevî değeri olan önemli şahısların birçoğunu, meşhur oldukları cihetle
Divanında zikretmiştir. Peygamberler, sahabiler, tarihi ve efsanevi şahsiyetler
çeşitli özellikleri ile kaleme alınmıştır. Bu durum Hulûsi Efendi?nin eşsiz bir genel kültüre sahibi
olduğunu göstermektedir. Bu şahıslar, dinî-tasavvufî gayelerle şiire konu
edilmişlerdir. Hz. Nuh`un gemisi, Hz. Eyyüb`ün sabrı, Hızır`ın âb-ı
hayâtı, İskender`in aynası, Ferhâd`ın aşkı ve hatta Mansûr`un darağacı,
insanları Hakk`a çağırmak için birer vesiledir.
Yaşanılan şu hatırayı sizlerle paylaşalım:
Edebiyatımızın önemli simalarından Prof. Dr. Arif Atik Osman Hulûsi Efendi ile görüşen bahtiyar
insanlardandır. Kendisi Hulusi Efendi?nin şairlik yönünü daha önce duyduğu için
Fuzuli, Niyazı Mısri, Yunus Emre gibi önemli simalardan örneklemeler yapıp bir
klasörlük bir çalışma hazırlar. Hulûsi Efendi Hz?nin bir Konya ziyaretinde yapılan bulunur. Sohbet
esnasında:
Yüz dört kitâbın sırrını yârın yüzünden okuyup
Ol mushaf-ı hüsn
ile dolmuş mağz-ı Kur?ân olmuşum
Beyitlerinin yer aldığı ilahi okunur. İlahiyi gözyaşları ile dinleyen
Arif Etik, ?Hocam ben geçmiş dönemdeki şairlerden bir klasörlük çalışma
yapmıştım yalnız sizin yazmış olduğunuz bu beyit benim tüm anlatmak
istediklerimi kapsamaktadır.? diyerek Hulûsi Efendi?nin şiirdeki
üstünlüğünü dile getirmiştir.
Günümüzde ise Üniversite öğrencileri Divan Okumaları ismiyle programlar
tertip ederek Hulûsi Efendi?nin beyitlerini
anlamaya ve anlatmaya çalışmaktadırlar. Tabi; altının kıymetini sarraf bilir
misali Divan?daki her kelime bir cevher mesabesindedir. İşte bu cevherin
kıymetini iyi bilmek, niteliğini iyi anlamak gerekir?