"Bakmak" ve "görmek" aynı şey değildir. Bakmak; insanların ve gözü olan diğer canlıların ortak özelliğidir. Ama görmek; sadece insanlara özgü bir erdemdir. Bakmak için göz lazımdır ama görmek için de akıl ve gönül gereklidir. Gözü olan herkes bakabilir, ama bunların, belki de yüzde biri görebilmektedir.
Baktığı halde göremeyenler nasipsizler, eşyadaki hakikatin sırrına eremezler. Hakiki görmenin sırrı, hakikati görmekten geçer. Hakkı göremeyene‘gör’meyi bilenler gönül gözünün açılmasının yolunu gösterirler. Hakiki görmeyi bilenler iki göz ile yetinmezler. Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Dîvân’ındaki bir beytinde şöyle buyurur:
Başka yerden bir göz aç ki göresin sevdiğini
Bakıp ol sâf cemâle mest ü hayrân olagör
‘Bilinen iki gözden başka, gönül gözünü aç ki sevgilinin yüzünü görebilesin. O nazarla bakışın seni hayranlık içerisinde o saf güzelliği mest bir şekilde seyretmeye müyesser kılacaktır.’ Bütün sırlara vakıf olmanın yolunu tarif eden Hazretin sözlerine kulak verip yine Dîvân’dan iki beyit okuyalım:
Bu Hulûsî’nin dinle sözünü
Cehd eyleyip gör dîdâr yüzünü
Görmeğe anı aç cân gözünü
Vâkıf ol cümle esrâra gönlüm
Göz ise ancak sevgiliyi görene denir
Mevlânâ Celaleddin Rûmi bakalım bu konuda ne diyor, görmeyi nasıl tarif ediyor:
‘‘İki parmağının ucunu iki gözüne koy, bir şey görebilir misin dünyadan...
Görememek ayıbı, gösterememek kusuru uğursuz nefsin parmağına ait işte... Parmağını gözünden kaldır ilkin, sonra gör dilediğini böyle... Göz ise ancak Sevgiliyi görene denir...’’
Ne güzel söyletmiş Hakkı bilen gözlere görmeyi...
Sevgiliyi görmek, kat kat perdeleri açmak, her şeyi hakiki veçhesiyle temaşa eylemek. Ve gözdeki ‘yük’ü kaldırıp gönlü agâh eylemek... Zulmü ve karanlığı nura çevirirken kendinden öte yolculukta ‘öte’leri izlemek... Bir çiçeğin nazenin yaprağından nûrani parlaklığı seyretmektir bakarken görmek. Yüreğimizdeki ilahi sevginin tezahüründen hakiki sevgiliyi sezer görebilenler bakınca. O’nun sırrı inceden inceye güzelliği fısıldar duyan kulaklara, şah damarından da yakınca.
Bir Hikâye
Eski zamanların birinde bir adam hayatın anlamının ne olduğunu kendi kendine sormaya başlar. Bulduğu hiçbir cevap ona yeterli gelmez ve başkalarına sormaya karar verir... Ama aldığı cevaplar da ona yetmez. Fakat mutlaka bir cevabı olmalı der.. Ve dolaşıp herkese bunu sormaya karar verir... Köy, kasaba, ülke dolaştığı bu arada zaman da durmaz tabi ki.
Tam umudunu yitirmişken bir köyde konuştuğu insanlar ona:
- "Şu karşıki dağları görüyor musun, orada yaşlı bir bilge yaşar istersen ona git, belki o sana aradığın cevabı verebilir. " derler.
Çok zorlu bir yolculuk sonunda Bilgenin yaşadığı eve ulaşır adam. Kapıdan içeri girer ve bilgeye "Hayatın anlamının ne olduğunu" sorar... Bilge; sana bunun cevabını söylerim ama önce bir imtihandan geçmen gerekiyor, der... Adam kabul eder... Bilge bir kaşık verir adamın eline ve içine de silme bir şekilde zeytinyağı doldurur. "Şimdi çık ve bahçede bir tur at tekrar buraya gel... Yalnız dikkat et kaşıktaki zeytinyağı eksilmesin, eğer bir damla eksilirse kaybedersin."der. Adam gözü kaşıkta bahçeyi turlayıp gelir. Bilge bakar: "Evet der kaşıkta yağ eksilmemiş, peki bahçe nasıldı?"
Adam şaşkındır... Ama der, ben kaşıktan başka bir yere bakmadım ki... "Şimdi tekrar bahçeyi dolaşıyorsun yağ dolu kaşık yine elinde olacak ama bahçeyi inceleyip gel," der Bilge... Adam tekrar bahçeye çıkar, muhteşem bir bahçede gördüğü güzellikler karşısında hayran hayran etrafı seyreder. Geri geldiğinde bilge, adama "Bahçe nasıldı" diye sorar... Adam gördüğü güzellikler karşısında çok etkilendiğini anlatır.
Kapıları herkese açık
Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi, sosyal yönü çok gelişmiş bir insandı; yapmış olduğu hizmetler gerek millet tarafından gerekse devlet tarafından takdirle karşılanmıştır. Eğitime katkılarından dolayı Malatya’yı temsilen 30 Ekim 1984 tarihinde Ankara’da düzenlenen Eğitim Hayırseverleri toplantısına iştirak etmiştir. Zamanın Millî Eğitim Bakanı M. Vehbi Dinçerler tarafından kendisine şükran plaketi takdim edilmiştir. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Köşkünde zamanın Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile de görüşmüştür.
Bir sevgi ve hoşgörü sembolü olan Hulûsi Efendi herkes tarafından sevilen ve hürmet edilen mümtaz şahsiyetlerdendi. Oğlu Hamidettin Efendi’yi de aynı minval üzere yetiştirdi. İkisi de partiler üstü bir görüş sahibi olması bakımından kapıları ve gönülleri herkese açık olmuştur. Onun içindir ki devlet ricalinden ve siyasî parti başkanlarından, bakanlardan, milletvekillerinden, hemşehrilerimizden birçok insan çeşitli tarihlerde ziyaretlerine gelmiş sohbet ve tavsiyelerinden istifade etmişlerdir. Yeri gelmişken, Malatya Belediye başkan Yardımcısı Ziya Kesriklioğlu’nun yeni yayınlanan "Sinerjik Kıvılcımlara Ses verin Lütfen" isimli kitabındaki Vakfın Darende’ye yaptığı hizmetleri anlatan uzun ve güzel yazısından bir bölümü buruda aktaralım: "İlçede yapılan hemen bütün hizmetler Hulusi Efendi Vakfı’nın eseri... Hulusi Efendi Vakfının Mütevelli Heyet Başkanı H. Hamidettin Ateş bey bazılarının sandığı gibi klasik bir hoca efendi değil! Son derece çağdaş, geniş ufuklu, vizyon sahibi bir aydın ve kanaat önderi..."
28. 06. 1997
Ali Coşkun
İstanbul Milletvekili
Aslen Malatyalı olan, 1983 yılında yeni bir parti kuran Turgut Özal Bey, ilk ziyaretini Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi’ye yapmıştır. Görüşlerini ve hayır duaların talep etmiştir. Zaman zaman bu görüşmeler hizmete yönelik olarak karşılıklı ziyaretler halinde devam etmiştir.
Turgut Özal Bey, 1989 yılında Hulûsi Efendi’yi telefonla arar. Telefona çıkan kişi H. Hamidettin Ateş Efendi’dir. Önce onun hatırını sual eden Özal, Hulûsi Efendi’yle önemli bir konuyu görüşeceğini belirtir. Bunun üzerine Hamidettin Efendi telefonu Hulûsi Efendi’yi verir. Hulûsi Efendi şöyle bir müjde verir: "İnşallah memleketimizin Reis-i Cumhuru (Cumhurbaşkanı) siz olacaksınız." Cumhurbaşkanı seçildikten sonra da devamlı irtibat hâlinde bulunur. Hatta Osman Hulûsi Efendi’nin 1990 yılında İstanbul İnternational Hospital’da tedavi gördüğü zamanlarda, bizzat telefon eder veya kendi özel doktoru Cengiz Beyi belli aralıklarla muayene ve kontrol için Efendi’ye gönderir, sağlık durumu hakkında bilgiler alır.
14 Haziran 1990’da Osman Hulûsi Efendi’nin vefatında Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Osman Hulûsi Efendi’nin mahdumu H. Hamideddin Ateş’e taziye telgrafı göndermiştir.
Darende’ye olan yakın alakası hiç eksilmeyen Turgut Özal 28 Haziran 1992 tarihinde düzenlenen sempozyuma davetine binaen yine bir telgraf göndermiştir. Telgraf metnini vererek yazımızı bitirelim:
28 Haziran 1992
Sayın H. Hamideddin AteşEs-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı
Büyük mutasavvıf, Allah ve insan sevgisinin mümtaz simalarından Somuncu Baba ve Osman Hulûsi Efendi adına düzenlenen sempozyuma vaki davetinize teşekkür ederim.
Aydın kişilikleriyle Anadolu insanını birlik, beraberlik ve dostluğa çağıran ve fazilet olgusunun ustalarını bu vesileyle bir kez daha rahmetle anıyorum.
İnsanların birbirlerine hoşgörü ile bakıp, Allah ve insan sevgisini temel alan Somuncu Baba ve Osman Hulusi Efendi’nin dost ve sıcak seslerinin duyulmasına aracı olan vakfınız mensuplarına, seçkin konuklarınız ile değerli konuşmacılara, Darendeli hemşehrilerime en iyi dileklerimi ve sevgilerimi iletirim.
Turgut ÖZAL / Cumhurbaşkanı"Şahsiyetine, ilmine vukufiyetine saygı duyduğum değerli hocamız Hacı Osman Hulûsi Ateş’in kaybından duyduğumuz acı ve üzüntü sonsuzdur.
Kendisi, Milletine, Devletine ve Yüce İslâm’a örnek olacak büyük hizmetlerde bulunmuştur.
Tek tesellimiz yerini doldurmaya aday olan değerli bir evlat yetiştirmiş bulunmasıdır. Ateş Hocanın (hatırası) daima kalplerimizde yaşayacaktır. Cenabı Allah’ın rahmeti üzerine olsun. 4.7.1990"
Metin EMİROĞLU
Milli Eğitim e. Bakanı
Allah gönüllere sultan etmiş
Hacı Hulûsi Efendi sanki yeniden yetmiş
Hamidettin Efendi’yi
Rabbim gönlümüzde sultan etti
Ne güzel kul gençliğini bu uğurda vakfetti
Rabbime sana ve seni sevenlere dua ediyorum
İnşallah Rabbimden sana ve seni
sevenlere cennetten köşk diliyorum
Gözlerim eserlerini gördükçe
sevgimi artırıyorum
Allah’ımdan size hayırlı ömür saadet diliyorum
Manevi varlığınızdan
dolayı ellerinizden öpüyorum
28 .06.2004
Kemal Aslan
Seni görmek ne güzel,
Manevi havanızı almak ne güzel
Hele hele duanızı almak ne güzel
Cenab-ı Allah’tan size
uzun sağlıklı günler diler,
Ellerinizden öperim.
28.06.2004
Nevzat Aslan
Darende’nin maneviyatının vesilesi olan siz değerli hocama hizmetlerimizden dolayı minnetlerimi ve şükranlarımı sunarım.
15.07.2006
Ecz. Öznur Çalık
Manevi iklimi ziyaret etmekten bir Darendeli olarak çok memnun oldum. Hizmetlere vesile olan herkesten Allah razı olsun.
15.07.2006
Av. Serap Yahşi Yaşar
Anadolu’yu maddeten ve manen ihya eden evlad-ı Resulün kutuplarından Şeyh Es-Seyyid Hamid-i Veli’nin beldesini gezmenin süruruna ermek, onun şecere-i tayyibesinin en son meyvelerinden Seyyid Osman Hulûsi Efendi’nin kütüphanesini tetkik etmek ve onun manevî mirasın devam ettiren mahdumu Es-Seyyid Hamid (Hamideddin) Efendi ile görüşmek, dünyadaki saadetlerin en güzellerindendir. Yapılacak tahkik ve tetkikler, bu şecere-i tayyibenin Anadolu ahalisine tanıtılması dileğiyle hürmetlerimi arz ediyor ve dua niyaz ediyorum.
24.03. 1992
Prof. Dr. Ahmed Akgündüz
Darende’ye bir vesile ile geldim. Cami-çarşı ve hamamı gezdim Çok etkilendim. Çok beğendim. Kıymetli Ateş ailesini ve yakın arkadaşlarını tanıma fırsatı buldum. Merhumları ziyaret ettim. Gösterilen ilgiye teşekkür ederim. Allah Darendelilerin güzel günlerini devam ettirsin. Amin.
Prof. Dr. Orhan Göçer
İstanbul Teknik Üniversitesi
Manevi ilim üstadlarından olan Hulûsi Efendi’yi rahmetle yâd ediyor, bıraktığı yerden devam ettiren çok değerli ve muhteşem insan evladı Hamidettin Ateş Efendi’ye Cenab-ı Allah’tan sağlık ve saadetler diliyor tüm Somuncu Baba ahfadına saygılarımı sunuyorum.
11.08.1995
Ferudun Hatip
Gaziantep Vakıflar Bölge Müdürü
Yüce Mevlâmıza hamd olsun, tekrar şirin belde Darende’yi ve en önemlisi Somuncu Baba Hazretleri ile merhum büyüğümüz Es-Seyyid Osman Hulûsi Hazretlerinin huzurunda bulunmak bu manevi sofradan nasip almak kısmet oldu. Hulûsi Efendi Hazretlerinin başlattığı örnek misafirperverliği ve diğer manevi hizmetleri yürüten Vakıf Başkanımıza ve bütün emeği geçen gönül dostlarımıza gönülden teşekkürler. Merhum büyüklerimize Allah (c.c)’tan rahmet niyaz ediyor Darendeli dostlara sevgi ve selamlarımı sunmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Yüce Allah (c.c) razı olsun.
Ziyaretçi Defterinden H. Hamedittin Ateş Efendi ile İlgili Notlar