İlçemiz Yenice Mahallesi´ndeki Tümülüs´te, 1989 yılında gerçekleştirilen kazıda kadın mezarından çıkarılan 20 asırlık yakut yüzük, ihtişamlı görüntüsüyle Malatya müzesinde ziyaretçilerinin gözünü kamaştırıyor.
Kadın iskeletinde bulunan altın ve yakut karışımı yüzüğün, Roma dönemine ait olduğu sanılıyor. Eşi tarafından "ölü hediyesi" olarak mezara konulduğu tahmin edilen yüzük, üzerinde çok ince bir şekilde işlenmiş portreyle de ilgi çekiyor.
Malatya Müzesi Müdürü Tevhit Kekeç, gazetecilere yaptığı açıklamada, 1989 yılında müzeye gelen bir ihbar üzerine, müze uzmanları tarafından yapılan ön incelemenin ardından, ilçemize bağlı Yenice Mahallesi´nde yakınlarında bir Tümülüs bulunduğunu söyledi.
Yapılan kurtarma kazısında Tümülüsteki mezar odasına ulaşan arkeologların, ahşap bir tabut içerisinde ve kemikleri büyük ölçüde sağlam kalmış kadın iskeletine rastladığını aktaran Kekeç, "İskeletin üzerine sızan topraklar temizlendikten sonra etrafında ve üzerinde bir cam kase, cam kaplar, yüzük, küpe, bunun yanı sıra kulak tıkacı, ağzına kapatılan bir bant ve bir erkek yüzüğü tespit edilmiş. Bu tespitten sonra da mezar temizlenmiş. Eserler müzemize getirilmiş" dedi.
Bulunan eserlerin milattan sonra 1´inci yüzyıla ait olduğunun tespit edildiğini kaydeden Tevhit Kekeç, o dönemde mezarlara ölen kişinin sevdiği yiyecekler ve giyeceklerle birlikte süs eşyalarının da konulduğunu söyledi.
Kadının ahşap bir tabutla gömülmesinin mezarı diğer pek çok Tümülüs´ten ayırdığını anlatan Kekeç, bunun örnek teşkil ettiğini belirterek, "Ahşap içerisinde kadın mezarının olması ve eşyalarıyla gömülmesi, o kadının çok sevildiğine ve önemli bir kişi olabileceğine işaret ediyor. Kekeç, bazı Tümülüslerde olduğu gibi kadının bir yazıtı da olsaydı. Böylece mezarın kime ait olduğunu bilebilirdik. Sadece milattan sonra 50 ila 100, yani 1´inci yüzyıla ait bir mezar olduğu, çıkan materyallerden tespit edilmiştir" diye konuştu.
"Eşine olan sevginin sembolü"
Müze müdürü Tevhit Kekeç, iskelet üzerindeki yüzüğün kadının göğüs bölgesinde bulunduğunu bildirerek, "Bu, eşinin kadına olan sevgisini, bağlılığını gösterir. Öldüğü zaman eşinden bir hediye olması onu sevindirir. Bunun başka örnekleri de var. Örneğin, batıda bir kadın mezarında, yarısı ısırılmış elma bulundu. Burada da eşi ona olan sevgisini vurgulamak için kendi parmağına taktığı figürlü yüzüğü oraya bırakmış ve eşine hediye etmiştir" ifadelerini kullandı.
Altın ve yakut karışımlı yüzükte bir portre yer aldığını da kaydeden Kekeç, bu portrenin hala tartışma konusu olduğunu, bir grup bilim insanının portrenin bir erkeğe ait olduğuna, diğer bir grubun ise kadın portresi olduğuna inandığını aktardı.
Portrenin bir taş üzerine işlenmesinin önemine işaret eden Tevhit Kekeç, "Çok küçük, ince bir şekilde işlenmiş olması önemli. Ülkemizin değişik yerlerinde yapılan kazılarda da Roma dönemine ait bu tür yüzük taşları bulunmuştur. Bunlara bazen bir Demeter, bazen bir Hera, bazen bir Zeus portresi yapılmaktadır. Bu da bize, o dönemdeki yüzüklerde, yüzük taşlarında bu tür oyma şeklinde portre yapılan bir sektörün oluştuğunu ve bu sektörün geliştiğini gösteriyor" şeklinde konuştu.