?Uluslararası Bahâeddin Nakşibend ve Nakşibendîlik Sempozyumu? İstanbul´da gerçekleştirildi.
Nakşibendîlik Sempozyumu´nda Hulusi Efendi´nin sünneti seniyye anlayışı anlatıldı
?Uluslararası Bahâeddin Nakşibend ve Nakşibendîlik Sempozyumu? 2 ? 4 Aralık 2016 tarihleri arasında İstanbul´da gerçekleştirildi.
Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı İstanbul Tasavvuf Araştırmaları Merkezi tarafından organize edilen sempozyumda, yüzyıllardır toplumsal bütünleşme ve ahlaki değerlerin benimsenmesinde öncü olan maneviyat yollarından Nakşibendilik ve İslâm dünyasının ve Anadolu irfânının mayası olan büyük mutasavvıflar konu edinildi.
Tasavvuf yolunun temel kaynaklara müracaatla ve bilimsel bir üslupla incelenerek halka ve dünyaya tanıtılması gayesiyle gerçekleştirilen sempozyumda, İhramcızade İsmail Hakkı Toprak Efendi ve Es- Seyyid Osman Hulusi Efendi´nin "Ehl-i Sünnet Akidesi içerisinde Sırat-ı Müstakîm" konusundaki görüşleri Tarihçi-Yazar Resul Kesenceli tarafından tebliğ olarak sunuldu.
Kesenceli sunduğu tebliğde, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´den günümüze kadar devam eden Nakşibendi Yolu ?Altın Silsilenin?, altın halkalarının yaşadıkları asra manevî mühürlerini vurarak bulunduğu çağa örnek olduklarını aktardı.
Nakşbendî-Hâlidî yolunun önemli hizmet halkalarından birinin de Abdullah Mekkî´den günümüze kadar devam eden Darende Silsilesi olduğuna değinen Kesenceli, ?Tarihten günümüze tertemiz bozulmadan gelen Nakşibendilik yolunun, Ehli Sünnet Akidesi içerisindeki yerini ve Sünneti Seniyye ye nasıl ittiba ettiğini, İslam´ın kurallarına harfiyen uyduğunu, Sırat-ı Müstakim içerisinde bulunduğunu, Hace Yusuf Hemedânî, Abdulhâlik-ı Gucdevânî, Şah-ı Bahaeddin Nakşibendi, Muhammed Zâhid, İmam-ı Rabbanî, Mevlana Halid-i Bağdadî, İhramcızâde İsmail Hakkı Toprak Efendi, Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi ve Hamid Hamidettin Ateş Efendi´nin hayatlarından ve hatıralarından örneklerle görüyoruz.? dedi.
Kesenceli, Osman Hulûsi Efendi (k.s.)´nin sünnet-i seniyye anlayışını şu şekilde aktardı:
?Hakiki bir Müslümanın gaye-i ahlâkîyesi, ne maddî bir lezzet ve menfaattir ve ne de başka bir şeydir. Bil ki, dinen uhdesine düşen vazifeleri ifa ile manevî bir kemâle ermek, rıza-i Hakk´a nailiyetle ebedî bir saadete nail olmaktır. Zira Müslüman bilir ki, asıl gaye-i hilkat ?Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım? ayet-i celilesi mantıkınca marifetullah ve bu sayede Hakk´ın rızasına, ebedî saadete nailiyettir.?
Resul Kesenceli tebliğini şu cümlelerle tamamladı:
Es- Seyyid Osman Hulusi Efendi´nin Dîvân-ı Hulûsî-i Dârendevî isimli eserinde Kur´ân´da en güzel örnek (usve-i hasene) olarak takdim edilen Hz. Muhammed´ (s.a.v.)´i canımız dâhil dünyadaki her şeyden çok sevmenin gerekliliğini örneklerle ifade etti. Dîvân-ı Hulûsî-i Dârendevî den bir beyit ve açıklamasını örnek olarak verelim.
Görmedi mislini âlem görmeyiserdir ebed
Zübde-i âlemsin olmaz sana âlemde misâl
Hazreti Muhammed Aleyhisselam, âlemde bir benzeri daha görülmemiş ve görülmeyecek olan bir kişidir, âlemin özüdür. O aynı zamanda bütün yaratılmışların güzel özelliklerinin özü ve en şerefli ve olgun olanıdır.?