Tarih: 31.12.2009 09:03

Molotofcu gence sordu

Facebook Twitter Linked-in

`Serap`ın annesi ağlıyor seninki de ağlıyor mu?`

Darende’nin Karaoğuz Köyünden olup İstanbul’da molotof kokteyli atılan otobüste yandıktan sonra ölen 17 yaşındaki Serap`ın polis müdürü akrabası hemşehrimiz Sıtkı Akgül, saldırgan çocukla konuştu

İstanbul Küçükçekmece`de otobüs durağından yolcu alan bir İETT otobüsüne PKK yandaşlarınca, 8 Kasım`da molotof kokteyli atıldı. Otobüsteki lise öğrencisi 17 yaşındaki Serap Eser, saldırıda ağır yaralandı. Vücudunun büyük bölümü yanan, hastaneye sedye üzerinde getirilirkenki görüntüsüyle tüm Türkiye`yi acıya boğan genç kız, günler süren yaşam savaşını kaybetti. Molotof kokteyli atıldığı haberini alanlardan ve hastaneye koşanlardan biri Serap Eser`in anne tarafından akrabası İstanbul Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube ve Toplum Suçlarından Sorumlu Müdür Yardımcısı Sıtkı Akgül`dü. Yeğeninin çakmak çakmak gözlerinden alevlenen yanık yarasının acısını yüreğinde hisseden Sıtkı Müdür, bir yandan Serap Eser`in ailesini "Suçluları en yakın zamanda yakalayacağız. Merak etmeyin" diyerek teselli etmeye çalıştı. Ardından acısını hastane odasında bırakıp, görev yaptığı Üsküdar`daki Çocuk Şube Müdürlüğü`ne gitti. "Duymak, bilmek başka bir şey Serap`ı hastane odasında öyle mumya gibi sarılı bir şekilde, acılar içinde görmek başka" diyen Sıtkı Akgül, onu gördüğü anı "17 yaşında bir kız çocuğuydu bu. Acılar içinde kıvranıyordu. Buna yürek dayanmazdı" diye anlattı. Kısa bir süre sonra Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin 2`si büyük, 4`ü 18 ve 18`in altındaki yaş gruplarından olan 6 şüpheliyi İETT otobüsüne atılan molotof olayıyla ilgili yakaladıkları bilgisi geldi. En acısı şüphelilerin Serap Eser`in oturduğu mahallede oturuyor olmalarıydı. Sıtkı Akgül için belki de `hayatının en zor görevi` başlıyordu.

YÜREĞİNDE ACIYLA SORGULADI

Çünkü yeğenini yaktığı gerekçesiyle yakalanan şüphelilerin 4`ü kendisinin sorumlu olduğu Çocuk Şube Müdürlüğü`ne getiriliyordu. Şüphelilerle yapacağı mülakat bitimine kadar yanan kız çocuğunun akrabası olduğunu kendi çalışma arkadaşlarına dahi söylemeyen Sıtkı Akgül, nezarethaneye indi ve şüphelisi çocuğun yüreğini ve dilini çözen konuşma gerçekleştirdi.

İŞTE MOLOTOFU ATAN ÇOCUK

Nezarethaneye indiğinde yan yana bulunan odalardan birini 3 şüpheli çocuğun diğer odaya da yalnız bir çocuğun konduğunu gördüğünü söyleyen Sıtkı Akgül, nezarethane görevlisi polis memuruna `neden birini diğerlerinden ayırdınız?` diye sorduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Görevli polis, `müdürüm, tek kalan çocuk, Serap Eser`i attığı molotofla yakan çocuk. Onun için onu ayrı nezarethaneye koyduk` dedi. O anda acıyı bir kenara koyup, mesleğinizi yapıyorsunuz. Nihayetinde o da suça karışmış bir çocuk."

"ANNEN AĞLIYOR MUDUR?"

Adının Ö. olduğunu öğrendiği şüpheliyle yaptığı sohbet sırasında, Ö.K.`nin çok korkmuş ve tedirgin olduğunu fark ettiğini söyleyen Sıtkı Akgül, "O itmekakma bekliyordu. Bense onu tanımaya çalışyordum. Serap`ın ailesiyle empati kurmasını sağladım. `Senin annen ağlıyordur değil mi` dedim. O da `Evet. Ağlıyordur` dedi. Ben de `Serap`ın annesi de şimdi ağlıyordur. PKK size yanlış bilgiler aşılıyor. Oysa devletimiz analar ağlamasın diye mücadele ediyor` dedim. Ö.K. o anda başını öne eğmişti" dedi. ,

PİŞMAN OLUP AĞLADI

Nezarethaneden çıkarken "Ben Çocuk Şubeden Sorumlu İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısıyım. Molotof atıp yaktığın kız benim yeğenim" dediğini söyleyen Sıtkı Akgül, bundan sonrasını şöyle anlattı: "Ö.K.`nın gözünden yaşlar boşaldı. Teröre itilen çocuk, onu örgütleyenlerin iç yüzünü öğrendi. Yaptıklarından pişman oldu. En önemlisi devlete güvendi. Bunu yüreği yanan bir polis yapınca aldığı ders daha büyük oldu. Ö. K.`nın terörle mücadele şubesinde verdiği bilgilerle, molotoflu saldırıları planlayan İstanbul Üniversitesi öğrencisi Kandil`de bomba eğitimi alan Hülya D.`ye kadar ulaşıldı. Ve örgüt çözüldü. Suç işleyen çocuk yoktur. Suça itilen çocuk vardır. Ben bu çocuğu suça iten örgütlerin anlattıklarını boşa çıkartmak için savaş verdim." Olayın şüphelileri Ö.K.`yla beraber Ö. B., R. S. , M. D., S. A., M. D. çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklanarak, ıslahevine kondu. Şimdi yargılanmayı bekliyorlar.

Çocuk saldırganı çözen ifadeden bir bölüm...

Polis müdürü: Hangi ilden İstanbul`a geldiniz?

Ö. K.: Şırnak. 5-6 ay önce geldik.

 Polis müdürü: Kaç kardeşsiniz?

Ö. K.: 8.

 Polis müdürü: Sen kaçıncı çocuksun?

Ö. K.: 2`nci

 Polis müdürü: Kardeşlerinde rahatsızlığı olan var mı?

Ö. K.: Bir kardeşim spastik ve zihinsel engelli

 Polis müdürü: Baban kaç yaşında, çalışıyor mu?

Ö. K.: 42 yaşında. Belindeki rahatsızlık nedeniyle çalışamıyor.

 Polis müdürü: Baban seni en son ne zaman sevdi ya da sevgi sözcükleri söyledi Ömer?

Ö. K.: Bir ay önce en son girdiğim tekstil işinden paramı aldım. Getirip babama verdim. O da bana sevgi sözcükleri söyledi.

 Polis müdürü: Annen seni en son ne zaman sevdi?

Ö. K.: Annem beni her zaman sever.

 Polis müdürü: Attığın bu molotof kokteylinden bir kız çocuğu yandı. Ne hissediyorsun?

Ö. K.: (Mahçup bir şekilde) Çok kötüyüm. İyi şeyler hissetmiyorum.

 Polis müdürü: Peki onun da annesi ağlıyor mudur?

Ö. K.: Ağlıyordur.

 Polis müdürü: Apo`nun hücresi daraltılmış, açılım falan bundan dolayı mı yaptın?

Ö. K.: Evet.

 Polis müdürü: Ben seninle sohbet ediyorum. Şimdi senin annen ağlıyor mudur?

Ö. K.: Ağlıyordur.

 Polis müdürü: O yanan kızın annesi kadar senin de annen ağlıyordur.

Ö. K.: Evet.

 Polis müdürü: Devlet yetkilileri, topluma barış-huzur getirelim diyor. Analar ağlamasın diyorlar. Sizi örgütün içine koyanlar ise bunların tersini iddia ediyor. İyiyi ve kötüyü ayırt edebilirsin. Kim ne derse desin seni kötülüğe sürükleyenlerin dediklerini yapma. Ben İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısıyım. Yaktığın kızın ailesi de zar zor geçinen bir aile. Tıpkı senin ailen gibi. Yaptığın şeyin doğru olup olmadığını düşün ve kararını ver. Biliyor musun, senin yaktığın kız çocuğu benim yeğenim.

Ö. K.: (Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlıyor)

Kaynak: Sabah




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —