Cemil Gülseren


YIL YILI BEKLER

YIL YILI BEKLER


2023 yılı gitti gidiyor derken ‘essahtan’ da gitti. Yenisi yerini aldı. Takvim değişir, zaman değişir. Her şey değişir. Ömrü olan görür ve yaşar. ‘ Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur.’ demiş atalarımız. Bakalım neler olacak. Olmaz işler olur. ‘Burası Türkiye’ söylemi tam da bizim ülkemize, bizim insanımıza özgü bir yaklaşım. Olan zaten değişendir. İçimiz dışımız ekonomi-siyaset; seçim-geçim oldu. Bunlar hayatımızın vazgeçilmezleri ve hep bunlarla içli dışlıyız. Siyah beyazız. Yandaşız, karşıyız. Mutlaka bir şeyiz. Biz başkayız vesselam.  Bunların dışında kalabilmek mümkün mü? Sahi mümkün mü? Ve dahi, söylediğiniz söz, yazdığınız yazı eninde sonunda bir yöne evrilir, çevrilir. Kaçış yok.

Kaçış yok derken İbn-i Sina’nın söylediği sözü buraya aynen alıyorum: “Bilim ve san’at takdir edilmediği yerden göç eder.” Bu alıntının günlük siyasi polemikler ile güme gitmesini istemem. Siyasi çekişmelere uzaktan yakından ilgi duyan biri değilim. Devirler değişse de anlayışlar, yaklaşımlar aynı. Öte yandan İsmet Zeki Eyüpoğlu da konuya başka yaklaşır: “..Bütün tekeller kötüdür, bunlar arasında, kötülerin kötüsü, bilim, bilgi tekelidir….Sen milletin ekmeğini ye, suyunu iç, pek az kimsenin erişebileceği okuma, bilgin olma mutluluğuna ulaş, sonra da dön; öğrendiklerini ulusuna öğretme, ondan kaçır. Onun diliyle yazma, söyleme, götür yaban ellere ver. Bir de dön ‘Ben bilginim, benim yazılarımı ancak benim gibi uzmanlar anlar.’ deyiver.” Bu ‘Beyin Göçü’ yahut ‘vasıflı eleman’ kaçışı sorunu ulusal bir sorun ama kamuoyu bakın nelerle yüz yüze geliyor. İzlenmesi gereken sorunları sıralayalım: 

AKRAN ZORBALIĞI: İlk ve orta öğretimde yaygınlaşan, baş edilmesi gereken bu olayları televizyonlarda seyretmekle kalıyoruz. O kadar. Soruna sebep ve sorumlu arayanlar hemen TV dizilerini rol model aldıkları için böyle zorbalıklar artıyor derler. Çözüme odaklanmalıyız çözüme.

ÇETE: [Bulg. ceta (alay, sürü)] Yasa dışı faaliyetlerde bulunan silahlı birlik, küçük topluluk.

DEZONFORMASYON: Yanlış veya doğruluğu bulunmayan, kasıtlı olarak yayılan bilgi; çarpıtma.

DOLANDIRICILIK: Hile yapma, birinin mal veya parasını alma işi; aldatma.

FENOMEN: [Yun. Phainomena – Fr. Phenomene (görünen nesne)] Sözlük anlamı: Hadise, olay, olgu, görüngü; Bilince yansıyan. İnternet Fenomeni: Büyüleyici olan harika şeylere veya insanlara ‘fenomen’ denir. Genellikle sosyal medya platformlarında içerik üretimi yaparak büyük takipçi kitlesi toplayan ve bu takipçilerle etkileşimde bulunan bireylerdir. Güzellik, seyahat, moda, teknoloji, sağlık, eğlence gibi pek çok kategoride içerik üretebilirler.

FON: [Fr. Fonds] 1. Stok, 2. Malî olanak; para, 3. Sermaye.

MANİPÜLASYON: Güdümleme, hileli yönlendirme, hileyle yönlendirme.

ŞİDDET: [Ar. şedd > şiddet]  Sertlik, sıkılık, fazlalık, yeğinlik, yoğunluk. Beden gücünü kötüye kullanma, aşırı saldırganlık; kaba kuvvet, duyguda, davranışta taşkınlık. Maalesef ama maalesef kınamalarla geçiştirilemeyecek bu toplumsal sorunun mağdurları başta kadınlar, hekimler ve hakemler. Umarız ve dileriz 2024 yılında Kadına şiddet, Sağlık çalışanına şiddet haberlerini duymayız. Şiddet kime nerede nasıl olursa olsun süratle önlenmelidir. Kim ne yapacaksa yapsın artık şiddete dur denmeli.

NEDEN NEDEN NEDEN

Tv dizilerinde neden hiç bilim adamını, kültürü, irfanı temsil eden bir modele yer / rol verilmez? Genelde işlenen konular: hep ayak oyunları, aldatma, çapkınlık, ihanet; pis işler, mafya. 

Neden normal aile hayatının ötesinde/dışında birliktelikler özendirilir? Şımarık çocuklar, istenmeyen gelinler, asi evlatlar. Vay vay halimize. Boşanma vakaları neden salgın gibi artıyor? Üniversitelerden mezun olanların ancak dörtte biri iş bulabiliyormuş? Ama inşaat ustası, oto sanayisinde çalışacak eleman bulunamıyormuş. Neden? 

Sözün özü insan insanlığını muhafaza ederse değeri ölçülmez. Herkes, her kurum ve kuruluş devlet- millet -hükümet hatta yerel yönetimler el ele birlikte hareket etmek durumundadır. Hani meşhur bir kalıp söz var ya: Acılar paylaşılırsa azalır; sevinçler paylaşılırsa artar. Sorunlar da birlikte bir olunca azalır. Azalmak zorunda. Buna ihtiyacımız var. ‘Toplu vurdukça yürekler’ onu kimse durduramaz, sindiremez. Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi buyurur ki: “Bir işi yaparken önce kendi nefsine danışacaksın.” Başka söze ne hacet.