Hüseyin YAREN


Vefatının yüzüncü yılı anısına


Beylerbeyi Sarayı´nda 72 yaşında 10 Şubat 1918 ahirete irtihal etmiştir. Cennet mekan Sultan Abdulhamit Han.

Sultan Abdülhamid Kitaplara, özellikle de seyahatnamelere ve polisiye romana çok ilgiliydi. Tercüme ettirdiği pek çok polisiye roman ve siyasi içerikli eser vardır. Kendisi çok fazla kitap okurdu. Tıpkı ecdadı Yavuz Sultan Selim Han gibi? Okadar çok kitap okurdu ki Yatsı namazından sabah ezanlarına kadar sürerdi, devlet işlerinden artan tüm zamanını da okumakla değerlendirirdi.Yıldız Sarayı´nda kurdurduğu muazzam kütüphane, onun kitap düşkünlüğünün en büyük delilidir. Zihnini kitaplarla dinlendiren sultan, bedenini de marangozlukla teskin ediyordu. Sanata ve antikaya da çok meraklıydı. Elinden çıkan işleri değme marangozlar imal edemezdi. Özellikle ince oymacılıkta çok mahirdi. Yıldız´da bu iş için hususi bir marangozhanesi vardı. Fotoğrafçılık, ?Her resim bir fikirdir? Ben yazılı bilgelerden ziyade resimlerden istifade ederim.? diyen İkinci Abdülhamid Han için müstesna ilgi sahalarından biriydi. Yurt içi ve yurt dışından binlerce kare fotoğraftan oluşan Yıldız Fotoğraf Albümleri onun bu merakı sayesinde oluşmuştur.

Sultan İkinci Abdülhamid devrinin ilk demir yolları Filistin´de Yafa-Kudüs, Şam-Müzeyrib ve Beyrut-Şam hatları oldu. Avrupa devletlerinin çıkar çatışmalarının neredeyse tamamının demir yolu inşa imtiyazları üzerinden yürüdüğü o devirlerde, en önemli proje Bağdat Demir Yolu idi. Sultan, bu imtiyazı devletine ve milletine en faydalı olacak şekilde Avrupa güç dengelerini de gözeterek Almanlara verdi. Bilahare Bağdat hattına bağlanması planlanan Hicaz Demiryolu hattı ise Abdülhamid Han´ın ?Benim eski rüyamdır.? dediği, Mukaddes Topraklar ile maddi ve manevi bir bağdı. Hicaz hattının inşaatında yabancı devlet ve şirketlerden yardım istenmeyecek ve bu iş tamamen millî kaynaklardan istifadeyle inşa edilecekti. Anadolu insanının desteğiyle ayrı bir hazine oluşturuldu. İstanbul´dan başlayan hat; Şam üzerinden Medine´ye, oradan Mekke´ye ve Cidde´ye kadar uzanacaktı. Bu demir yolu inşası ile Hac yolculuğu çok kolay bir hale geliyordu. Hazreti Peygamber (SAV)´e hürmetinden dolayı raylara keçe bağlatıyor sükut halinde Medine-i Münevvere ye erişiliyordu. Demir yollarını normal standartlarından farklı yaptırmak suretiyle sömürgeci devletlerin kullanmasını engelliyor, kendi mührünü ise raylara bastırıyordu. Aynı zamanda Şimendiferlerin su ihtiyacı için havuzlar inşa ediyor böylece İnsanlar ve hayvanların yani tüm mahlukatında su ihtiyacını karşılıyordu.

Sultan Abdülhamid büyük siyasi meseleler ve yüklü miktarda dış borçla devraldığı devleti en kısa sürede hemen her sahada ilerletmek ve halkın eğitim seviyesini yükseltmek için memleketin en ücra köşelerine kadar bir dizi imar faaliyetine girişmiştir. Mimarlık eğitiminin müstakil bir okulda verilmeye başlanması ve Sanayi-i Nefise Mektebinin açılması onun devrindedir. Bunların dışında hastane, türbe, cami, çeşme ve binlerce tarihî eser de tamir edilmiş, bu sayede ömürleri uzamıştır. Aynı zamanda İkinci Abdülhamid Han devrinde mimari üslupta bir millîleşme söz konusudur. Sultan Abdülhamid´in dış siyasette gittiği yol, denge politikasıydı. Avrupalı devletlerin dünyayı kendi aralarında paylaşmak istediklerinin farkındaydı. Kendi ifadeleriyle, ?Bunların karşısında tek başına duramazdı ve yapabileceği tek şey, aralarındaki rekabetten istifadeyle daha büyük lokma ümidiyle her birini diğerine düşürmekten ibaretti?. Bu sayede vatanını, Avrupalı devletlere yem olmaktan uzun yıllar korudu. Takip etmiş olduğu dahi siyasetle Kudüste bir İsrail devleti kurulmasına engel oldu. ? Biz orayı kanla aldık, kanla veririz? demek suretiyle bir karış toprak parçasının dahi kıymetini tüm dünyaya göstermiştir. İslam Halifesi ünvanıyla Ümmeti Muhammedi koruma ve kollama noktasında zirveyi yakalamış, Dünya müslümanlarına Afrikadan Asyaya, Ortadağudan Uzak doğuya, Anadoludan Avrupaya yardımlar ve destekler göndermiştir.

Ünlü Alman Devlet adamı Bismark´a göre; Dünyaya siyasetini yüz puan üzerinden değerlendirirsek yüzde beşi kendisinin, yüzde doksanı Sultan Abdulhamit Hanın yüzde beşi dünyadaki diğer devlet adamlarınındır. Huntington´a göre o; dünya çapında bir siyasi deha idi. İngiltere Dışişleri Bakanı Edward Grey´e göre ?Dış ve iç güçlere, bunların oyun biçimleri ve kullanılma usulleri konusunda insan zekâsının en üst sınırlarına ulaşmış bir hükümdardı.? Alman imparatoru II. Wilhelm onun hakkında, ?Ben politikayı Abdülhamid´den öğrendim.? diyordu.

Sultan Abdulhamit Han her şeyi devleti ve milleti için yapıyordu. Hem iç hem dış hainlere karşı amansız mücadele veriyordu. Döneminin bazı aydınları, devlet adamları, komutanları, saray mensupları onu anlayamıyor, idrak edemiyor hatta aleyhinde yazılar yazıp nutuklar söylüyorlardı. Batının silahşörlüğünü bilerek veya bilmeyerek üstlenen güya bu aydınlar bu memlekete hatta İslam coğrafyasına zarar veriyorlardı. Bir kısmı ise çok sonra hatalarını farkedebileceklerdi. Şu bir gerçektirki; Sultan Abdulhamit Han bu millete ahiretten bile istimdat eder, onun torunları da onun davasına sahip çıkar, Anadolu halkı onun kıymetini bir asır sonrada olsa idrak ederek bu davaya sahip çıkar, bu millet yeni Abdulhamitler yetiştirir, Abdulhamitlere layık hizmetlerde bulunmaya devam eder? Ecdada layık olmamız ve layık kalmamız temennisiyle?

abdurrahman erkargın
10.03.2018 10:56:55
mümtaz şahsiyet ufkumuzu aydınlatan lider sultan abdulhamid han rahmet ve minnetle anıyoruz