M. Nazmi Değirmenci


Vakfın sabununu yiyen farenin!


 

Günümüzde insanlar arasında güvensizlik, bencillik, hoş görememe, iletişimsizlik kısaca mutsuzluk artarak devam ediyor, kocaman geniş evler, abartılı şekilde doldurulmuş kar dolapları, ayakkabılıklar, yetmediği için ikincisinin alındığı buzdolapları, vesaire yaşamı kolaylaştırdığını sandığımız, sahiplendiğimiz bedenimizi, beynimiz,  gönlümüzü yoran onlarca yükün altında kalıp zorlaşan bir hayat, yoruluyoruz, hatta eziliyoruz.

Mutluluk demiyorum lakin İnsanlar arasındaki yaşamsal fark her gecen gün artıyor, dedemin insanları daha mutlumuydu diye düşünüyorum, yaşları kemale ermiş az sayıda kalan büyüklerle hasbi hal ediyorum. Belki zorlukları, yoklukları fazla imiş ama anlaşılan daha mutlu, daha berrak, daha muhabbet üzere bir hayatı yaşamışlar gibi geliyor. Bu tablo karşısında derin bir ümitsizliğe düştüğümüz aşikâr arayışlar içindeyiz, fakat bazen öyle insani olaylarla karşılaşıyoruz ki birden bire yüreğimizdeki karanlıklar gidiyor, kirler paslar çözülüyor, umutsuzluklarımız ümitsizliklerimiz aydınlık umutlara dönüşüyor, huzur ve mutluluğumuz artıyor, nedendir, niyedir diye soruyorum, bakındığımda hep aynı kapıya çıkıp, aynı cevabı buluyorum.

Bütün âlemde yaratılanlar için karşılıksız bir şeyler yapmak veya yapma gayreti içinde bulunmak, yaratanın rızasını aramak, bu gayret üzere çalışmak, çalışanlarla beraber olmak,  kendimizde var olan akli, bedeni, maddi gücümüzü istikamet üzere kullanmak. İşte bu anlayışa vakıf, bu kültürel yaşamada vakıf medeniyeti deniyor, ne mutlu bu iklim üzere yaşayanlara.

"Vakıf medeniyetinde Ramazan ayı"  temasıyla kutlandı vakıflar haftası. Ulaşa bildiğimiz ölçüde katıldık, bu güzel anlayışın bu kuruluşun yanında olmaya gayret gösterdik. Yine etkinliklerdeki ana gaye, temel vurgu? halka hizmet hakka hizmettir? anlayışıydı, bu minval üzere yapıldı konuşmalar, etkinlikler. Ama içlerinde iftar saatine denk geldiğinden süresinin yetmediği konuşmasıyla, çok güzel bir sunum yapan İnönü üniversitesi ilahiyat fakültesi öğretim görevlisi Doç. Dr. Sayın Mehmet Birsen in konuşmalarındaki öne çıkan bir vurgu çok önemliydi, manidardı, vakıfları anlatırken vakıfların ürettiği hizmetlerde, kendilerini yenilemek zorunda olduklarından bahsetti. Özellikle yeni kurulacak vakıflar veya etkinliklerini geliştirecek çeşitlendirecek vakıflar için önerisi,   teknolojik gelişim vakıflarının kurulmasıydı.  Gerekliliğini de açıkladı.  Çağımız hızlı iletişim çağı teknolojik gelişme çağı,  güç teknolojik odaklı diyordu Sayın Birsen, Teknoloji için Günümüzde, önümüzdeki süreçte, gelecekteki dünyada var olabilmek, güçlü durabilmek,  bağımsız kalabilmek adına erişilmesi, sahip olunması gereken zorunluluktur diyordu. İnsanların birinci önceliği yaşama hakkıdır. Eğer can güvende değilse çok variyetli olmanız bir şeyleri ifade etmez. Teknolojiyi kendi menfaatleri üzerine kuran inşa eden anlayışın karşısında, teknolojiyi bütün insanlık adına kullanan bir devlet olma gayretinde  vakıflara önemli görevlerin düştüğünü  vurguluyordu.          

Vakıf medeniyetinde Ramazan ayı temalı vakıflar haftası etkinlikleri içerisinde vakıflar bölge müdürlüğü ve Osman Hulusi Efendi Vâkıfının, uzun yol sürücüleri ve iftar vakti trafikte kalan yolculara iftarlık kumanya ikramı ´ büyük ilgi görmüş samimi bir etkinlik olarak gönüllerdeki yerini aldı.  Emeği geçenlere teşekkür ederiz.

Belediyelerin, Bakanlık taşra teşkilatlarının, okul aile birliklerinin koruma derneklerinin düzenlemiş oldukları Ramazan ayı iftar programları dünde tartışılıyordu bu günde tartışılmakta. Yorumlar farklı, lakin ecdattan önemli bir tembihat var, Osmanlı arşiv vesikalarının Evkaf belgeleri arasında bulunan şu deyim çok manidardır. ?Vakfın sabununu yiyen farenin gözü kör olur.? Bu ikaz insanı derin düşüncelere sevk etmelidir. Halkın malı, Hak´ın, malıdır oda Vakıftır.