Cemil Gülseren


Satılık değil


Ara sıra gözümüze ilişir bir uyarı yazısı: BU EV SATILIK DEĞİLDİR. Ev boştur ya da kullanılmıyordur. Metruk bir depo veya dükkâna da asarlar buna benzer duyuruları. Haliyle ilgilenmezsiniz buralarla. Bu ülkenin satılık olduğunu kim söyledi size yedi düvelin leş kargaları?!...

İnsanlar için kullanılan ağır mı ağır bir itham, bir hakaret vardır: ?Satılmış´. Birine ?satılmış´ demek için onun neler neler yaptığını görmüş yahut bilmiş olmanız lâzımdır. Tek kelimeyle ?hain´in tekidir. Ülkesine, vatanına,  milletine ihanet edendir. Rahatça ?satılmış´ deyiverirsiniz. Siz rahatlarsınız lakin o bundan rahatsız olmaz bile. Ta Osmanlı zamanında Namık Kemal o zamanki durumu şöyle ifade etmişti: ? Edebsizlikte tekleriz  /  Kimi görsek etekleriz  /Haktan da yardım bekleriz  /  Ne utanmaz köpekleriz.  /  Biz bakmadan sağa sola   /  Düşman girdi İstanbul´a  /  Vatanı sattık bir pula  /  Ne utanmaz köpekleriz?Vatan aynı vatan, millet aynı millet. Düşman da aynı, niyetler de?

Türkiye, ?SATMAYAN´ ? ?SATILMAYAN´ insanlar yetiştirmek mecburiyetindedir. Derhal Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür Bakanlığı ve dahi diğer ilgili kurum ve kuruluşlar topyekun bir seferberlik başlatmalıdır. Bu kimseyi incitmez üstelik. Milliyetçi, muhafazakâr, ülkücü, ulusalcı, sosyal demokrat, Müslüman demokrat, mütedeyyin mümin hasılı herkes bundan memnun olur. Olmalı da. Yarası olanlar hariç. Meşhur deyişiyle; Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır.

TESPİH KOPTU

Kanuni zamanında Sadrazam olan Semiz Ali Paşa tam manasıyla idareci, maslahatçı bir adamdı. (Adam bana ne diyeninden. Statükocu tarzı.) O hiçbir şeye ciddiyetle bakmaz, her hadiseyi kendi şişmanlığının rehaveti ( gevşeklik, dikkatsizlik, ihmalkârlık) içinde görürdü. Her zaman ?Adam sende? aldırma? Olağan şeydir bu??der geçerdi. Afyon yutmanın şiddetle men olunduğu ( yasaklandığı) bu devirde, bir gün ihtiyar bir afyon (haşhaş) tiryakisi, Ali Paşa´ya hükümetteki bazı alacaklarının verilmesi için niyaz ve istirhama gelmişti. İş icabı mührü lâzım oldu. İhtiyar hoca, tam kuşağının arasından mührünü çıkaracağı sırada afyon tabakasını yere düşürdü ve o anda sapsarı oldu. Şaka değil, bu cürmün ( suç) cezası ölümdü. Fakat idare-i maslahatçı ( Bir işi şöyle böyle görme dahası görmeme durumu)  Sadrazam, siyaseti icabı bunu görmemezliğe geldi. Lâkin ihtiyar, eli ayağı kesilmiş, şaşkın bir halde duruyordu. Paşa dayanamadı bağırdı: -Çıkınınızı yere düşürdünüz, alınız!.. İhtiyar hemen eğildi. Ne çare ki, aksilik bu?Tam tabakayı alırken kapak açıldı ve bütün yuvarlak afyon hapları yerlere döküldü. Artık ölüm muhakkaktı. (kesin ölüm.) Zira işin tevil ( sözü çevirmeye, kıvırmaya) götürecek  bir tarafı kalmamıştı. Tiryaki (esrarkeş, bağımlı), ?Bari çocuklarımla helalleşebilsem? diye düşünüyordu. Fakat o da ne?!.. Paşa bu sefer de bir çıkar yol bulmuştur:

-Hocam tespihiniz koptu, toplayınız.? dedi. Görmek istemedikten sonra?Durum şimdi bambaşka. Devleti ele geçirenler, devletten semirenler, kendi vatanına, devletine ihanet eden; milletine kurşun sıkan, yüce meclisini bombalayan, kendi askerini, polisini yok etmek isteyenleri, ülkeyi bölmeye çalışan, işgale davetiye çıkaranları devlet bütün imkânlarıyla bizzat topluyor. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, dağılanların tamamını toplamak azmindedir. Şimdiki durum ?öyle böyle´ değil.

ÖLÇÜ : Onun bunun mutluluk dilekleriyle yalnızca mutlu olunamayacağına göre başkalarının birilerini şanlı ve şerefli bilmeleri de onları ne şanlı kılar ne de şerefli?El şakırtıları çoğu zaman gerçeği ortaya çıkarmaya yetmeyebilir. Hislerde şuur yoktur. Oysa aklın yolu birdir. Akıl Yüce Mevla´nın insanoğluna verdiği en büyük nimettir. (Su-Hava-Gıda her canlıya nasiptir. Gereklidir de. Akıl ise Ademoğluna özgüdür.) Gerçeği yansıtır. İlim aklın ürünüdür. Mekanı beyindir. Kaynağı kitaptır. Gıdası ?okumak´tır. Gönlünde aşk olanın meyvesi ?irfan´dır. Aşkın mekanı kalptir. Hz. Ali (R.A.) ?nin ifadesiyle ?Aklın aşka gücü yetmez.? Beyin ve yürek uyumlu iseler gayeye ulaşırlar. İyisi ve güzeli; iyiyi, doğruyu anlamak ve anlatmaktır. Mutluluk da bunları bulmak, yaşamak ve yaşatmaktır.

Maksat ulaşmaktır; Barışa, başarıya, birliğe, bütünlüğe. Ölçü mü ? İşte buyurun:

 ?Maksad o yârdır yârın unutma? /  Sen sâdık olup yârın unutma?.(Divân-ı Hulûsî Dârendevî) Allah´ını seven vatanını da, milletini de sever. Gerisi sözü uzatmak olur.