Cemil Gülseren


Ne olsun istersin?


Her şeyin başı ?sağlık´ olsun isteriz. Dualarımız hep isteklerle dolu dolu. Başı sonu şükür olsun da. Bütün millet de ister ki ülkemizde dirlik-düzenlik; vatanımızda birlik-beraberlik; çarşı-pazarda bolluk-bereket olsun. Yoksulumuz bay olsun; hastalarımız şifa bulsun isteriz. Köylümüz de der ki; otumuz oğlağımıza yetsin. Attığımız taş, ürküttüğümüz kurbağaya değsin. Bu sözü de hiç anlamış değilim. Kurbağaya bile taş değmesin. Kimsenin ayağına taş değmesin. Ne güzel duadır. Birini arabana aldığında inince ne der; ?Tekerine taş değmesin.?

 Evlerimiz huzur dolu, evlilerimiz mutlu olsun. Bekârlarımız zaten sultan. Varsın avunsunlar. Nereye kadar?...Canım sultanlık da bir yere kadar. Onları yalnızlıkları ile baş başa bırakalım. Büyüklerimiz de dilerlerdi ki; ? Arkadaşın iyisi köyünden; azığın iyisi evinden olsun.? Lisân-ı hâl ile ana-babalar da evlâdına demek ister ama diyemez. İşte o gönüllerinden geçirdikleri temenni şöyledir:

 ?Yoldaş olma yolun bilmez yolsuza; Kulak asma haddin bilmez soysuza;

  Komşu olma sözün bilmez densize; Gönül verme edepsize, arsıza.? Daha ne desinler?

Biz gelelim şu  ?azık´  konusuna. Azık: yiyecek, yol yiyeceği demek olur ki ?nevâle´ de denilir. Balabanlı şair A. Osman Balta örneklemiş:

 ?Dutlar olur, kaysı olur bahçede   /   Irgatlara azık gider bohçada? Haydi gel de kıyaslama şimdi. Şimdinin azığı paket dürüm, paket döner vb. şeyler. Azık oldu kazık. Tarım dersen sıkıntıda. Üretim yok, tüketim çok. Arz az, talep fazla. İthalat girdisi arttı. Yerli ve milli istiyoruz istemesine de? Geçenlerde Aşağıulupınarlı dostlarla İstanbul´da hasbihal ediyorduk. Birkaç cümleyi aynen aktarıyorum: ?Yahu köyde yumurta yok. Köylü yumurtayı Darende´den marketten alıyor. Süt yoğurt zaten öyle. Hayvan besleyen kalmadı. Ne olacak bu işin sonu? ?Fotoğraf bu. Ne olacaksa olsun. Ulusal çözümler istiyoruz. Böyle giderse eskilerin deyimiyle bir ?nan´ a muhtaç kalırsak şaşmayın. Ucuzluktan geçtik bulsak yeter dedirtme Ya Rabbi. Millilik, yerlilikten geçer. Yerel seçim öncesi ?kim üstüne alınırsa ya da kime tensip buyurulursa- İşte bizim ?yerli isteklerimiz´ :

Kaysımız en iyi şekilde yetişsin, derlensin, değerlensin ve dahi değerlendirilsin İSTERİZ.

Organize sanayimiz kurulsun, yan etkileri- varsa doğaya, tarıma olan zararları en aza indirilsin, en yararlı şekilde işlesin, işletilsin; bölgenin kalkınmasına katkıda bulunsun İSTERİZ.

Dışarıdaki-içerideki çekişmesi olmasın İSTERİZ. Ne demekse dışarıdaki Darendeli, dışarıdaki Balabanlı? Saçma ve bir o kadar da anlamsız, gereksiz bir sürtüşme. Böyle ötekileştirenler özür dilemesinler varsın ancak sussunlar İSTERİZ. Şimdi dışarıda dedikleriniz yazın-güzün içinizde, yanınızda, yanı başınızda. Ya içeridekiler? Siz hep mi oradasınız? Bu misal Manevi büyüklerimizin etrafındakiler için de geçerli üstelik. Onlardan duyduk. Ne buyurmuşlar: ? Yanımızdaki Yemen´de, Yemen´deki yanımızda.? Anlayan ârif gerek.

Karacaoğlan da dertlenmiş :

?Yaz gelir de heveslenir bitersin   /    Güz gelince başın alır gidersin   /

   Yavru niçin boynun iğri (eğri) tutarsın   /   Senin derdin benden beter.?

 Bizim yerlimiz de yazlıkçı hemşehrisine söylemiş olsun. Mesela dedik. Böyle böyle koparıyorsunuz insanları memleketlerinden. Yazık. Ayrılıklar bile önce soğuk esintilerle başlıyor. Sonra tekrar çalacağınız kapıyı asla hızlı kapamayın, kapatmayın.

Ve geldik asıl yerli konuya; Yerel seçimlere adım adım yaklaşıyoruz. Adaylar ad verdi artık. Şimdi öne çıkma zamanıdır. Gönüllerde olsunlar İSTERİZ. Sahada olsunlar, Seçilene kadar değil her zaman halkın hizmetinde olsunlar. Sadece birkaç ayet meali nakledeceğim:

?Kendini fazla abartma.? (Müddesir 1-5) ; ?Çıkarcı olma. Adil davran.? (Rahman 7-9) ; ?Kibirli olma, alçakgönüllü davran.? (İsra 37) ;?Yaptığın iyilikleri unut. Anlatarak onları kıymetsizleştirme. (Bakara 263); ?İyi bir dostun paha biçilmez olduğunu aklından çıkarma.? (Ankebut 41)

Başta da söylediğimiz gibi canı sağ olan görecek. Neler olacak neler?

 Görelim Mevla neyler?  Rabbim neylerse güzel eyler. Her şey gönlünce olsun.