Prof. Dr. Ramazan Altıntaş


Mevlana´ya Göre Gösterişe Dayalı Dindarlığın Zararları


 

İslami literatürde gösteriş kavramının karşılığı olarak ?riya´ kelimesi kullanılır. Gösterişe dayalı  dindarlık, herhangi bir kimsenin âhiret ameliyle dünya menfaati gözetmesine; iman, ibadet ve İslamî ilkeleri dünyevî yararlara âlet etmesine dayanır. Kur´an´da, gösterişçi dindarlık, ikiyüzlü olan münafıkların davranışları olarak gösterilir. (Bkz. en-Nisâ 4/142; el-Münafikûn 63/1?11; el-Mâûn 107/6).

Şahsiyet krizi yaşayan ve dini hayatlarında gösterişçi dindarlığı temel gaye edinen kimselerin asıl amacı,  Allah´ın hoşnutluğunu değil, dünyevi ikballere ulaşmak için, insanların beğeni ve hoşnutluğunu kazanmaktır.  Samimi dindar, Allah´ın emir ve buyruklarını O´nun hoşnutluğunu kazanmak için yerine getirirken, gösterişçi dindar ise, dini değerleri kişisel çıkarlarını elde etmek için kullanır. Mevlânâ, Mesnevi´sinde, her ne kadar  ?gösterişçi dindar olan münafık, gerçek müminlerle beraber namaza gelirse de, o, ibadet için değil, gösteriş yapmak için gelir? demek suretiyle, ?gösteriş´in çirkin bir davranış ve tutum olduğunu dile getirmiş olur. Ona göre,  bu kazançta mü´minler karda, çift karakterli bir tutum sergileyen münâfıklar ise zarardadır. Bundan dolayı insanlar arasında bile nesnel olarak mü´min kelimesinde hoşluk, münâfık kelimesinde sevimsizlik vardır. ( Mevlânâ, Mesnevi, I, 61, (285?293)).   Bu durum bile, gösterişçi dindarlığın insanların tabiatında sevilmeyen bir dini tutum olduğuna delildir.

Mevlânâ, ibadetlerinde ihlas ve samimiyetten uzak, salt gösteriş yapmayı amaçlayan iki yüzlü, iki dilli kimselerin davranışlarını ?misk´ metaforuyla açıklar. Diliyle Müslüman olduğunu ifade eden gönlüyle de inkâr eden kimseyi tenine güzel koku süren, ama ruhu mecazi anlamda pis kokularla dolu kimseye benzetir. Ona göre, gösterişçi bir dindarın ibadeti, çöplükteki yeşillik ve gübrelikteki gülün durumu ne ise, onun gibidir. Nasıl ki, hiç kimse, gübrelikteki güle ilgi duymazsa, Allah da gösterişçi kimsenin dindarlığına hiç değer vermez. (Bkz. Mevlânâ, a.g.e., II, 31 (268-270).

Mevlânâ, ?gösterişçi dindarlık? örneği olarak Tatarları verir. Mevlânâ, ?tatarlar kıyamet gününe inanıyorlar? diyen bir kimseye, ?onlar yalan söylüyorlar, kendilerini Müslümanlarla bir göstermek istiyorlar? şeklinde itiraz eder. Mevlâna, İslam âlemine yaptıkları zulümlerle büyük acı çektiren tatarların ikiyüzlülüğünü şu misalle anlatır:  ?Deveye nereden geliyorsun diye sormuşlar, o da hamamdan geliyorum karşılığını vermiş. Bunun üzerine ökçenden belli demişler.? Bu misalin arkasından Mevlânâ şu soruyu sorar: ?Eğer onlar kıyamet gününe inanıyorlarsa, hani davranış planındaki delilleri?? ( Mevlânâ, Fîhi Mâfih, s. 102, 134).

  Mevlânâ´ya göre Tatarlar eylemleriyle kötü davranışlar sergilemişlerdir. Dilleriyle Müslüman olduk demeleri onları temize çıkarmaya yetmemektedir. Müslümanlıklarını, davranışlarıyla da izhar etmeleri gerekir. O halde içi dışı bir olmayan kimseler her ne kadar, gösterişçi bir dindarlık sergilemiş olsalar da, onlarda samimiyet, doğruluk ve inanma olmadığı için davranışlarının hiçbir yararı olmayacaktır. Zaten onlar da ahrete inanmadıkları için böyle bir beklenti içinde değillerdir. (Mevlânâ, a.g.e., s. 118).