Ömer HİDAYET


Kayseri Paneli


Somuncu Baba ve Es-Seyyit Osman Hulusi Efendi Hazretlerini anma etkinlikleri çerçevesinde uzun zamandır farklı illerimizde paneller tertip edilmektedir. Sevenlerin bir araya geldiği, gönül ehlinin buluştuğu nadide ortamlar oluşmaktadır. Devlet ricalinin, mülkü amirlerinin teşrifi ayrı bir anlam katıyor böyle faaliyetlere. Es-Seyyit Osman Hulusi Efendi Vakfı, canhıraş,kusursuz, gecesini gündüzüne katarak bir manevi şölen hazırlıyor, bize de teşrif etmek kalıyor. Mekânının şerefi, orayı şereflendiren insanların değeri ile doğru orantılıdır. Sahiplenmek, teşvik etmektir, değer vermektir. Her gün haberleri işgal eden, ahlaki yozlaşmaya dur demenin en güzel yolu gençliği manen ve maddeten olgunlaştırmaktır. Şikâyet etmekten se, neslimizi ve nefsimizi bu güzelliklerle donatmak, maddi kalkınmaya bağlı olarak manevi ve ahlaki olgunluğun da yolunu açar.

           Bu faaliyetlere, aklımızın ve gönlümüzün ziyadesiyle doyduğu nadide şölenler olarak bakıyorum. İnsan, bir manevi tedrisattan geçmeden nasıl olgunlaşır ve topluma hazır hale gelir. Her canlının kuluçka dönemi farklıdır, kimi yirmi bir günde, kimi altı ayda, biz insanoğlu da dokuz ayda ana rahminde olgunlaşma evresinden geçeriz. İnsanı, diğer varlıklardan ayıran özelliği, hep başkasına muhtaç olmasıdır.

           Nefs terbiyesi, beden terbiyesinden daha karmaşık ve çetrefilli bir yol içinde tekâmül bulur. Bir eteğe yapışmak, bir mürşidin irşat halkasına oturmak, nefsi tezkiye eder. Kişiyi her türlü zorluk ve mücadele yoluna da mesafe alması için hazırlar. Dünyasını mamur yaptığı gibi, ahiretini ebedi nimete dönüştürür. Buradan, tüm cemaat ve vakıflar, işi dünya rantına dönüştürdükleri algısı oluşmasın. 15 Temmuz sonrası, yapılan algıların başında sinsice bir tezgâh sergileniyor. FETÖ alçağının bir cemaat olmadığını hep beraber gördük. Onun için, her sakallıyı dedemiz, her kuşu karga görme sendromunun fitili yine bu mahfillerdeki karanlık ruhlu eller tarafında ateşlenmektedir.

           Bunlar, ruh kökü, manevi irşat halkaları ile şekillenmiş Anadolu insanını özünden koparamaz. İrfan geleneğimiz, günlük ve basit olaylarla asla zedelenemez. Aksine ne kadar güçlü ve köklü olduğumuzu 15 Temmuz´da bir kere daha gördük. Meyhaneden çıkan da ,camiden çıkanda Vatan ve Bayrak uğruna meydanlara koştu. İşte bu mayayı yoğuran, manevi gönül ehli Allah dostlarıdır.  Biz, dünya hesabı yapan, mal paylaşımına giden, her gün iktidarla pazarlık yapan, yurtlarına arsa arayan, vergi için muafiyet peşinde Ankara´yı yol etmiş vakıflardan bahsetmiyoruz. Rahmeti Necip Fazıl´ın ifadesiyle, mümini tanımlarken ?Gökyüzündeki bulutlar kadar saf ve temiz, gerçek ve derin Müslümandan ?bahsediyoruz. Kişinin niyeti sahihse, yolu ve ameli de sahih olur. ?Batmanı çağla karıştırmak? diye bir deyimi unutmayalım. Her şeyin sahtesi olur, çıkarcı, ikiyüzlü bir dünyada yaşıyoruz. Dünyanın kendisi etimolojik ve ontolojik olarak kirli ve sıkıntılı değil mi? Allah dostları, insanı bu debdebe içinde aslına çağırmak, rabbine döndürmek, özüne kavuşturmak için uğraş verirler. Maneviyat kapısına bent olanlar, sanmayın ki sütten çıkmış ak kaşıklar. Yoğrula yoğrula, bir kıvama erecekleridir. Sonuçta, duyguları, hırsları olan bir varlığı eğitiyorsunuz. Yanınıza aldığınız bir çırağı dahi, beş on yıl emek vermeden usta yapmanız mümkün mü?

       Tarihte başarılar, asla tesadüf değildir. Bir İstanbul Fatihi varsa, hemen O´nun arkasında O´nu gönül fırınında pişiren bir AK Şemsettin olmuştur. Manevi ermişlik hangi kıvamda olursa, Kılıcın fütuhatı da o oranda keskin olur. Aksi, zulüm, barbarlık ve kaostan öte bir yere varmaz. Bizim soylu ve şanlı tarihimiz, bir fetih hareketidir. Asla işgal ve talan değildir. Mekânın imarı ve ihyası, önce gönlün fethi ile gerçekleşmiştir.

       Modern dünya insanı süratle yalnızlaştırıyor. Sosyal medya, sosyalleştirmekten çok yalnızlık krizi üretiyor. Gencecik yavrularımızı gözlerimizin önünde, pimi çekilmiş bomba gibi bedenen ve ahlaken yok olup gidiyorlar. Son günlerde sıkça haber yapılıyor, caddede ve kaldırımlarda sızmış kalmış uyuşturucu müptelası zavallı gençler görüyoruz. Bir toplumun satın alınamaz ve telafisi olmayan yegâne milli kaynağı insan gücüdür. Bununda kahir ekseriyetini gençlik oluşturur.

      Manevi kurtuluşun yolu, maddi refah ve kalkınmanın ilk şartı, dürüst ve gerçek mümin yetiştirmektir. Kendimize istemediğimizi, başkalarına da istememek, Resulü Zişan efendimizin çağlar üstü tavsiyesidir. Hiçbir cemaat kendine çağırmaz, cemiyete olgun ve gerçek mümkün yetiştirir. Herkes kendine adam yetiştiriyor eleştirisi, bir yere kadar doğru, ama sonuçta o da bu toplumun bir ferdi değil mi? Her ağaç,  gür ve gümrah olursa, ormanda orman olur.

Fazla söze ne gerek var, işte bütün duygu düşüncelerimizin özü ve özeti Divanı Hulusi Darendevi´den :

 

?Gönül dostun bula dost hâil olmaz

Gönülsüz post dosta vâsıl olmaz

Murâd oldur ki Hakk için ola dost

Ki ansız cân safâya nâil olmaz ?