Prof. Dr. Ramazan Altıntaş


İhramcızâde´de Tasavvufi Ahlak Örnekleri


 

İhramcızade Hacı İsmail Hakkı Toprak Efendi Hz.leri bir vâris-i enbiya olarak yaşamıştır.  Bir cemiyet adamı, vakıf insan ve gönül insanı olarak çevresindeki insanlara zor zamanlarda hep ümit, kardeşlik, hoşgörü ve merhamet ahlakı aşılamıştır. Bu açıdan o, Yunusca ?acıları bal eylemiş? bir amel-i ahlak kahramanıdır. Onun, amel-i ahlakın ağır bastığı irşat yönteminde, insanlığı ateş çukurunun kenarından alarak bağlı bulunduğu Ümmi Nebî´nin getirdiği evrensel ahlaki değerlere tutunmaya davet vardır. Bütün Allah dostlarında olduğu gibi İhramcızâde Hazretleri de yaşadığı zaman diliminde aynı değerler etrafında irşat faaliyetlerini sürdürmüş bir Allah adamı/ricalullahtır. Biz onun tasavvufi ahlak alanında ortaya koyduğu örnek davranışlarından bazılarını anlatacağız:

İhramcızâde, tam bir insan-ı kâmildir. Onun gönül dünyasında husumete ve düşmanlığa yer yoktur. Örneğin, halka hizmet yolunda sosyal bir faaliyetin planı esnasında bir iftiraya kurban gittiğinde, kendisine; ?bu adam seni ihbar edip hapis yatmana sebep oldu, sen de ona elbise yaptırarak ikramda bulunuyorsun? diyen muhtereme Eşlerine; ?hapishanede irşat ve ıslah olacak kimseler varmış. Biz orada bu vazifeyi ifa ettik. Şoför de bu işe sebep olduğundan dolayı kendisine ikramda bulunduk? demişlerdir. Bu tam bir peygamber ahlakıdır.

İhramcızade hasbî insandır.  O, yaptığını Allah´ı razı etmek adına yapmıştır. Bir çeşmenin yapımı için kendisine para getiren ve yapımın sonunda adının da çeşmeye yazılmasını isteyen kişiye,  onun; ?biz yaptığımız işlere adımızı yazmayız? demesi bunun en açık misalidir. Hakk´a yürüdüğünde geride bıraktığı miras bir ahşap ev ve cebinden çıkan 49 liradan ibarettir.  Fakat onun hayatında, fakire-fukaraya dağıttığı ve değişik hizmetlerde harcanan paranın sırrı ilahi hazinenin tasarrufunda pay sahibi olduğunu göstermiştir. Ona uzanan eller hiç boş dönmemiştir. O, daima veren el olmuştur. Hak´tan aldığını, halka dağıtmıştır.

O, hüsnü zan sahibidir. Çevresindeki kardeşlere, ?kimsenin kusurunu aramayın, görmeyin ve gördüğünüz zaman da üzerini örtüp geçin? tavsiyesinde bulunurdu. Ona göre, başkalarında kusur aramak, sevgisizliği ve ayrımcılığı derinleştirir. Ayrıca, başkasında kusur gören kendinde varlık görür. İslam insana büyük değer vermiştir.  Bundan dolayı İhramcızâde, insanların dinine ve inancına bakmaksızın her insana saygı duyulmasını tavsiye etmiş ve kendisi de ahlaki bir ilke olarak bu bakış açısını korumuştur. Tam bir gönül ehli olan Efendi Hazretleri, hayatı boyunca hiç kimse ile tartışmamış, toplumun bütün kesimleriyle iyi geçinmiştir. Çünkü mümin insan, kendisiyle ?iyi geçinilen? bir kimsedir. Bu sebeple o, Hz. Peygamber´in: ?Mü´min uysaldır. Başkaları ile iyi geçinir, kendisi ile iyi geçinilir. İyi geçinmeyen, kendisi ile de iyi geçinilmeyen kimsede hayır yoktur? buyruğunu daima çevresindeki insanlara telkin etmiştir. 

İhramcızâde Hazretleri, insanları, diline, etnik kökenine ve inancına göre değerlendirmediği gibi mezhebine göre de değerlendirmemiştir. O, bütün insanlara Âdemin çocukları olarak bakmıştır. Bunun için onun ziyaretine Alevisi de gelir, Sünnisi de gelir, yerine göre bir başka dinden, mezhepten olan insanlar da gelirdi. Herkes ondan bir şeyler alır-giderdi. Birgün kendisini Alevi olan bir Müslüman ziyaret etmek isteyince; ?gel canım, bu işin Alevisi, Sünnisi diye bir şey olmaz. Hepimiz Allahu Teâla´nın kuluyuz? demiştir. Ziyaretine gelen Alevi kardeşlerimize de, Efendi Hazretleri; ?gardaşım, Alevi misin?? dediklerinde, ?evet, efendim Aleviyim? demeleri üzerine; ?gardaşım, Alevi olabiliyor musun? diye sormuştur. Bu konuda Efendi hazretlerinin yaklaşımı bugün için çok büyük anlamlar ifade etmektedir.

Netice olarak,  insanın sadece Allah´ın varlığına ve birliğine iman etmesi yeterli değildir. Allah´ın yaratıcılığına iman etmekle birlikte, samimi bir Müslüman oluşun kanıtı olarak, söz ve davranış planında güzel ahlakı temsil etmek gerekiyor. Yani, ahlak eksenli bir dindarlık pratik hayatta gösterilmelidir. Öyleyse, yukarıda örnek uygulamalara işaret ettiğimiz gibi,  âbide bir şahsiyet olan İhramcızade İsmail Toprak Hazretlerinin amel-i ahlak konusundaki tavsiyelerine uymak iyi bir dindarlığın vesilesi olacaktır. Çünkü amel-i ahlak alanındaki övgüye değer çabalar, fonksiyonel imanın birer tezahürüdür.  İmam-ı Gazali´nin dediği gibi kaliteli Müslümanlık, sadece ibadet İslam´ında değil, aynı zamanda ahlaki değerlerin temsilinde ortaya çıkar.