Musa Tektaş


Hulûsi Efendi´nin cihana teşrifinin 105´inci yılında doğduğu evin yeniden ihyasına şahitlik ettik


 

Mekânları değerli kılan; o mekânlarda yaşayan insanlar ve hayatın tatlı anılarıdır. İşte öyle bir önemli olayın; tarihin altın sayfalarına altın harflerle yazılmış bir tarihi hadisenin 105 yıl sonra anılması ve ihyasına şahitlik için buradayız?

Ağustos ayı; fetihler ve zafer ayıdır? Al bayrağımızın gölgesinde bütün şehitlerimizi rahmetle anıyoruz? 1071 de Malazgirt zaferinden itibaren tarihimiz güzelliklere doludur. Aslında bugün manevi bir fetihten bahsediyoruz.

Tarih 12 Ağustos 1914

Bundan tam 105 yıl 12 gün önce?

Darende Hacılar Şeyhli mahallesinde Seyyidler sokağındaki 53 nolu hanede, Şeyh Hamid-i Veli hazretlerinin manevi ocağında,  Hatip Hasan Efendi´nin kucağına Hulûsi Efendi Hazretleri dünyaya teşrif eder. Darende´nin son 50-60 yıllık kaderini değiştirecek, vakıf insan Hulûsi Efendi Hazretlerinin bu cihanı teşrifi işte yeniden ihyasıyla bugün açılışa şahit olduğumuz bu evde gerçekleşir. Darende´nin inkişafı, gönüllerin fethi, bu tarihten itibaren başka bir hüviyet kazanmıştır. Hulûsi Efendi´nin kulağına ezan ve sala ile doğumundan 5 yıl önce vefat eden amcasının adı okunur. Aile büyüklerinin özü tutmadığından genç yaşta vefat eden amcanın ismi yerine sadece ?Efendi? derler.  Mürşidi İhramcızâde İsmail Hakkı Efendi (k.s.)  ilk Darende ziyaretindeki karşılaşmalırında Hulûsi Efendi´ye adını sorar. O da "Efendi" diye cevap verir. İhramcızâde Efendi de tebessüm ederek; "Oğlum inşaallah ileride büyük bir Efendi olursun" diye buyururlar. Hulûsi Efendi Divan´ında:

Ol ârif-i dânâyî bul menzil-i a´lâyı

Tutmuş iki dünyâyı hoş şân-ı Karîbu´llâh

Bu gün rabbimize hamd ederek görüyorz ki, Karibullah İsmail Hakkı Efendi´nin de, Hulûsi Efendi´nin de hoş şanı cümle âlem tarafından biliniyor, tanınıyor. Hatta Hacıların böyle bir kalabalık cemiyete şahitliği tarihte ilk defadır demeyeceğiz. Geçtğimiz yıllarda güzel sohbetlerde oldu ama biz inanıyoruz ki 12 Ağustos 1914 pazartesi günü yani 22 Ramazan 1331, Kadir gecesi sabahı meleklerden oluşan bir kalabalık cemiyet; Hulûsi Efendi´ye hoş geldin demişlerdir. Bugünkü manevi cemiyet de o bereketin tekrarıdır inşaallah?

Hulûsi Efendi Hazretleri, 12. Kuşaktan Anadolu´nun manevi fatihlerinden Şeyh Hamid-i Veli/ Somuncu Baba Hazretlerinin, 36. kuşaktan, Âlemlerin Fatihi dünya ve ahiretin önderi, iki cihan serveri Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa  (s.a.v.)´in soyundandır. Manzum nesep silsilesinde Hulûsi Efendi şöyle buyurur:

Muhammed Mustafâ´dır cedd-i pâki

Hulûsî bunların hep pây-ı hâki

 

Bi-hamdi´llâh ki ceddim etdim isbât

Kamunun ruhuna olsun salavât

14. Yüzyılda Darende´yi şereflendiren Şeyh Hamid-i Veli/Somuncu Baba Hazretleri´nin sülalesi öncelikle Zaviye Mahallesinde iskân edilmişlerdir. Sonraki tarihlerde Nakibü´l-eşraf Kaymakamlığı maharetiyle; Anadolu´daki iç isyanlardan, yağma ve ayaklanmalardan zarar görmemeleri için daha korunaklı olması bakımından Hacılar Şeyhli Mahallesinde muhafaza edilmişlerdir.

Şeyh Hamid-i Veli Camiinin Mütevelliliği ve İmam-Hatipliği bu aile tarafından yürütüldüğü için, gerek Zaviye Mahallesinde gerekse Hacılar Şeyhli mahallesinde yaşamlarını devam ettirmişlerdir. Kaynak kişilerden öğrendiğimize göre, Hatip Hasan Efendi, buradan Zaviye´ye giderken, atının heybesinin birine oğlu Hulûsi Efendi´yi birine kızı Sakine Hanımı koyar ve Cuma namazlarına zaman zaman ziyaretçilere türbeyi açmak için bu yollarda gidip gelirmiş.

Bir gün babası Hatip Hasan Efendi atının terkisine Osman Hulûsi Efendi´yi de alarak Hacılar Mahallesi´nden Darende´ye gitmek üzere yola çıkarlar. Hatip Hasan Efendi yola çıktıktan sonra, kamçısını evde unuttuğunu fark eder. Hulûsi Efendi´ye: ?Oğlum Hulûsi, kamçıyı unutmuşuz. Şu ağaçtan bir çubuk kes de ver? der. Osman Hulûsi Efendi attan iner söğütten bir dal kesmek ister, fakat kesemez. Hatip Efendi hiddetlenir ?Niçin kesmi­yorsun Hulûsi?? der. Hulûsi Efendi: ?Baba nasıl keseyim, çünkü dallar Allah (c.c.)´ı zikrediyorlar, onun için kesemedim.? der. Hatip Efendi şaşırır bu cevap karşısında. Attan iner oğlunu şefkatle bağrına basar, ?Aferin oğlum aferin? der. 

Böyle manevi hallerin başladığı yıllarda, Hatip Hasan Feyzi Efendi´nin amcası olan Hasan Efendi, şöyle der:

?- Hatip Efendi, ben zannederdim ki ecdad bizi unuttu, fakat sizi tebrik ediyorum ki, sulbünüzden Hulûsi gibi bir evlat zuhur etti.? Mahalledeki diğer çocuklardan farklı özellikler taşıyan Hulûsi Efendi´de, temiz giyiniş, güzel ahlâk üzere yaşantı, ta çocukluk günlerinde başlamış ve çevresine bu hâliyle örnek teşkil etmiştir. Hani meşhur bir kelam vardır: ?İşte ecdad işte evlad.?

Şeyhli mahallesinde büyük zatlar yetişmiş ve yaşamıştır. Hulûsi Efendi,  küçük yaşlarda Şeyhli Medresesinde Kur´an eğitimi almış ve 7 yaşındaki iken burada Kur´an´ı Kerim´i hatmetmiştir.

Hulûsi Efendi´nin çocukluk ve gençlik yıllarının 24 senesi Hacılar Şeyhli Mahallesinde geçmiştir. Bu haneye yine İhramcızade İsmail Hakkı Toprak Hazretleri bir Darende ziyaretinde bir gün misafir olmuş, hatta pardösüsünü burada bırakmış, adeta hırkasını Hulûsi Efendi´ye vereceğinin manevi işaretini o yıllarda belirtmişlerdir.  1938 yılında Hulûsi Efendi´nin evliliği sebebiyle bu haneden Zaviye Mahallesine taşınmışlardır.

1938 yılında tamamen Zaviye mahallesine taşınınca, Hatip Hasan Efendi evi satacağını duyurur. Bir iki talip çıkar ama onlar daha yüksek para teklif etmesine rağmen o kimselere satmaz. Daha az para teklif eden, adeta 80 yıl emanete almış olan  (Allah rahmet eylesin) Hasan Çakır´a evi satar.

1970´li yıllarda Hulûsi Efendi Hasan Çakır´a bir sohbet esnasında ?Hasan Ağa bizim evi yeniden sizden satın almak isteriz, bedelini verelim, evimizi geri alalım.? buyurur. Merhum Hasan Çakır da: ?Efendim içinde oturuyoruz,  çok da bereketini gördük? Eskiden çok yokluk gördük ama bu eve geçtiğimizden beri unumuz, buğdayımız çuvalımızdan eksik olmadı, taştı döküldü, yağımız ocağımızda her daim oldu. Nice sayamayacağım bereketle karşılaştık? Başka da evimiz yok, şimdilik satamayız? der. Bunun üzerine Hulûsi Efendi Hazretleri, ?Gün gelir bu ev yeniden bize geçer, her şeyin aslına rücû etmesi eşyanın tabiatındandır Hasan Ağa? buyurur. Bu arzusunu zaman zaman ev halkına da anlatır. 2000´li yıllarda Hasan Çakır´ın sağlığında bu hanede onu ziyaret eden Vakıf Başkanımız konuyla ilgili hatıraları bizzat Hasan Çakır´dan dinlemiştir.  Vakit saat tamam olunca, H. Hamideddin Ateş Efendi geçtiğimiz yıllarda bir girişimde bulunmuştur.  İşte yukarıda arz ettiğimiz Hulûsi Efendi´nin kelamıyla manevi işaretin tezahürü 2018 yılında gerçekleşmiştir. Çakır ailesine bedeli vakfımız tarafından ödenmek suretiyle Hulûsi Efendi´nin doğduğu ev aslına rücu etmiştir. Bir yıllık bir yenileme ve bakım çalışmasından sonra bu gün açılışı gerçekleşmektedir. Vakfımız tarafından aslına uygun olarak restore edilerek muhafaza edilerek ziyaretçilere açılmaktadır.  Bu arada 80 yıldır evi muhafaza eden Çakır ailesine ve bundan böyle gözü gibi bakacak olan Hacılar halkına teşekkür ediyoruz.

Hulûsi Efendi´nin Doğduğu Ev Müzesi;  dış kısımda marangozhane ve tandırlık, iç alanda alt kat iki oda ve üst kat iki oda olmak üzere; 6 bölümden müteşekkildir. Alt katta Hulûsi Efendi´nin doğduğu oda ve mutfak, üst katta ise sohbet odası ve aile efradına ait oda yer almaktadır. Restorasyon çalışmalarında binanın aslına uygun olarak 100 yıl önceki iç ve dış kerpiç duvarları yeniden çamur ile sıvanmıştır. Bina içerisindeki odaların tavanları yenilenirken orijinal ardıç mertekler döşenmiştir. Binanın dış kenarlarındaki zemin üstü belli bir alan Darende taşıyla kaplanmıştır. Çatısı ise Osmanlı kiremidi ile örtülmüştür.  Ahşap dolap ve diğer unsurlarda orijinaline uygun malzemeler kullanılmıştır. Pencere korkulukları dövme, birbirine geçmeli kare demirlerdir. Saçaklar orijinaline uygun olarak çam ağacından üretilmiştir.

Bahçe girişi ve binanın kemerli kapıları; Darende yöresine mahsus mermerden el işçiliğiyle süslemeli tarihi eski Darende kapılarındandır. Bu kapılardan biri de Hulûsi Efendi´nin muhtereme zevcesi Hacı Naciye Hanım´ın babaevinden yani Hacıderviş mahallesindeki Yenicelioğlu hanesinden buraya getirilmiştir.

Bu vesileyle, bu hayrat eserinin yenileyicisi H. Hamideddin Ateş Efendi´nin ve ihvanın validesi Muhtereme Hacı Naciye Ateş Hanım´ı da rahmet ve minnetle anıyoruz. Bu merasime hanım kardeşlerimizle katılan Hacı Ayşe Hanım´a ve aile efradına sağlık ve afiyet diliyoruz.

Bu meyanda; diğer tarihi kapılar konusunda yardımcı olan Yeniceli, Müdür Ahmet Kaya ve Ocakçıoğlu ailesinin geçmişlerini da rahmetle anıyoruz.  Bu arada Hacılar Şeyhli´deki iki önemli isim ve kabirden bahsetmek istiyoruz:  

 Birincisi Salih Nihani Efendi´dir:

Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri neslinden olan Halveti meşayıhlarından şair Salih Nihani ve aile efradının kabri de hemen yanımızdaki Hacılar Şeyhli Camii haziresindedir. Salih Nihani Efendi; 1805´de Darende´de doğmuş, 1888´de vefat etmiştir.  Babası Mustafa Feryadi Efendi´dir. Bütün ömrünü Darende´de geçirmiştir. Kendisi gibi âlim ve şair olan, en çok tanınan ve bilinen oğlu ise Müslim Penahi´dir. Salih Nihani´nin meşhur olan ??Mevlüd´´ kitabı İstanbul´da 1876 tarihinde Matbaa-yı Amire´de basılmıştır. Nihani bir n´atında şöyle der:   

Bi hamdillah cenabındandürur sırrı siyadatım

Ki nesl-i Hayder-i pâki halibem ya Rasûlallah

 İder nur-i tevella bu Nihanî kalbini ihya

Ki ceddim Şeyh-i Hâmid sulbü Tîbem ya Rasûlallah

Mevlid kitabının güncel çevirisi ile kabri şerifi ve kitabesi 2000 yılında H. Hamideddin Ateş Efendi tarafından yaptırılmıştır.

İkincisi ise Ömer Osman Hulûsi Efendi´dir:

Şeyh Hamid-i Veli evlâdından Ahmet Hilmi Efendi´nin oğlu olan Ömer Osman Hulûsi Efendi, Hatip Hasan Feyzi Efendi´nin kardeşidir. Şeyh Hamid-i Veli Medresesi müderrislerinden Hacı Mahmud Efendi´nin oğlu Muhammed Emin Efendi´den icazet almıştır. Âlim ve kurra bir zat´dır. Ma´kul-Menkul ve Feraiz ilimleri dalında icazetnameleri mevcut olan bu yüce insan, 1877-1909 yılları arasında yaşamıştır. İcazet aldıktan 4 sene sonra 33 yaşında vefat etmiştir. Kabri Hacılar-Şeyhli mahallesinde olduğu bilinmektedir. Yıllardır H. Hamideddin Ateş Efendi bu kabrin yerinin tespiti için araştırmalar yaptırmaktaydı. Geçtiğimiz günlerde mahalle halkından Mustafa Demir adlı hemşehrimiz, Salih Nihani hazretlerinin kabri yakınındaki bir alanda, daha önce iki kabri şerifin bulunduğunu, 50 yıl kadar önce bahçe düzenlemesi yapılırken kabirlerin bahçe sahipleri tarafından mahalle kabristanına nakledildiğini bizzat gördüğünü ifade etmiştir.  Bu açıdan Salih Nihani Efendi´nin haziresi içine,  Ömer Osman Hulûsi Efendi´nin en azından isminin unutulmaması ve bir Fatiha okunması için izafi kabir taşının dikilmesi planlanmaktadır. Bu vesileyle ecdadın isminin Fatihalarla anılmasına vesile olmalarından dolayı bir kez daha H. Hamideddin Ateş Efendi´ye şükranlarımız arz ediyoruz.

İnanıyoruz ki, bugün Hatip Hasan Efendi´nin,  Hulusi Efendi´nin, Salih Nihani Efendi´nin, Ömer Osman Hulûsi Efendi´nin ruhları mesrur bir şekilde aramızdadır. Himmetleri var olsun.

 Bu vesileyle bu eserin kültür ve tasavvuf tarihimize yeniden kazandırılması için büyük gayretleri olan Vakıf Mütevelli Heyet Başkanımız H. Hamideddin Ateş Efendi´ye teşekkürü bir borç biliyoruz. Katılımlarından dolayı devlet erkânına şükranlarımızı arz ediyoruz. Ustasından mimarına, gönüllü amelesinden vakıf çalışanına ayrıca mahalle halkına;  katkı ve katılımlarınızdan dolayı siz değerli gönül dostlarımıza vakfımız adına teşekkür ediyoruz.

 

Adem AYDINER
19.09.2019 00:38:21
Gönülden gelen kelam ile Kaleme dökülen hizmetlerinize teşekkürler Çatısı Gökyüzü ...tabanı yeryüzü olan muhabbet mekanına enerji tazeliyor.. İman sağlık iş aile ve ülke huzuru içinde sevdiklerinizle beraber hayırlı ömür dlieriz...

İbrahim Sözen
22.10.2019 19:09:37
Bu güzel eserin meydana getirilmesinde emeği geçenlerden ve katkı sağlayanlardan ALLAH razı olsun. Salih Nihani Efendi´nin oğlu Mustafa Müslüm Penahi´nin "DERLER" başlığı altında yazdığı çok güzel bir (taşlaması) şiiri bulunmaktadır.