M. Nazmi Değirmenci


Gönül ister ki


Son yılarda sanat sokağı modası bize de ulaştı, iyide oldu. Yerel yönetimler imkân buldukça bu çalışmaları yapmaktalar. Eski Mısır´da yoğun olarak kullanılan yolların kenarlarındaki taşlara, kayalara yazılmış, işaretlenmiş kalıcı bilgilendirme duyuruları ?graffiti´ denilen bir uygulamanın günümüze uyarlanmış şeklidir sanat sokakları. Bu etkinlik bir sokak sanatı değildir. Hele de günümüzde, daha millî bir çerçeve çizer, etkinliklerinde yerel kültürün tanıtılmasını sağlar.

Malatya ve ilçelerinde mevcut yerel mimarinin güzel örnekleri alınarak projelendirilen çıkmaz sokağıyla, cumbalarıyla, taş duvarlı avlularıyla inşa edilmiş. Tanıtımında açıkça ana fikri, amacı ve yöntemi belirtilmiş. Henüz resmî açılışı yapılmamış. Malatya Büyükşehir Belediyesi Şehit İbrahim Tanrıverdi Sanat Sokağı´nın, ?Necip Fazıl Kısakürek?, ?Fahri Kayahan? ve ?Ahmet Kaya? isimli teknolojik 3 konuşan bankla ulusal televizyonlara haber konusu olması, herkes gibi beni de meraklandırdı. Ne yapalım ki o kadar güzellikler içinde öne çıkan teknoloji oldu.

Sanat sokağı ile alakalı ilgililerin açıklamalarını tekrar okudum inceledim. Tereddütlerim vardı. Bu günde var. Büyük bir ümit ve beklentiyle gittim sanat sokağına.  Açılmamıştı ama etkinlikler belli, amaç yöntem açık, Kent Müzesi, Gençlik Merkezi, Kitap Kafe, Sohbet Kafe, Türkü Kafe, Halıcı Konağı, Malatya Mutfağı etkinliğe göre projelendirilmiş yerler. Gezi sonrasında aklımda fikrimde Malatya´ya ait, Malatya´dan bir şeyler kalmalıydı. Ama maalesef şimdilik aklımda kalan restoran kafeterya ve kafeler oldu.

Bu sokakta amacı ve yöntemiyle iki yeri çok önemsemiştim, beni öncelikle meraklandıran buralardı. Kent Müzesi ve Gençlik Merkezi? Kent Müzesi olarak kullanılacak mekânlarda gerekli mizansenler kurularak balmumu heykeller vs. ile geleneksel konut yaşamının sergileneceği gibi ilgililerce. Gençlik Merkezi´nin de amacı yöntemi belirlenmişti,  tüm gençlerin beden ve ruh sağlığını korumak, sosyo-kültürel gelişimlerini desteklemekti, kültürel gelişim deniyordu, nasıl olacak, nasıl olmalıydı.

Burada gönül ister ki diyerek bir talepte bulunuyorum. Umarım ve ümitle beklerim ki kabul görür: Sanat sokağında bir konak Malatyalı önemli simaların tanıtıldığı bir mekân olarak düzenlenir. Şehzadeler şehri Amasya´yı gezeniniz vardır mutlaka. Tanıtım amaçlı düzenlenmiş tarihî konağa girdiğinizde Amasya´da yaşamış bütün şehzadeler ayrı ayrı tanıtılmaktadır. Neden biz böyle bir proje yaparken milletimizin ilmine, irfanına büyük katkılar yapmış Malatyalı ünlü simaları tanıtmıyoruz. Lütfen neden diye kendimize bir soralım. İstanbul´un manevî fatihi Şeyh Hamid-i Veli/Somuncu Baba, Tasavvuf edebiyatı ustası Şair Niyazi-i Mısrî,  Malatya Serdarı Hüseyin Gazi´nin oğlu Seyyid Battal Gazi, Malatya´da yaşamış Selçuklu ve Osmanlı tasavvufî düşünce hayatını etkileyen önemli bir sima; Muhyittin-i ibnü´l-Arabî, Hace Abdülhalık Gücdevanî, Mecdüddin İshak, Sadreddin Konevî, Aburrahman-ı Ezincanî, Tacettin-i Veli, Hasan Gazi, son yüz yılın en önemli divan şairi mutasavvıf Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi.

Dördüncü Murat Bağdat seferinde Darende´ye uğrar, Somuncu Baba´nın ahfadından Ahmed-i Veli Hazretleri´ni ziyaret eder. Ahmed-i Veli kapağında ?Akşamın işini sabaha bırakma.? yazılı bir ibrik hediye eder ve abdestini bu ibrikle almasını öğütler. Bağdat önlerine gelen Osmanlı Ordusu taarruz için karar veremez beklemektedir. Vakit akşam olmuştur, namaz vaktidir, Dördüncü Murat abdest tazelemek ister ve ibrik gelir. Abdest sırasında ibriğın kapağındaki yazı gözüne ilişir, ?Akşamın işini sabaha bırakma.? yazılıdır, bu bir öğüttür. Söz tutar akşam namazı sonrasında taarruzu başlatır, Bağdat´ı alır. Ahmed-i Veli Hazretleri de bizim toprağımızdandır. Daha sayamadığım niceleri vardır.  Bu büyük zenginliğimizin bu mekânda gelen misafirlere tanıtılması önemlidir. Gönül ister ki, talebimiz bir yer bulsun, büyüklerin himmeti bereketi hepimizin üzerine olsun.