Ömer HİDAYET


Gençlik Merkezlerinin Önemi


             Darende merkezde gençliğin kendini ifade edeceği, yarınlara umutla ve emin adımlara yürüyeceği bir etkinlik merkezinin eksikliği gün gibi aşikar. Bu merkezleri, Gençlik ve Spor Bakanlığımızın  hemen her il ve ilçe merkezlerinde olmasını zorunlu hale getirdiklerini biliyoruz. Doğa gezilerinden, rafting yapmaya, otantik halk ozanlarından yöresel el işlerine, özgün müzik çalışması yapan gençlerden,  hat yazısında kendini bulacak derviş meşrepli kişiye kadar her kesime hitap edecek  kitleye açıldığını biliyoruz.  Her yaş grubunu içine alan bu projeler hızla hayata geçirildi, alkış aldı, takdir topladı. Gençlik ve Spor Bakanımız Akif Çağatay KILIÇ beyin şu sözü her şeyi özetler: ? Gençler bugünün fidanları, yarının çınarlarıdır. Attıkları her adım Türkiye´nin kilometre taşlarıdır. ? 

          Geçmişte Anadolu insanın kendini ifade ettiği nadide ortamlar vardı. Uzun kış gecelerinde, ocak başında yanan ateşin tatlı hışırtısında Büyükannenin anlattığı masallar, Dedemizin ezberlemişçesine yüreklere dokuduğu Gazavetnameler, Cenknameler bir anlamda dünyamızı da aydınlatırdı. Hazreti Ali efendimizin Hayber fethi, kale kapısını bir eliyle kaldırması, Zülfikar adlı çift başlı kılıcının hangi kefereleri bir hamle ile korku deryasına saldığını bu ortamda iliklerinize kadar yaşarsınız. Bu günleri gönül dünyamızın tartışmasız güzellik mekanları olarak kabul etmeliyiz. Nereden geldiğimizi bilmek, bizi millet olarak yarınlara emin adımlarla yürümemizi de sağlar.  

            Yazılı olmayan kültür, satırdan sadra(gönle) ırmak olur akar. Bu aynı zamanda yaşama şeklimizi, aile ilişkilerimizi, komşuluk bağımızı, komşu mahalle ile illiyet mesafesini, ya da komşu köyle olan insani ve ahlaki ilişkilerimizi öyle sarsılmaz bir zemine otur tur ki, bir asır geçse yıkamazsınız.

          Gramofonun ne olduğunu bilmeyen, radyonun köyünde ilk kimin evine girdiğini hatırlamak dahi istemeyen bir gönül coğrafyasın sıcaklığı sizi ne kadar sarar . Nostalji gençlere, can sıkıcı gibi görünse de, yazılı olmayan bir gönül atlası oluşturduğu için, kişiye tarifsiz ruh lezzetleri de sunar.

 

        Tek parti döneminde halk evleri açılır. Bu bir anlamda devlet eliyle milleti terbiye etmenin de bir yolu olmuştur. Her ilçeye bir radyo, başında bir görevli tahsis edilir. Halk, akşam ajansları başlamasına yarım saat kala etrafında huşu içinde toplanırdı. Görevliden başkası açamaz, sesinin yükseltilmesine dahi o karar verirdi. Teknolojiden yararlanmanın bu ortamda başka fırsat ve imkanı yoktu. Sınırlı imkanlarla dünyadan deprem, sel, cinayet, suikast, uçak kazaları bu ortamlarda kulaktan kulağa yayılarak haber oldu. 

       Yakın tarihimize şöyle bir bakarsak, nasıl bir ortamda gençlik yetişti, hangi kültürel ve sportif faliyetlerin içinde bulundu. Genel hatları ile hatırlamaya çalışalım. 60 yılların sonu, dünyada gençlik hareketleri, ülkemizde ise sağ sol olaylarının kardeş kavgasına dönüştüğü yıllardı. MTTB (Milli Türk Talebe Birliği)bugün hatırı sayılır oran da gençliğimizin beslendiği, boy attığı, mücadele verdiği, sportif ve kültürel faaliyetlerin yapıldığı, altın değerinde bir mekandı. Bir anlamda taşkın gençlik için ruhunun sükun bulduğu en güvenilir limanlardı. Kimler buradan yetişmedi, ki .. NFK, bu mekanların baş misafiri, baş konuşmacısı, ruh mayamızın İslam ahlak ve terbiye teknesinde yoğrulduğu naif yerlerin tartışmasız üstadı idi. Şiirleri ezbere okunur, oyunları fırsatlar ve imkanılar ölçüsünde , bıyığı yeni terleyen biz gençler arasında rol kapma yarışına dönüşürdü.

         Sakarya Türküsü, dillerden düşmeyen enerji ve mücadele mısraları idi. Zindandan Mehmet´e Mektup, yaşanması mukadder çileli yılların habercisiydi. Anadolu insanı sessiz çığlığını içine atan, isyanını itaatte, hırsını, harsa (kültüre) dönüştüren, midesi aç ama ruhunu doyurmak için İslam çeşmesine koşan onurlu bir gençlik olarak cemiyet meydanında bir abide olarak yükseliyordu.  

        İnsanın, hayata hazırlandığı vazgeçilmez kurumlar vardır. Aile gibi, kulüp, dernek gibi sosyal aktivitelerin yapıldığı sosyal dokularımızı güçlendiren yerler olarak sayabiliriz. Biz millet olarak, sözlü gelenekten gelen, ocak başı sohbetlerle büyümüş bir neslin evlatlarıyız.

            Bütün bu hatırlatmaları yapmamızın sebebi, Darende için geç kalmış bir gençlik merkezinin bir an önce faaliyete geçmesini temenni etmek. Gençlerimiz kendini ifade edeceği bu mekana bir an önce kavuşsun. Tarih, kültür ve sanat ile yoğrulmuş, milli ve manevi değerlerin verildiği, insan olmanın yerli ve milli bir duruşla olacağı fikri hep harlansın, sönmesin. Erdem sahibi gençlik yetiştirmek uğruna akıttığımız her damla ter, rahmeti rahmana vardığımızda cehennem ateşine bir kalkan olacaktır. Yarınlarımızdan emin olmak için bugünü iyi değerlendirmeliyiz. Biliyoruz ki, Gençlik ve Spor Banklığımız bu millet için, bu gençlik için hiç bir şeyi esirgemez.

              Yeter ki buradan bir Asımın Nesli Milli şairimiz Mehmet Akif, Büyük Doğu sevdalısı Necip Fazıl,  Diriliş üstadı Sezai Karakoç, Kültür ve Harsın Muzdarip taşıyıcısı Bir Cemil Meriç çıksın.  Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş, Erzurum dadaşı  Raci Alkırlar mahzun olmasın. Hattat Hamit Aytaçlar, kufi, sülüs olup kubbelere bezensin. Bir Mimar Turgut Cansever olup, mekânları yerküreye çivilesinler.          

            15 Temmuz ruhunun gücü, birazda bu mayada aranmalı.  O gün insanımız yediden yetmişe meydanlarda destan yazarken, destanın satır araları benliğimizi ve ruhumuzu yoğuran İslam kültür ve sanatının etkisi ile yetişmiş gençliğin, cansiperane mücadelesini mahcup bir eda ile takdir etmiştik.