Ömer HİDAYET


EĞİTİMİ YERLİ VE MİLLİ YAPMAK


En çok eleştiri alan, bakanlıklarımızın başında Milli Eğitim Bakanlığı gelmektedir. Bu bakanlığımız aktif, değişken bir yüzü barındırmaktadır. Birçok Batı ülkesinin toplamından fazla bir öğrenci potansiyeline sahibiz. İki yüz yılda yapılamayanlar, bu on beş yıllık süre içinde göz ve gönül dolduran bir hızla yapıldı. Siyasi irade, her türlü vesayeti bir bir ortadan kaldırarak, gerçek demokrasiyi oturtmaya çalıştı. Bir zümrenin, bir sınıfın değil, bütün bir Anadolu coğrafyasını kucaklayan hizmet gerçekleşti.

Eğitim üzerinde herkesin söz söylemesi gereken bir alan, bunu kabul ediyoruz, ama teknik konular her alanda olduğu gibi uzmanlık istenen bir çalışma gerektirdiğini unutmayalım. Sözünü söylersin, fikrini ifade edersin, ama bu konu niye böyle oldu, şöyle olmadı diye yargılama hakkına sahip değiliz. Ne zaman bir adım atılsa, arkasından hemen malum çevreler olumsuz algı için düğmeye basıyor. Şöyle geriye doğru hatırlayalım: Özel okullara teşvik ya da değişik yöntemler konuşuldu, yok bunların amacı malum cemaat ve tarikatların önünü açmak dendi, öğretmen alımında mülakat getirildi, yok bunlar taraftar topluyor, müfredat değiştirildi, Atatürk´le ilgili konular şöyle çıkartıldı, böyle çıkartıldı, bunlar bilimsel gelişmeye karşı Darvinizm çıkartıldı, yerine cihat yerleştirildi. Amaç meşru hükümeti köşeye sıkıştırmak, laiklik elden gidiyor ayaklarına yatmak.

Bunlara gereken cevaplar, kamuoyu önünde bürokratlarımız ve değerli Milli Eğitim Bakanı İsmet YILMAZ Bey tarafında makul ölçülerde verildi.

FETÖ terör örgütünün en başta talan ettiği, yumuşak karnımız eğitim ve okullardı. Kitap, yardımcı kaynak, dershanelerine öğrenci toplamak adına, altın nesil yetiştiriyoruz diye katil neslin temelini atmışlar.15 Temmuz´da çirkin ve kirli yüzleri ortaya çıktı.  Şimdi hükümetimiz, temel fikir olarak şunu diyor: Evet, artık devlet olarak bizim okullarımız öğrenci yetiştirmek için oldukça donanımlı, kitaplarımız yeterli, öğretmenlerimiz elinden geleni yapıyor. Yani yağ, un, şeker ve su var, geriye helva yapmak kalıyor.

Müfredat değişikliği ile işe koyup, yılların birikmiş sorunlarını çözmek için kolları sıvadılar. Biraz sakin olalım, biraz sabır gösterelim. Unutmayalım, her yenilik bazı sıkıntıları ve belirsizlikleri beraberinde getirir. Bu değişimin doğasında olan bir süreçtir, bundan korkmayalım.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayip ERDOĞAN Bey´in, Eğitimde(Müfredatta) bazı çıkmaz ve açmazları görmesi işi hızlandırdı. Komisyonlar kuruldu, eğitimcilere, sivil toplum kuruluşlarından, özel eğitim kurumlarına geniş bir yelpazede bir katılım sağladı. Sayılara boğmak istemiyorum, toplantı sayısı, görüş alınan paydaş sayısı kamuoyu ile paylaşıldı. Özellikle bu öğretim yılında 1,5 ve 9.sınıflarda uygulanmak üzere birçok kazanım çıkartıldı, eklendi, değişiklik yapıldı ya da güncellendi, değerler eğitimi ilave edildi.

Asıl gündemi meşgul eden, TEOG bu öğretim yılında kaldırıldı. Liselere geçiş için bakanlık üç değişik yöntem üzerine çalışıyor. Bunlardan biri kabul edilecek, yolumuza kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bazı kaygılar yok değil, 8.sınıf velisi ?Benim çocuğum liseye nasıl yerleşecek? diye soruyor.  Henüz daha dönemin başındayız. Mayıs, Haziran aylarına daha çok var. Bu süre içinde olgunlaşır, karara varılır, kamuoyunda olumlu olumsuz yanları ile tartışılır. Sonrasında uygulamaya konulur.

 

Gelelim bu değişikliğin getirdiklerine;

1-Öğrencileri ve velileri lüzumsuz bir yarış ve heyecandan kurtardı.

2-Temel eğitim diyoruz, sadece altı ana dersi değerlendiriyorduk, bu kolaycılıktan ve eşitsizlikten kurtulduk.

3-Okulları, öğretmenleri sıralama kaygısından kurtulduk.

4-Öğrencilerin sadece akademik yeteneği değil, diğer sosyal, kültürel ve sportif yetenekleri içinde fırsat oluştu.

5-İkinci TEOG yapıldıktan sonra başta 8.sınıflar olmak üzere alt sınıflara ve diğer öğretmenlere doğru dalga dalga sirayet eden rehavetten kurtulduk.

6-Bir okulda sadece altı ana dersin öğretmeni kendini sorumlu görüyor, hatta dört matematikçi varsa sadece 8.sınıflara giren çalışıyor, diğerleri denetlenmeyen, ölçülmeyen bir ortamda zaman dolduruyorlardı. Eğitime bir bütün olarak bakılacak, öğrencinin gelişimi, yeteneği, ilgisi bu açıdan değerlendirilecek. Topyekûn eğitimde tabiri caizse seferberlik başlatmış olacağız, çünkü bu ülke hepimizin. Tiner müptelası, bonzai tutkunu, suç makinası hep bu ortamda yetişiyor.

7-Etüt merkezlerine, özel derslere, kaynak kitaplara harcanan israftan kurtulduk.

Çalışmaları oldukça hayırlı ve faydalı görüyoruz. Yeniliklerden korkmayalım. Her değişiklik mutlaka bir öncekinden iyi olacak diye Sayın Milli Eğitim Bakanı İsmet YILMAZ Bey müjdeyi vermişti. Bekleyelim ve liseye geçiş için olgunlaşacak yöntemleri hep birlikte uygulamaya koyalım.