Hüseyin YAREN


EĞİTİMDEN HAYATA FARKLI BİR BAKIŞ


Eğitim, öğretim ve öğrenme birbiri ile iç içe olan kavramlardır. Eğitim ve öğretimin amacı bireyi eğitmek, davranış değişikliği kazandırmaktır, aynı zamanda öğrenmeyi sağlamaktır. Eğitim ve öğretim faaliyetlerinin amacına ulaşması için ciddi anlamda özveri, fedakârlık gerekmektedir.  Bu nedenle eğitim ve öğretim sürecinde bireylere amaçlar doğrultusunda davranışlarını değiştirebilecekleri bir ortam hazırlamak buna uygun eğitim metotları takip etmek gerekmektedir.

Sağlıklı bir toplum; bedensel, ruhsal ve sosyal yönden sağlıklı bireylerden oluşur. Bireylerin sağlıklı olabilmesi ise gençlerin, çocukların eğitimine ve çok yönlü gelişimine bağlıdır. Bu sebeple kültürel, sosyal, milli ve manevi değerler bütününü kazandırmak ciddi bir eğitim anlayışına bağlıdır. Eğitim kurumları bireylerin sosyalleşmesine, toplumsal ve kültürel değerleri kazanmasına katkı sağlayarak toplumsal yapının devamlılığını sağlar. Eğitim, bir yandan bireylere toplumun kültürünü değerlerini kazandırmakta ve onların kişiliklerini geliştirmelerine zemin hazırlamakta diğer yandan da onlara toplumun yapısını değiştirici ve onları ileriye götürücü, düşünme becerisi kazandırmaktadır.

Hayata ve olaylara hep kendi penceremizden bakıyoruz. Hayatın seri akışına kendimizi öyle kaptırmışız ki, önümüzde, arkamızda cereyan eden olayların bazen hiç farkına varmıyoruz. 
Çoğumuz için doğrunun adresi tek. Hayat koşturmacasının peşinde geçen günlerimizi kimimiz sadece para kazanmak, zengin olmak, çocuklarımıza rahat edecekleri bir gelecek bırakmak için çalışmak olarak değerlendirirken; kimimiz de nasıl olsa bu dünya boş ve geçici düşüncesi içerisinde bulunuyoruz.  Oysaki hayatın elde edilmemiş ve keşfedilmeyi bekleyen milyarlarca güzelliği olduğunu, bize düşenin etrafımıza sadece bakmak değil, baktığımızı görmek düsturuyla hareket etmek gerektiğini pek çoğumuz bilmiyoruz ya da farkında değiliz. Oysa bize düşen etrafımıza biraz daha dikkatli bakmak ve görmek. Konumuzla ilgili çok güzel bir hikâye var paylaşmak istiyorum sizinle. 

Hayatın gizemini ve mutluluğu arayan bir genç vardır. Bu genç hayatın gizemine ve mutluluğun kaynağına ulaşmak için bilgelerden yardım ister. Ve sonunda derdine bir kralın derman olabileceğini öğrenerek bilge kralın karşısına çıkar. "Bana hayatın gizemini ve mutluluğun kaynağını anlatır mısınız?" der. Kral kendisine daha sonra yardımcı olabileceğini söyler. Şimdi gidip sarayını dolaşmasını ister. Gence bir kaşık verir. Kaşığın içerisine de iki damla yağ koyar ve yağı dökmemesini tembihler. 

Genç gidip sarayı dolaşır ve kendisine söylenen saatte tekrar kralın karşısına gelir. 
Kral: "Sarayımı iyice dolaştın mı?" der. Genç "evet" der. Peki, der kral; gencin elindeki kaşığa bakar, yağ dökülmemiştir. Kral: "Sarayımdaki ünlü ipek halıları gördün mü?" der. Genç "hayır" der. Peki, bahçemi gezdin mi? Çok güzel çiçekler vardı, bahçıvanım onları uzun yıllarda yetiştirdi, onları gördün mü diye sorar. Genç "hayır" der. Kral, ya muhafızları gördün mü? Çok eğitimli ve disiplinli bir ordum var. Genç, "hayır" der. 

Kral, tekrar kaşığa yağı damlatır ve "yeniden sarayımı gez" der. Etrafına iyi bak, demeyi de ihmal etmez. Genç elinde kaşıkla birlikte tekrar sarayı gezmeye başlar. Sarayın muhteşemliğini görür, şaşkınlıkla tekrar kralın karşısına gelir. Hayretler içinde krala gördüğü bahçeden, ipek halılardan ve sarayın muhteşemliğinden söz eder. Bilge Kral, peki kaşıktaki yağa bir bakalım, der. 

Gencin elindeki kaşıkta yağ kalmamış, hepsi dökülmüştür. Yağdan eser yoktur.  Bilge Kral gence: İşte hayatın gizemi ve mutluluğun kaynağı budur, elindeki iki damla yağı yitirmeden etrafına bakabilmeyi öğrenmektir, der.

Bu nokta-i nazardan baktığımızda çocuklarımızın hayatını çeşitlendirelim, renk katalım. Okul, ders, ödev, kurs döngüsünde geçen bir hayattan başarı beklemeyelim. Çocuklarımızın hayatını da kendi hayatımızı da bütünlük içinde ele alalım. Eğitelim, öğretelim, dinleyelim, sorumluluk yükleyelim, güvenelim ve başarmasına izin verelim. En önemlisi de hayatta kendi durduğumuz yere bakalım. Çocuğunuz size benzeyecektir. Eskilerin ?Bey oğlu bey olur? sözünü hatırlayalım. Çocuklarımızın bir gün yönetici olacağını, Çok önemli makamlara geleceğini, akademik alanda önemli bir ismi olacağını, düşünelim. O gün geldiğinde, sadece diplomaya değil, kişilik özelliklerine, genel kültüre, ahlaki tutuma, iş disiplinine bakılarak bir değerlendirme yapılacağını sakın unutmayalım.

Ayrıca şunu unutmayalım, lise ve üniversite yılları okumaya en çok vakit ayıracağımız ve okuduklarımızın en çok aklımızda kalacağı yıllar olacaktır. Üniversiteyi bitirip hayata atıldığımızda kitap okumak için ayıracağımız vakit daha az olacağını düşünerek, okul yıllarınımızın en kıymetli yıllar olduğunu unutmayın. Allah´ın yarattığı güzellikleri görmeyi ihmal etmeyin.Unutmayın ki, bir Müslüman olarak, sorumlu olduğumuz bir ülke, bir millet ve bir ümmet vardır. Ülkemizi, milletimizi ve medeniyetimizi tüm dünyada yüceltecek, gururlandıracak bir insan olmayı hedeflemeliyiz.