Prof. Dr. Kadir Özköse


ÇOCUKLARIMIZIN EĞİTİMİ

ÇOCUKLARIMIZIN EĞİTİMİ


Edip, şair, Hak dost, ârif ve âşık bir şahsiyet olarak Osman Hulusi Efendi tasavvufu toplumdan soyutlanma, inzivaya çekilme, kûşe-yi vahdete çekilip kendini kurtarma eylemi olarak görmedi. Tasavvufa gönül veren bir isim olarak o, yaşadığı topluma faydalı hizmetlerde bulunmanın derdini güttü. Aktif ve sosyal kimlik olarak çalışma hayatında, sosyal hayatta, yaren meclislerinde, toplumsal olaylarda, şmar faaliyetlerinde, inşa çabalarında, cemiyet toplantılarında, resmi ya da sivil tüm hayır hizmetlerin ön planda olmaya çalıştı. Toplumun her kesimine hitap etti. Yaşlılar, yetişkinler, yetkililer, bilgeler, şehirliler, köylüler, erkekler, kadınlar, akrabalar, komşular ve dostlar kadar çocuklar da onun en önde gelen muhataplarıydı. Örnek bir aile reisi olarak öncelikle kendi çocuklarının iyi bir şekilde yetişmelerine katkı sağladı. Aile hayatına önem veren, ailesine özel zaman ayıran, aile fertleriyle yerinde ve zamanında irtibat kuran Osman Hulusi Efendi akşamları sık sık çocuklarını et­rafına toplar, onlarla ilgilenir, sorularını cevaplandırır ve eğitim hayatlarında kendilerine yardımcı olurdu. Küçük kızı Ayşe Hanım ilkokul beşinci sınıftayken, öğretmeni tüm öğrencilerinden babalarının mesleğiyle alâkalı bilgileri öğ­renerek gelmesini ister. Ayşe Hanım, babası Hulusi Efendiye;

“- Babacığım siz imamlık yapıyorsunuz, imamın vazifele­ri nelerdir? Siz söyleyin ben yazayım” der. O da; 

“İmamın Vazifeleri;

1. Beş vakit namazı vaktinde kıldırmak, camiyi açıp kapatmak.

2. Cuma ve bayram namazlarını kıldırmak, hutbe­yi okumak.

3. Hazırlanan cenaze namazını kıldırmak.

4. Kur’ân Kursu özel talimatına göre iste­yenlere Kur’ân öğretmek.

5. Ramazan ve mübarek günlerde cemaate Kur’ân okuyup gereken bilgiyi vermektir.” diye kızının sorusunu cevaplandırmaya çalışır. 

Ayşe Hanım babasının ödeviyle özel ilgilenmesinden çok memnun olur, babasının söyledikle­rini defterine yazar. Bu defa lise birinci sınıfa giden oğlu Ahmet Şemseddin Efendi, ertesi günkü sınavına çalışmaktadır. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde anlatılan aile mefhumunu bir de babasının dilinden dinlemek ister. Biraz utangaç bir tavırla;

- Efendi Baba, aile terbiyesinin önemini siz bizzat yaşayarak bize öğretiyorsunuz zaten. Yarınki sözlü sınavda kolaylık sağlaması açısından anlatılarınız çok faydası olacaktır, biraz bahseder misiniz, der. Hulusi Efendi de bir baba şefkatiyle anlatmaya başlar. Adeta çocuklarını hem sevgiye hem de ilgiye doyurur. 

Ömrünü eğitim faaliyetlerine destek olmak, ilmî müesseselere güç katmak, kültürel faaliyetleri teşvik etmek, yeni nesle sahip çıkmak, toplumun her kesimini kucaklamak, sosyal barışı sağlamak, sağlıklı ve huzurlu toplum çevresini oluşturmak derdinde olan Osman Hulusi Efendi, Darende’ye her çeşitten okullar kazandırmaya çalıştı. Çevresindekilere çocuklarını küçük yaştan itibaren okutulmaları telkişninde bulundu. O kadar dertliydi ki, her fırsatta eğitim faaliyetlerinin yerinde, zamanında ve kaliteli bir şekilde yürütülmesini ısrarla vurgulardı. Konunun önemini bir hutbesinde şu şekilde vurgulamaktadır:

“Anne ve babaların çocuklarını ümitli ve verimli bir istikbale kavuşturmaları ve mürüvvetini görmeleri, onların eğitim ve öğretimineitina göstermeleri ile mümkün olur. Aksi takdirde, ne kendileri için ne de millet ve memleket için onlardan yeterlibir vazife ve hizmetbeklemeye hakları olmaz. Terbiyeve tahsiline önem verilmeyen bir evlattan, dünyada bir fayda göremeyen ana ve babalar âhirette de, cemiyete faydalıbir insan yetiştiremedikleri için mesul olacaklardır.

MuhteremMüslümanlar! 

Çocuğa verilecek iyi terbiye ve iyi alışkanlıklar da ana kucağından, aile ocağından başlar. Bu işte analaradüşen vazifenin ne kadar önemliolduğu aşikârdır. Bundan dolayıdır ki âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamberimiz “Bilgi öğrenmek, erkek-kadın her Müslümana farzdır.” buyurmuşlardır. Hepimizin bildiği gibi ana kucağından ve aile ocağından kazanılan iyi veya fena alışkanlıklar kolaykolay terk edilemez, ömür boyunca sürüpgiderler. Binaenaleyh; çocuklarımızın iyi meziyet ve fazilet sahibiolmaları annelerin bilgili, kültürlü olmalarına bağlıdır.”

Bir başka haftaki hutbesinde cemaatini temel eğitim seferberliğine katılmaya davet etmekte ve şöyle seslenmektedir:

“Aziz cemaat! 

Bilgi ilköğretimde başlar,Türk olarak da Müslüman olarak da ilköğretim seferberliğine katılmamız şarttır.Bunu böyle bilelim. Kanunun icaplarını ev ev, oymak oymak, köy köy, kasaba kasaba, şehir şehir, yerine getirelim. Milletçe saadetimizin, devletçebekamızın tek şartı bilgidir.” 

Bir hutbesinin ardından Hulusi Efendi'nin yapmış olduğu şu duyuru, onun çocuk eğitimi ve dini hassasi­yetinin bir işaretidir: “Muhterem Müslümanlar mü­him bir derdimiz daha var. O da, okulların tatile girdiği bu günlerde çocuklarımıza Kur’ân okutmak, okuttum imasını temine çalışmak. Di­yanet İşleri Riyaseti bu vazifeyi, imamlara tevdi etti. Her cami görev­lisi bu vazifeyi seve seve yapacaktır ve yapmaktadırlar Çocuk veli­lerine düşen görev, çocuklarını bu kursa, öğrenmeye teşvik etmek. Hiç olmazsa şu birkaç aylık müddet zar­fında dinî bilgilerini sağlamaya çalış­maktır. Her cami bu öğretime açık, görevlisi ise öğretime hazırdır.” 

Osman Hulusi Efendi her fırsatta neslimizin soy güzelliğini sağlayan unsurun ahlâk güzelliği olduğuna dikkatimizi çekmektedir. Yaratılış iti­bariyle temiz aileden, temiz anne ve babadan doğan çocukların yaratılışındaki fıtratı kirletmemesi gerekmektedir. Soy güzelliğini sağlayan yegâne unsur, kişinin ahlâk güzelliğidir. Ahlâkı güzel olanlar büyüklerine saygılı, küçüklerine sevgi dolu olarak yaşam sürerler. Anne babaların çocuklarına cömertliği ve paylaşmayı öğretmesi, haset, gıybet ve yalandan sakındırması, kötü huylardan uzak tutması en önemli vazifeleridir. Örnek bir baba ve örnek bir eğitimci olan Hulûsi Efendi kendi çocuklarının şahsında herkese iyiliği emredip kötülükten uzak durmanın yollarını göstermektedir. Hac farizasını yerine getirirken kutsal beldelerden kendi çocuklarına mektuplar yazan Hulusi Efendi, bir mektubunda da şunları yazmıştır:

“Gözlerinizden öperim.

Elhamdülillah ve... Mekke-i Mükerreme’ye salimen vasıl olduk. yarın Arafat’a gideceğiz İnşaalahü teala. Valideniz muhabbetle gözlerinizden öpüyor. Kızların gönüllerini incitmeyin. Aişemize ve Hamide akrabalara selam ve dualarla cümlesinin gözlerinden öperim.” 

Evin yaş itibariyle en küçük çocukları olan Hamidet- tin Efendi ve Aişe Hanım'a ayrıca selam gönderip, göz­lerini öptüğünü belirtirken, büyük kardeşlerinin küçük kardeşlerine iyi bakmasını öğütlüyor. Çocuklarına an­nelerinin sıhhat haberini ilettikten sonra, "Kızların gö­nüllerini incitmeyin" buyuruyor. Kız evlatlarının daha ihtimamlı büyümesi, incitilmemesi hususunda kendi hane halkına tembihte bulunan Hulusi Efendi dostlarına da yazdığı mektuplarda da çocuklara ayrı bir önem ver­miş, yavrucukların hatırını sormuştur. Bir mektuptan iki beyit:

Ömer ne halda hemşîre çocuklar

Muhabbet hâdimi hoş yavrucuklar

 

Ömer hemşireye selâm duâlar

Çocuklara muhabbet merhabâlar