Seksenli yıllara yakın doğanlar, az çok hatırlarlar o zamanki Somuncu Baba´yı, Zaviye´yi. Bir bölümü büyük selde yıkılmış, yılların yorgunluğunu taşıyan, yıpranmış Türbe, Osman Hulusi Efendinin gayretleriyle ayakta kalmış. Yıllarca misafirlerini ağırlamış, üstlenmiş olduğu sorumluluğu yerine getirmişti. Manevi tazeliğini, etrafa yaydığı gül kokusunu hep muhafaza eden bu güzel mekandan, hep şu çağrı yankılanmış, yankılanmakta: Somuncu Baba´nın ili/ Taze açar solmaz gülü/ Bağında öter bülbülü/ kokar dağı taşı güldür.
Taş kapıdan girildiğinde sola acılan kapı caminin müştemilatı idi, içinde taharethanesi, gasilhanesi, abdesthanesi vardı. Muslukların olmadığı, yüzlük bir alüminyum boruda, belirli aralıklarla delinmiş küçük deliklerden devamlı akan bu sularda abdestler alınırdı. Suyun sesi, serinliği avlu girişinden duyulurdu. Merdivenlerden cami avlusuna çıkardınız, camii olarak da kullanılan Somuncu Baba Türbesi önündeki taş kemerler yeşil boyalı ahşap çerçevelerle kaplanmış ön cemaat meali genişletilmişti. Sıra sıra kitapların dizili olduğu bu alandaki ahşap kitaplığın önünde Osman Hulusi Efendi´nin zaman zaman oturduğu, dinlendiği, açılır kapanır ceviz sandalyeyi hep hatırlarım. Cami giriş kapısı önündeki su arkının üstünde, yıkılmaya yüz tutmuş bir kemer bulunmaktaydı, Balıklı kuyulara gitmek için bu kemerin altından geçer, merdivenle yüzlerce metre uzunluğundaki kaya oyma su yoluna çıkardınız. Kullanılmayan bu su yolu sizi balıklı kuyulara oradan da Şeyh Hamid-i Veli Hazretlerinin çilehanesine götürürdü. Yaşlı ve çocuklar bu yolu kullanamaz oralardan mahrum kalırlardı.
Doksanlı yıllarda Hamid Hamideddin Ateş Efendi´nin önderliğinde önce Somuncu Baba Camii üzerindeki düşme riski olan büyük kaya kütlesi kırılarak bu risk giderildi. Somuncu Baba türbesi restore edildi, doğu cephesindeki kapatılmış kapı yeniden açıldı. Balıklı kuyular, çilehaneye kolay ulaşmak için Tohma üzerine iki ahşap köprü yaptırıldı, ırmağın iki yakası birleştirildi. Balıklı kuyular ve çilehane yolu herkesin kullanabileceği bir rahatlığa kavuştu. Buralar ziyarete açıldı ve piknik alanları düzenlendi. Bugünkü verilere göre yılda bir milyon ziyaretçinin geldiği Somuncu Baba´da misafirler için, her türlü ihtiyacın düşünülerek, geliştirilerek büyütülmesi, çoğaltılmasının gerekliliği apaçık ortada. Bu güzel maneviyat ikliminde memnuniyetsizlik, kargaşa, sıkıntı olmamalı, bunun için buna her sorumlu kurumun katkı verme zorunluluğu vardır. Bu gün Osman Hulusi Efendi Vakfı bu planlamayı yaparak her gecen gün hizmet standartlarını genişletmekte ve geliştirmektedir. Bunlardan biride Somuncu Babada´ki köprülerdir. Hamidiye çarşısı önündeki Hasbahçe bağlantı köprüsü Osman Hulusi Efendi Vakfı tarafından küçük araçların da kullanabileceği standartlarda çelik konstrüksiyondan ahşap kaplamalı olarak yaptırıldı. Balıklı kuyular ve çilehane yolu üzerindeki aynı standarttaki yapılması gereken köprü içinde Malatya Büyük Şehir Belediyesine talepte bulunuldu, ayrıntılı bir şekilde düzenlenen, içinde bir önceki köprünün projelerinin de bulunduğu dosya ilgililere teslim edildi. Önceleri üst düzey yetkililerce yapılacağı söylendi, dosya birkaç birim dolaştı sonrası olumsuz, rafa kalktı. Somuncu Baba Ülkemizin önemli manevi merkezlerinden birisidir, kurumlardaki birim müdürlerinin inisiyatifine bırakılacak kadarda keyfiyet yapılmamalıdır. Buraya gelenler misafirdir ve önceliği hak ederler. Malesef Malatya büyük şehir belediyemiz Somuncu Babada´ki Balıklı kuyular-çilehane yolu köprüsünü yapamadı. Gerekçesini sormak sorgulamak haddimize değil. Ama Kahramanmaraş Büyük Şehir Belediyesi buna talip oldu, seve seve bu köprüyü üstlendi, kısa sürede yaptı, hizmete açtı. Yüreklerine gönüllerine sağlık, Halka hizmet Hakk´a hizmettir. O da nasip işidir.
Vermeyince Mabut, neylesin Sultan Mahmut.