Musa Tektaş


Bir Darende Dostu Müftü Mevlüt Sarıoğlu


 Darende´ye gönül veren ilim ve irfan meraklısı gönül dostlarından Sivas´ın çeşitli ilçelerinde Müftülük yapmış olan Mevlüt Sarıoğlu, samimi bir Darende dostudur. Hayatta iken kendisi ile yapılan Vakıf arşivindeki röportaj kayıtlarından ve oğlu Necmettin Sarıoğlu´ndan aldığımız bilgilerle hayat ve hatıratından bazı bölümleri birlikte okuyalım.

1910 yılında Sivas´ın İmranlı ilçesinin Durucin Mahallesi´nde dünyaya gelir. Büyük dedeleri Erzincan´dan gelmedir. Babası İstiklâl Harbi´nden dönmediği için kendisi yetim büyür. Beş erkek ve beş kızdan oluşan ailesi ve evlatları Sivas´ın muhtelif yerlerinde hayatlarını sürdürürler. Annesi Kangal´ın Eskikarahisar Köyü´nden olduğu için eşi İbrahim Sarıoğlu´nun harpten dönmemesiyle köyüne geri dönerek abisini yanına yerleşir. Aile köken olarak Erzincan merkeze bağlı Sarıgöl Köyü´nden olduğu için ilk soyadları Sarıgöllü, sonradan Sarıgül ve en sonda Sarıoğlu olarak nüfusa geçer. Örenlice Köyü´nden Hacı Halil Efendi´nin kızı Firuze Hanım´la evlenir. Bu evlilikten, Mehmet, Eyüp, İsmail, Kadir, Necmettin adlarında beş erkek ve Fatma, Şemsi Havva, Şengül ve Hatice olmak üzere beş kız çocuğu dünyaya gelmiştir. Bunlardan Mehmet ve Eyüp vefat etmiştir. Kız çocuklarından ise Havva çocuk yaşta, Şemsi genç yaşta, Fatma ise 69 yaşında vefat eder. Çocukluğu çileli geçen Mevlüt Sarıoğlu Kangal´ın Eskikarahisar Köyü´nde dayısı Ömer Efendi´nin himayesinde 15 yaşına kadar gelir. O yıllar yokluk ve kıtlık yılları olduğu için çok zor günler geçirir. Annesi: ?Oğlum, katarda bir deve kükrer, bizim sülalemiz âlim doludur. Ben senin, Müderris Mehmet Efendi´den ilim tahsil etmeni sağlayacağım. Nasıl olsa Müderris Efendi bizim amcazademizdir seni reddetmez.? diyerek Mevlüt Sarıoğlu´nu Müderris Mehmet Efendi´ye teslim eder. Mevlüt Sarıoğlu´nun ilim hayatını ve hocasını evladı Necmettin Sarıoğlu şöyle anlatıyor:

Müderris Mehmet Efendi Osmanlı zamanında Sivas Çifte Minareli Medresesi´nde din ilimlerini tamamlayarak icazet almış, girdiği bütün imtihanlarda üst düzeyde başarı gösterdiğinden takdir ve taltif edilmiştir. Mevlüt Sarıoğlu Müderris Efendi´den ilim okumasında en büyük destek babasının büyük amcası olan Hasan Efendi´dir.

/resimler/2015-12/4/1029505496788.jpg

?Hulûsi Efendi (k.s.) Edep, Hayâ ve Tevazu Sahibi Bir Evlad-I Rasûl´dü.?

Gençlik yıllarından itibaren İhramıcızade İsmail Hakkı Toprak Hazretleri´yle tanışır, ona intisap eder. Kendisiyle (Mevlüt Sarıoğlu ile) yapılan bir röportajda şöyle demektedir:

?Hulûsi Efendi Hazretleri ile gençlik yıllarımda karşılaştım. Saçlarının faulleri uzundu ve kulaklarına kadar iniyordu. Çok merak ederdim ama niçin saçlarını ve faullerini bu kadar uzattıklarını soramazdım. Sonra okudum ki Peygamber Efendimiz de sakalları çıkana kadar saçlarını uzatıp yüzüne doğru bırakırmış, sakalları gelince sakal bırakmışlar. Ben bu bilgiyi zamanla öğrenince Hulûsi Efendi Hazretleri´nin, Peygamber Efendimiz´in gençliğinde işlemiş olduğu sünnetlerini işlediğini bizzat müşahede etmiş oldum.

Allah (c.c) edebin tümünü Hulûsi Efendi´ye vermişti. Çok edep, hayâ ve tevazu sahibi bir evlad-ı Rasûl´dü. İhramcızade İsmail Hakkı Efendi bir defasında: ?Canım Allah bütün edebi buna (Hulûsi Efendi´ye) vermiş.? buyurdular. Daha çocuk sayılacak dönemlerimizde İhramcızade Efendi Hazretleri´nin sohbetinde ikimiz de bulunuyorduk.

/resimler/2015-12/4/1030349872697.jpg

Kendisiyle o zaman müşerref olmuştuk.?

Necmettin Sarıoğlu´ndan babasının hayatını dinlemeye devam edelim:

Mevlüt Sarıoğlu zamanla imam hatiplik görevine başlamıştır. Bu vazifeye devam ederken zamanın Sivas Müftüsü Tutmaçlı İbrahim Efendi kendisini İhramcızade Efendi´ye olan bağlılığından dolayı ara ara tenkit etmiştir. İhramcızade Hazretleri Müftü İbrahim Efendi´ye de son zamanlarında hatta hastanede tedavi gördüğü zamanlar ziyaretinde bulunarak onun gönlünü kazanmış ve bu şahıs bizzat Efendi Hazretleri´nden özür dilemiştir. İşte bu yıllarda (1958) Ankara´da açılan bir müftülük imtihanına İhramcızade Hazretleri´nin teşvikiyle gönderilen Mevlüt Sarıoğlu; Allah´ın nusreti ve büyüklerin himmetiyle o imtihandan başarı ile çıkarak 1958 yılının Kasım ayında Sivas ilçelerinde Hafik Müftülüğü´ne atanmıştır. İşte bu yıllarda İhramcızade Hazretleri´yle olan münasebetinde ziyadelik ve yoğunluk kazanmıştır. Mürşidi tarafından kendisine hatim memurluğu ve ders verme görevi verilmiştir. Mevlüt Sarıoğlu bu emirlere titizlikle riayet etmiş ve hiçbir zaman tevazuunu kaybetmemiştir.

?Vazife Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretleri´ndedir.?

1969 yılında İhramcızade Hazretleri dünyasını değişir. 1970 yılında Darende´den belli iki ihvan Müftü Mevlüt Sarıoğlu´nu ziyaret ederek, kendilerini Hulûsi Efendi Hazretleri´nin göndermiş olduğunu, manevî vazifenin kime verilmiş olduğu fikrini sorarlar. O da, ?Bu vazife Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretleri´ndedir. Kendisine hürmetlerimi arz edin, bağlığımı bildirin, himmetlerini bekliyoruz.? diyerek onları ağırlayıp yolcu eder.

Kısa bir süre Zara ilçesinde müftülük yapar. Daha sonra Kangal Müftülüğü´ne atanır. Burada bir Kur´an Kursu yaptıracaktır. Bu konuyu Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretleri´ne danışmak, fikrini almak, himmet ve dua talep etmek için eşraftan bir iki kişiyle birlikte henüz askere gitmemiş olan genç evladını da yanına alarak Darende´ye gelir. O gün sohbetle geçer, namazlar Şeyh Hamid-i Veli Camii´nde kılınır. Kur´an Kursu konusunda istişaresini yapar ve o gece Darende´de misafir kalınır. Ertesi gün Cuma namazından sonra, Günpınar Şelalesi´nde sahra sohbeti yapılır, semaverler yakılır, ilahiler okunur.

1977 yılında Kangal Müftülüğü´nden emekli olur ve Sivas´a yerleşir. 1980 yılında Cencinli Mehmet Başer ile birlikte tekrar Darende´ye ziyarete gelirler. Hulûsi Efendi Hazretleri: ?Müftü Efendi, Sivas´ta hatm-i hacegan okutmakla sizi görevlendireceğiz.? buyurur. Bunun üzerine Müftü Efendi: ?Efendim, önce benim mürşidim olarak beni tamamen teslim aldığınızı, bir mürid olarak size olan bağlığımı kabul buyurursanız, ondan sonar vereceğiniz emirle vazifeyi ancak yapabilirim.? der. Hulûsi Efendi Hazretleri duygulanır, gözleri yaşarır. ?Kabul ettik, Müftü Efendi hatmimizi okut.? buyurur. Bir müddet evlerde bir müddet de mahalle camisinde hatm-i hacegan okunmaya devam edilir. Sivas eski Hatim Memuru Nuri Efendi ve Ulu Camii Derneği Sorumlusu Hacı Murat Bey bir rüya görürler. İhramıcızade Hazretleri rüyalarında: ?Gardaşım, niye hatmi ayrı okuyorsunuz Hulûsi Efendi´nin hatmine iştirak edin.? şeklinde işaret buyurmasıyla bir Miraç Gecesi´nde Sivas Ulu Camii´nde hatim okunur.

Hulûsi Efendi Hazretleri bu esnada Hicaz´dadır. Umre ziyareti dönüşlerinde ziyaretine gelen Müftü Efendi´ye hitaben; ?Medine-i Münevvere´de iken, manen Sevgili Peygamberimiz bize müjde verdi. Hatm-i haceganın Sivas Ulu Camii´nde Miraç Gecesi´nde okuduğunuzdan haber verildi. Peygamberimiz de, biz de memnun olduk.? buyurur. Bunun üzerine Müftü Efendi, Hulûsi Efendi Hazretleri´nin elini öperek, ?Sizin maneviyatınızın ve himmetinizin eseridir Efendim.? diyerek cevap verir.

Müftü Mevlüt Sarıoğlu kendisiyle yapılan bir röportajda Dîvân-ı Hulûsî-i Dârendevî ile ilgili tespitlerini şöyle dile getiriyor:

/resimler/2015-12/4/1031275811147.jpg

Dîvân´ın Yazılışı Hakkındaki Hatıra

Sivas´taki bir sohbetlerinde İhramcızade İsmail Hakkı Efendi: ?Evladım Hulûsi, yazdıklarını muhafaza ediyor musun?? diye sorunca, Hulûsi Efendi Hazretleri o büyük edebinden evet veya hayır diye bir cevap vermedi. Yine günlerden bir gün İhramcızade Hazretleri: ?Hulûsi söylediklerini muhafaza ediyor musun?? diye sorunca Hulûsi Efendi Hazretleri bu sefer cevaben: ?Evet Efendim.? dedi.

Şimdi anlıyorum ki, İhramcızade Efendi Hazretleri´nin bu suallerinin sebebi, ebyatların bir araya toplanması ve neşredilmesi için bir işaretmiş. Çok şükür elimizde böyle kıymetli bir eser var. 

Dîvân-ı Hulûsî-i Dârendevî eserini, eskiden yazılmış kitaplarla, divanlarla kıyaslandığımız zaman manevî derinliğiyle, edebî yönüyle ve hangi hususla mihenge vurursanız vurun hepsinden üstün olduğunu apaçık müşahede edebilirsiniz. Dîvân´ı içeriğiyle üslubuyla ne konuda ele alırsanız alın insanı tatmin edecek manevî boşluğu dolduracak bir eser olduğunu görebilirsiniz. Çünkü bunun sebebi tamamen Allah tarafından kalbe doğuş olmasıdır, yani düzme uydurma değildir. Öyle ebyatlar var ki, bazı beyitlerin doğuşu tamamı gelmiş bazı beyitlerin doğuşu bir sene sonra tamamlanmış. Hatta tamamlanmamış beyitler var. İşte hakiki doğuş budur. Hakiki söz, hakiki eser budur.?

Necmettin Sarıoğlu Anlatıyor:

1986 yılında müessif bir kaza sonucu iki evladını ve bir torununu kaybeden Hulûsi Efendi Hazretleri cenaze esnasında babam Müftü Mevlüt Sarıoğlu´nun ağlamasına razı olmayarak; "Niçin ağlıyorsun Müftü Efendi?? dedi. Babam da ?Efendim dayanamıyorum, elimde değil.? diye cevap verdi. Bunun üzerine Hazret: ?Bu ay Muharrem ayı, sıra da bize gelmiş, sabırlı olunuz." diyerek bir nevi etrafındakileri teskin etti.

?Sana Kavuşasım Geldi Sultanım?

Sıkı sık Darende´ye ziyarete gelirdi. Bir kış günü yine Darende´ye gelmek üzere yola çıkılır. Bu esnada Müftü Efendi: ?Öğlede inşallah Darende´de oluruz. Yemekte de Hacı Valide kabak tatlısı yapmış olsa ne güzel olur.? diye arkadaşlarına latifede bulunur. Kış sebebiyle bir iki yerde araç kara saplanır, hatta Sivas istikametine döner ama o Darende´ye gideceğiz diyerek yola devam edilmesini söyler. ?Dağları aşasım geldi sevdiğim/Sana kavuşasım geldi sultanım? terennümleriyle yola revan olurlar. Hulûsi Efendi Hazretleri camiden gelir, sofra hazırdır ancak yemeğe başlamazlar. ?Biraz bekleyelim, Müftü Efendi Sivas´tan ziyarete geliyor, onlar da yetişsinler.? buyurur. Kısa bir süre sonra Müftü Efendi ve beraberindekiler gelirler. Yemeğe başlanır. Hulûsi Efendi Hazretleri: ?Müftü Efendi sabahleyin, Hacı Valideniz, bugün Sivas´tan Müftü Efendi ve ihvanlar ziyarete geliyorlar, onlar kabak tatlısını çok severler, ikram edilmek üzere tatlı yapacağım.? dedi. Demek ki Validenizin de gönlüne doğmuş, zahiren haber verilmedi ama biz manen gelenimizi gidenimizi biliriz.? buyurur. Müftü Efendi taaccüp ile birlikte biraz da mahcup bir şekilde o kiramdan nasiplenir.

?Ayrılık Gayrılık Yok, Gönüllerimiz Beraberdir.?

Hulûsi Efendi Hazretleri İstanbul´da tedavi görürken Ya Şeyh/Hacı Muhyiddin Tütüncü ile ziyareti giden Müftü Efendi yine duygulanır, ?Efendim ihvanlar sizi soruyorlar, tedavi sebebiyle sizden ayrı kaldık, özlüyoruz. Soranlara ne cevap vereceğim.? diyerek ağlar. Hulûsi Efendi (k.s.): ?Müftü Efendi, bizim ihvanımız ervah-ı ezelde ekilen tohumlardır. Elhamdülillah neşvü nema buluyorlar. Ayrılık gayrılık yok, gönüllerimiz beraberdir.? buyururlar.

1990 yılının başlarında Müftü Efendi bir rüya görür. Rüyasında Hulûsi Efendi Hazretleri Maide Suresi´nin 2. ayetinden ?Veteâvenu alel birri ve´t-takvâ/İyilik ve (Allah´ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın.? bölümünü okur. Buradaki emr-i ilahiyi hatırlatarak, ?Evladımız Hamid´imize biat ediniz.? diyerek manevî işaret eder. Yine H. Hamidettin Efendi´ye manevî görevin verildiğine dair İhramcızade Hazretleri´nden de bir ledünni işaret alır. 14 Haziran 1990 tarihinde rahmet-i rahmana kavuşan Hulûsi Efendi Hazretleri´nin 15 Haziran 1990 tarihinde defninden hemen sonra bütün ileri gelen ihvanları toparlayan Müftü Efendi, Darende´de H. Hamidettin Efendi´ye biat eder. Hatta o ara, ?Efendim, Hulûsi Efendi Hazretleri bizi Sivas´a hatim görevlisi olarak memur etmişti. Şimdi siz ne emrederseniz ona göre hareket edeceğim.? der. H. Hamidettin Efendi de. ?Müftü Efendi, vazifenize devam ediniz.? buyurur. Bu güzel davranışına binaen Hamidettin Efendi: ?Müftü Efendi´nin bu bağlılığı onun derecesini manen yükseltmiştir.? buyurarak iltifat etmiştir. Hatta nafile namazlara ilgili bir kitapçık hazırlamasını söyler. Bunu bir emir telakki eden Müftü Efendi´nin hazırladığı eser ?Nafile İbadetler? ismiyle vakıf yayınları arasında neşredilir.

Müftü Mevlüt Sarıoğlu 13 Mart 1997 tarihinde vefat eder. Aynı gün ikinde vaktinde çok kalabalık bir cemaat eşliğinde Sivas Ulu Camii Haziresi´ne, İhramıcazade Hazretleri ile hayatta iken yakın arkadaşlarından olan H. Muhyiddin Tütüncü´nün kabrinin yakınlarına defnedilir. Allah rahmet eylesin.

Hulûsi Efendi Hazretleri´nin Müftü Mevlüt Sarıoğlu´na hitaben yazdığı şu mektup satırlarıyla yazımızı bağlayalım:

 

?Faziletli Müftü Hacı Mevlüt Efendi Gardaşımıza;

Hazret´in hizmetlerini canına minnet bilerek ifasına sa´y u belîğ gösterdiği Sivas´taki Ulu Camii Şerif´inin kaloriferinin yapılmasına himmet ve gayretinizi bekler, vahibu´l-ataya Hazretleri´nin de ihsânda bulunmasını temenni kılar, gözlerinizden öperim.

"Allahu veliyyü´t-tevfîk, ni´me´l-Mevlâ ve ni´me´r-refîk.?

 

cevat geren
24.01.2016 16:51:48
her bir kelimesi sohbet vesilesi olan yazılarınızın okunmasını ne kadar isterim ki bilinmez allah( c.c) razı olsun

Adem Aydıner
6.12.2016 01:49:20
anılar..hayali cihana değer..