Cemil Gülseren


Bir Ara


Yılın sonuna geldik. Her son bir başlangıca açılır. Aralık gider yeni yıl, yeni ay girer. Hani sunucular sık sık derler ya; ?Kısa bir ara. Tekrar görüşmek üzere.? Bir kararda bir Allah. Zaman zaman değişim şart. Günler, haftalar, aylar aralıksız birbirini kovalar. Yıllar yılları kovalıyor, gün ne ki?...

Bir ömürdür sürdüğün. Çektiğin cefa da içinde; sürdüğün sefa da? O arada yer mi değişirsin, nefes mi alırsın? Sözün kısası; sayılı nefesini harcarsın. Kimileri işe ara verir, dinlenir. Aslında verilen her ?ara´ değişimin de işareti ve öncüsü olmalı. Değişim için de bilgisayar diliyle kişi de kendini güncellemesini bilmeli. Ancak her güncelleme ille de yenilenme anlamına gelmez.

Kimileri de eşiyle aralanır, aralaşır. Buna ayrılık desek ne olur. Bu Türkiye gerçeğinde olduğu üzere aralanmak ile ayrılmak aynı sayılmıyor, sayılmaz da. Birinde aralanıyorsun, soğukluk gibi bir şey; biri ay-rıl-mak. Gönül neler umuyor neler oysa. Bu dahi imtihandır hem de zor soru. Çalışılmayan yerden gelen sorudur bu, sorundur bu. Bir de sevenlerin ayrılığı var ki, aslında onlar hiç kavuşmamıştır ki ayrılsınlar. Zaten ayrılar. Türkülerde dolu dolu söylenen bunların acıklı hikâyeleridir. ?Ayrılık yaman kelime, onu sen gel bana sor. Kader ayırdı bizi, elimizden ne gelir, sabrın sonu selamettir, başa gelen çekilir.? Sorun da çözüm de aynı dörtlükte dizilmişler.

Gerek siyasi, gerek ticari-iktisadi ve sosyal ilişkilerde ve dahi özellikle diplomatik görüşmelerde sıkça karşılaştığımız bir durumdur: ?Görüşmelere ara vermek? ne demek? ?Görüşmeler tıkandı, çıkmaza girdi.´ Demektir. Lakin çıkarken kapıyı ASLA çarpıp çıkmamak gerekiyor. Ola ki geri dönersin. Bir daha o kapıyı çalarsın kim bilir. Biraz aralık bırakıp çıksak hani ya daha  ılımlı, daha mutedil bir çıkış olacak. ?Çıkış´ sözcüğünü artık ?çözüm´ yerine de kullanır olduk. ?Çıkış´ bazen de kaçış olmuyor mu sanki? Tam burada biri de çıkıp bana, sana, ona şöyle dese hakkıdır değil mi? ?Sana vereyim bir öğüt, ununu kendi elinle öğüt.? Gerek kişisel ve gerekse ulusal görüşmelerde her an her şey olabilir diye hazırlıklı olmak durumundayız. Politikanın içi dışı olmaz. Her ikisinde de bir gün uzun bir süredir. Bir gün içinde çok şey değişebilir. Dünyada olup bitenler iyi süzülmeli. Acele kararlar ziyan getirebilir. İleriyi, daha ileriyi öngörmek, sezmek zorundayız. Bugün dost olan yarın karşımıza geçebilir.

 ?Herkesin aklı kendine.´ Demesine deriz de pek de akıllıca bir tutum sayılmaz. İstişare öne çıkmalı. Bir insanın yanlış yapmak ihtimali az da olsa var mıdır? Vardır. Yanlışları azaltmak, hatta yanlışa düşmek istemiyorsak daha çok danışacağız. Danışıp da bildiğini okuyan yok mu? O da ayrı bir sıkıntı. Tabii danışacak bilge kişileri de arayıp bulmak gerekiyor. Onlar öyle ayak  altında dolaşmazlar. Onlar el üstünde tutulacak, donanımlı, bilgili, görgülü, yetkin, yetenekli, yeterli kişilerdir. Onlar ne arpa peşindedir; ne de arpalık? Yani değerini artırmak dileyen, değer bilen olacak. Hele hele yönetici-idareci ve bilhassa da liderler değerleri korumak adına değerlileri tespit etmek mecburiyetinde. Lakin her insan için geçerli bir kanaati de burada yinelemek durumundayım: Kimi insanlara taşıyabileceğinden fazla değer verirseniz açıkça bozarsınız. Gereksiz övünmesine kapı aralamayın. Kumaşı kötüymüş deriz, mayası bozukmuş deriz demesine de sen de biraz basiret sahibi olacaksın. Yanlış adamlar, adamı yanıltabiliyor işte vesselam.

Başarılar kutlanır, başaranlar takdir edilir. Cimrilik sadece yedirip içirmeyen, gerektiğinde harcamayan değildir ki? Takdir etmesini bilmeyen dahası etmek istemeyen de cimridir. Hasetlik ile cimrilik bence ikiz kardeştir arkadaş. Dost canlısı böyle olunur. İyi günde, kötü günde belli olur deriz ya. İlk arayan sen ol olmasına da hep arayan da sen olma.( Kızmayın ama bir de durduk yere ?enayi´ demesinler.)Sev, sevil. Osman Hulûsi Efendinin Nasihat´ inde yazdığı gibi; ?Garazsız ivazsız hizmet et her canlıya; Her göze diken olma; sümbülü ol, gülü ol.? ?Karşılıksız iyilik yap, yapacaksan.- Çelişkilerimiz atalar sözünde bizi yansıtmıyor mu sanki? Kaz gelecek yerden, tavuk esirgenmez. Bir diğer söz hemen düzeltmeye yönelik; İyilik yap denize at; balık bilmezse Hâlik (Yaratan) bilir. Şimdi paylaşımcı olmaktan maksat, sosyal medyada çoğu görsel olan ?malzemeyi´ paylaşmaktan ibaret değil elbette. Kelimenin kökü ?pay´ dır. Kurban etini dağıtırken kullanırız tam da yerinde kullanılır. İşte öyle bir şeydir pay; verilen haktır. Ele gelir, elinle verirsin, ele verilir.

Allah bize hayatta iken bölüşmeyi, paylamayı değil paylaşmayı nasip etsin. Şüphesiz veren el, alan elden daha üstündür. Nasibi olan verir, nasibi olan alır.

Dostlarım! Bir ara buluşsak da dertleşsek, sohbet etsek dediğiniz dostlarınız varsa yeni yılı mı bekliyorsunuz? Beklemeyin. Buluşun, görüşün, kucaklaşın. Sadece acılarda mı buluşacağız, sadece acılar mı paylaşılır. Sevinçleri, başarıları da iyiler paylaşır. ARA BİTMEDEN.