Cemil Gülseren


Nereden nereye


Sosyal paylaşım sitelerinde yapılan paylaşımlar özellikle toplumun büyük çoğunluğunu ilgilendiren acılar, hepimizi felaketler konusunda daha bir duyarlı duruma getirmektedir. Böylelikle  kamuoyu oluşturmak maksadı da bir yandan gerçekleşmiş oluyor. Tepkiler, öfkeler yönlendirilmeye çalışılıyor. Siyasetin bizim gibi hep öne çıktığı ülkelerde her konuda farklılık oluşması da doğal karşılanıyor. Bir ortak ?acı?, ortak ?sevinç? etrafında bile kenetlenmek neredeyse imkansız hale gelmiştir. Önemli  ve ciddi kazalar, depremler, yangınlar, sel felaketleri ve yine ülkemiz için hiç de yadırganmayan göçük hadiseleri millet olarak bizleri bir araya getirse de sebep-sonuç-suçlu bağlamında çok ayrı noktalara çekilmektedir. Bu konular keşke günlük siyasete çekilmeseydi.

40-50 yıl önce Anadolu?da gezgin(ci) destancılar vardı. Bu tür acıları uzun bir destan haline getiren destancılar  şehirlerin kalabalık  merkezi yerlerinde yanık, içli sesle teypten çevreye duyurur bir yandan da kolunda desteli destan kağıdını satardı. Ortalama 20-30 dörtlüktür. İlk on bir yaşımda Urfa çarşısında rastlamıştım bir destancıya. Bir göz attığımda altındaki şairin ismi tanıdık çıkmaz mı? Satan da Darendeli, yazan da. Hep deriz ya gezginci kitapçılık, esansçılık, çerçicilik çoğunlukla Darendeliler tarafından yürütülmüş diye. Gezici destancılıkta da sözün sahibi Darendeli?Kıraathane kültürü, meddahlık, ortaoyunu gitti gidiyor derken aşıklık geleneği de iyice sahipsizleşti. Geleneksel kültür taşıyıcıları için de yarışmalar, teşvikler, taltifler gerekmiyor mu?

Şimdi taziyelerimizi de sosyal medya üzerinden yapar olduk. Ne kolaylık ne(!)?Unutulan aşinalıklar bir cümle ile uyanır mı dersiniz? Yüz yüze, göz göze yapılan sohbetin tadını bilen bilir. Gelimli gidimli dünya, bir ucu ölümlü dünya öylesine uçarı ki. Oysa kaçarı yok bu işin. Ölüm dünyalıklara kaygı bırakır. Ölüm kalanlara endişedir. Telaşı ise arkadan gelenleredir. Şairin dediği işte:

?Zaman avucumuzdan uçup gidiyor  /  Ömrümüz su gibi geçip gidiyor

Sanki bize ?Hazır olun? der gibi  /  Dostlar birer birer göçüp gidiyor.?

Sunucu radyoda sanatçıyı anlatıyordu:?sıkıntılar,  alzheimer  hastalığı derken ünlü ses sanatçısının artık bir huzurevinde yaşadığını ?Sahnelerin, ışıkların , allı pullu şöhretli geçmişin encamı. Dostları mı?...Bir zahmet belki cenazesine gelirler herhalde. O da yine TV kanallarında bir an gözükmek, bir satır söz söylemek için..Mehtaplı gecelerde ?Yine bu yıl ada sensiz? şarkısı çalınırken  sesin sahibi huzurevinde. Hayranları mı?...Onlar çoktan yeni sesler, yeni yıldızlar peşinde koşmakta. Bu değirmen neleri öğütmedi ki. Aldanan; bu dünyanın varına güvenendir. Bir de dışarıdan bir ünlünün duygularını aktaralım: (Dr. Alice Howland-Alzheimer başladıktan sonra yaptığı konuşmada) ? Hep çok şeyi bilen ve bilgisine başvurulan bir insan oldum?Şimdi kimse görüşüme başvurmuyor, öğüt almıyor. Bunu özlüyorum?Olup biten şeylerin bir parçası olmayı özlüyorum.? Yaşlanan yaşayacak .

İşte hayat. Bir zaman hayranlık duyarız, bir zaman da gelir acırız. Acıyacağınıza unutun gitsin. Bu bize daha çok oturuyor. Ne olur, ne olunmaz? Dünyasına doyamayanların dün yasına gidenleri biliriz biz.

İşi sadece bilgi yığmak ve bunu pazarlamaktan ibaret olanlar (anladınız siz onları) nesilden nesile aktarılan ilim, irfan, görgü, görenek, örf, âdet, töre ve dahi edeb ile âdâbın değerini nereden bilsinler? Para kazanmak telaşındaki beyler akarken doldurun. Küpleriniz-kimininki desti- çatlayıncaya kadar doldurun. Definecilerin buldukları  küpler bunlar mı acaba? Ne dersiniz?

Biz var ya biz aslında hayranlık duyduğumuz kişiyi ya çok abartıyoruz ya da kıskanıyoruz. Uzakta ise, yukarıda ise, ötelerde ise beslenen duygu hayranlıktır. Hele bir de yakınına düşse gör sen kıskanmayı. Bilmiyoruz ki onları erişilmez sanan yine biziz. Yakından tanısanız o fanileri abartılı olduklarını siz de göreceksiniz. Belli eden var, etmeyen var. Kıskançlık doğasında var insanın. Goethe der ki: ?Yalnız baba, oğulun kabiliyetini kıskanmaz.? Siz istediğiniz kadar yalanlayın.

Ve milletin seçimi geldi yanaştı. Herkes her şeyi söyler, söylüyor da. Yarınları düşünün, uzağı düşünün, öteleri düşünün. Demem o ki sadece anlık düşünmeyin. Gönlün, vicdanın ne derse odur. Vatandaş aslında ?geçim? ile ?seçim? arasına sıkışmış. İstenilen huzur, milli bütünlük , kardeşlik ve refah için oyumuzu vereceğiz. Rabbimden milletimiz için  hayırlısını diliyorum. Allah doğruları karşımıza çıkarır inşâallah.