Hüseyin YAREN


Kutlu Doğum / lemlere Rahmet


Dürr-i şehvâr-ı risâletdir Muhammed Mustafâ

Tâc-ı Levlâk-i hilâfetdir Muhammed Mustafâ

Zât-ı Hak Sultân-ı Kevneyn söylemişdir zâtına

Enbiyâ ser-hayline tâc-ı risâletdir Muhammed Mustafâ

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) varlıkların özü, aslı ve çekirdeğidir. İlâhi nur ve feyz O?nun üzerinden diğer varlıklara intikal etmiştir. Şerefli ruhu ve bedeniyle bütün âlemlere rahmet olarak yaratılmıştır. Mübarek ismi Levh-i Mahfuz?da peygamberlerin ilki olarak yazılmıştır.

İmam Rabbanî (k.s.), Mektubat isimli eserinde Allah Rasûlü (s.a.v.) hakkında çok güzel bilgiler vermiştir. Özetle der ki: ?Allah Rasûlü (s.a.v.) kâinatta Yüce Allah?ın muhabbet tecellisidir. Âlemin yaratılış sebebi bu ilâhi sevgidir. Yüce Allah cemali ve celaliyle bilinmek istemiş ve bunun için mahlûkatı yaratmıştır. Varlıkların yaratılışında sadece sevgi vardır. Bu sevgiye ilk mazhar olan da en sevgilidir. Yüce Allah?a varlıklar içinde en sevgili olanı, habibi Hz. Muhammed  Mustafa (s.a.v.)?dır. O ilâhi takdirde ilk sırayı aldığı gibi, varlık âlemindeki tecellide de ilk sırayı almıştır. O?nun nuru bütün varlıklardan önce yaratılmıştır. Ayrıca bu nur ve o yüce ruh, bütün peygamberlerin, velîlerin ve mü?minlerin nur, marifet, ilim, sevgi ve feyz kaynağı olmuştur. O?nun aracılığı olmadan kimseye bir nur, marifet, ilim, sevgi ve feyz gelmez. Bütün peygamberler O?nun ümmeti olmaktan ve kendisine tabi olmaktan şeref duyarlar. Zaten ahirette hepsi O?nun sancağı altında toplanacaktır. Yüce Allah O?nu seçmiş ve kendisini bütün âlemlere rahmet olarak göndermiştir. Allah büyük lütuf sahibidir; onu dilediğine verir.?

Cafer-i Sadık (k.s.) de demiştir ki: ?Allahu Teâlâ her şeyden önce Hz. Muhammed (s.a.v.)?in nurunu yaratmıştır. Allahu Teâlâ?nın birliğini ilk ikrar eden O?nun nuru ve ruhudur. Allahu Teâlâ Kalem?e ilk olarak ?Lâ ilâhe illallah Muhammedü?r-Rasûlullah? yazdırmıştır.? Bu işin hakikatini ancak Yüce Yaratan ile ilâhi nur ve bilgi ile kendisini desteklediği kimseler bilir. Yüce Allah Hz. Rasûlallah (s.a.v.)?i bu sıfatıyla hazırlamış, O?nu lütuflarına gark etmiş, ismini Arş?a yazmış, kendisini bütün meleklere ve âleme tanıtmış ve böylece katındaki şeref ve kıymetini göstermiştir.?

Allah nurunu âleme yaymıştır. Bu nuru alma yolu, âlemlere rahmet olan Hz. Rasûlallah (s.a.v.) Efendimiz?dir. Kim kalbini O?na çevirir ve O?nun kalp aynasında parlayan nura yönelirse, yöneliş derecesine göre o nurla kalbi aydınlanır. Bazıları O?ndan imanın suretini alır; dünyada küfürden, ahirette ateşten kurtulur. Bazı kalpler O?ndan farklı derecelerde imanın hakikatini alır, kâmil insan olur. Bazı insanlar da O?ndan hiç nur alamaz, küfür içinde kalır, sapıtır. O nurdan bolca nasiplenen kâmil insanlar, yeryüzünde nurun taşıyıcısı olurlar. Bu konuda Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: ?Allahu Teâlâ?nın yeryüzündeki insanlar içinde feyz ve nur kapları vardır. Rabb?inizin kapları salih kullarının kalpleridir. Bu kalplerin O?na en sevgili olanları da en yumuşak ve en ince olanlarıdır.?

İmam Abdülgani Nablusî (k.s.) der ki: ?Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) herkese fayda verir; bütün peygamberlerin ruhları, âriflerin ve salihlerin kalpleri, elde ettikleri ilimleri, ilâhi hikmetleri, Rabbanî marifetleri ve Melekût Âlemi?nin sırlarını Rasûlallah Efendimiz?in ruhundan alırlar. Bütün ilimler O?nun ilminden, hikmet ve marifetinden alınmadır. Yüce Allah Rasûlallah (s.a.v.) Efendimiz?i zatı ile insanlar arasında bir geçit ve tecelli mahalli yapmıştır. Bunun için Hz. Âdem (a.s.) Rasûlullah Efendimiz?le miraçta karşılaşınca O?na; ?Ey vücuduyla evladım, maneviyatıyla babam olan (varlık âlemine geliş sebebim olan) zat!? demiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)?in dünyaya gelir gelmez ilk hareketi¸ Yüce Yaratıcı olan Cenab-ı Allah?a ibadet ve ümmetlerinin affı için yalvarmak olmuştur.  Allahu Teâlâ?ya ?Celâlü Rabbî?r-rafîı? cümlesini söylemiştir. Bir bulut zuhur etmiş ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)?i semalara çıkarmış¸ gizli bir ses şöyle nida etmiştir: ?Peygamberin ziyaretini insanlardan gizleyin.? Daha sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v.)?e Âdem?in yaratılışının, Şit?in ma?rifetinin, Nuh?un şecaatinin, İbrahim?in Allah (c.c) dostluğunun, İsmail?in lisânının, İshâk?ın rızâsının, Salih?in safuetinin, Lût?un hikmetinin, Yakub?un müjdesinin, Musa?nın şiddetinin, Eyüb?ün sabrının, Yusuf?un tâatinin, Yu?şa?nın cihâdının, Davud?un korunuşunun, Danyal?in muhabbetinin, İlyas?ın vakarının, Yahya?nın ismetinin ve İsa?nın zühdünün verilmesinin emredildiği söylenir. Bu olaydan sonra kendisine ?nübüvvet¸ nusret ve izzet? anahtarlarının verildiğini belirtir. Bu cümlelerini de şöyle değerlendirmemiz mümkündür: Eğer bahsedildiği gibi her şeyden önce Nûr-i Muhammedî yaratılmışsa bu peygamberlerin sahip oldukları güzelliklerin hepsinin temelinde Hz. Muhammed (s.a.v.)?in güzellikleri yatmaktadır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) maneviyat âleminin güneşidir. Bu güneşin ışığı süreklidir; O, dünyada olduğu gibi ahirette de en parlak şekilde nur vermeye, ışık saçmaya devam edecektir. Çünkü O bütün âlemlere rahmet olarak yaratılmıştır. Bu rahmet, bizim için gönderilmiştir; şükür ki, bizler ümmet olarak O?nun payına düştük; buna razı olalım, sevinelim, bu rahmeti tanımaya ve ışığıyla aydınlanmaya gayret edelim.