Dürr-i
şehvâr-ı risâletdir Muhammed Mustafâ
Tâc-ı
Levlâk-i hilâfetdir Muhammed Mustafâ
Zât-ı
Hak Sultân-ı Kevneyn söylemişdir zâtına
Enbiyâ
ser-hayline tâc-ı risâletdir Muhammed Mustafâ
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)
varlıkların özü, aslı ve çekirdeğidir. İlâhi nur ve feyz O?nun üzerinden diğer
varlıklara intikal etmiştir. Şerefli ruhu ve bedeniyle bütün âlemlere rahmet olarak
yaratılmıştır. Mübarek ismi Levh-i Mahfuz?da peygamberlerin ilki olarak yazılmıştır.
İmam Rabbanî (k.s.),
Mektubat isimli eserinde Allah Rasûlü (s.a.v.) hakkında çok güzel bilgiler
vermiştir. Özetle der ki: ?Allah Rasûlü (s.a.v.) kâinatta Yüce Allah?ın
muhabbet tecellisidir. Âlemin yaratılış sebebi bu ilâhi sevgidir. Yüce Allah
cemali ve celaliyle bilinmek istemiş ve bunun için mahlûkatı yaratmıştır.
Varlıkların yaratılışında sadece sevgi vardır. Bu sevgiye ilk mazhar olan da en
sevgilidir. Yüce Allah?a varlıklar içinde en sevgili olanı, habibi Hz. Muhammed
Mustafa (s.a.v.)?dır. O ilâhi takdirde
ilk sırayı aldığı gibi, varlık âlemindeki tecellide de ilk sırayı almıştır.
O?nun nuru bütün varlıklardan önce yaratılmıştır. Ayrıca bu nur ve o yüce ruh,
bütün peygamberlerin, velîlerin ve mü?minlerin nur, marifet, ilim, sevgi ve
feyz kaynağı olmuştur. O?nun aracılığı olmadan kimseye bir nur, marifet, ilim,
sevgi ve feyz gelmez. Bütün peygamberler O?nun ümmeti olmaktan ve kendisine
tabi olmaktan şeref duyarlar. Zaten ahirette hepsi O?nun sancağı altında
toplanacaktır. Yüce Allah O?nu seçmiş ve kendisini bütün âlemlere rahmet olarak
göndermiştir. Allah büyük lütuf sahibidir; onu dilediğine verir.?
Cafer-i Sadık (k.s.) de
demiştir ki: ?Allahu Teâlâ her şeyden önce Hz. Muhammed (s.a.v.)?in nurunu
yaratmıştır. Allahu Teâlâ?nın birliğini ilk ikrar eden O?nun nuru ve ruhudur.
Allahu Teâlâ Kalem?e ilk olarak ?Lâ ilâhe
illallah Muhammedü?r-Rasûlullah? yazdırmıştır.? Bu işin hakikatini ancak Yüce
Yaratan ile ilâhi nur ve bilgi ile kendisini desteklediği kimseler bilir. Yüce
Allah Hz. Rasûlallah (s.a.v.)?i bu sıfatıyla hazırlamış, O?nu lütuflarına gark
etmiş, ismini Arş?a yazmış, kendisini bütün meleklere ve âleme tanıtmış ve
böylece katındaki şeref ve kıymetini göstermiştir.?
Allah nurunu âleme
yaymıştır. Bu nuru alma yolu, âlemlere rahmet olan Hz. Rasûlallah (s.a.v.)
Efendimiz?dir. Kim kalbini O?na çevirir ve O?nun kalp aynasında parlayan nura
yönelirse, yöneliş derecesine göre o nurla kalbi aydınlanır. Bazıları O?ndan
imanın suretini alır; dünyada küfürden, ahirette ateşten kurtulur. Bazı kalpler
O?ndan farklı derecelerde imanın hakikatini alır, kâmil insan olur. Bazı
insanlar da O?ndan hiç nur alamaz, küfür içinde kalır, sapıtır. O nurdan bolca
nasiplenen kâmil insanlar, yeryüzünde nurun taşıyıcısı olurlar. Bu konuda Rasûlullah
(s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: ?Allahu
Teâlâ?nın yeryüzündeki insanlar içinde feyz ve nur kapları vardır. Rabb?inizin
kapları salih kullarının kalpleridir. Bu kalplerin O?na en sevgili olanları da
en yumuşak ve en ince olanlarıdır.?
İmam Abdülgani Nablusî
(k.s.) der ki: ?Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) herkese fayda verir;
bütün peygamberlerin ruhları, âriflerin ve salihlerin kalpleri, elde ettikleri
ilimleri, ilâhi hikmetleri, Rabbanî marifetleri ve Melekût Âlemi?nin sırlarını Rasûlallah
Efendimiz?in ruhundan alırlar. Bütün ilimler O?nun ilminden, hikmet ve
marifetinden alınmadır. Yüce Allah Rasûlallah (s.a.v.) Efendimiz?i zatı ile
insanlar arasında bir geçit ve tecelli mahalli yapmıştır. Bunun için Hz. Âdem
(a.s.) Rasûlullah Efendimiz?le miraçta karşılaşınca O?na; ?Ey vücuduyla
evladım, maneviyatıyla babam olan (varlık âlemine geliş sebebim olan) zat!?
demiştir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)?in
dünyaya gelir gelmez ilk hareketi¸ Yüce Yaratıcı olan Cenab-ı Allah?a ibadet ve
ümmetlerinin affı için yalvarmak olmuştur.
Allahu Teâlâ?ya ?Celâlü Rabbî?r-rafîı? cümlesini söylemiştir. Bir bulut
zuhur etmiş ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)?i semalara çıkarmış¸ gizli bir ses
şöyle nida etmiştir: ?Peygamberin ziyaretini insanlardan gizleyin.? Daha sonra Peygamber
Efendimiz (s.a.v.)?e Âdem?in yaratılışının, Şit?in ma?rifetinin, Nuh?un
şecaatinin, İbrahim?in Allah (c.c) dostluğunun, İsmail?in lisânının, İshâk?ın
rızâsının, Salih?in safuetinin, Lût?un hikmetinin, Yakub?un müjdesinin,
Musa?nın şiddetinin, Eyüb?ün sabrının, Yusuf?un tâatinin, Yu?şa?nın cihâdının,
Davud?un korunuşunun, Danyal?in muhabbetinin, İlyas?ın vakarının, Yahya?nın
ismetinin ve İsa?nın zühdünün verilmesinin emredildiği söylenir. Bu olaydan
sonra kendisine ?nübüvvet¸ nusret ve izzet? anahtarlarının verildiğini
belirtir. Bu cümlelerini de şöyle değerlendirmemiz mümkündür: Eğer bahsedildiği
gibi her şeyden önce Nûr-i Muhammedî yaratılmışsa bu peygamberlerin sahip
oldukları güzelliklerin hepsinin temelinde Hz. Muhammed (s.a.v.)?in
güzellikleri yatmaktadır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)
maneviyat âleminin güneşidir. Bu güneşin ışığı süreklidir; O, dünyada olduğu
gibi ahirette de en parlak şekilde nur vermeye, ışık saçmaya devam edecektir.
Çünkü O bütün âlemlere rahmet olarak yaratılmıştır. Bu rahmet, bizim için
gönderilmiştir; şükür ki, bizler ümmet olarak O?nun payına düştük; buna razı
olalım, sevinelim, bu rahmeti tanımaya ve ışığıyla aydınlanmaya gayret edelim.