Cemil Gülseren


Hepsi bir


Kokmaz bulaşmazlar için hep derler ya; yaralı parmağa işemez. Naza mı çeker nedir bunların güneşinde mendil de kurumaz. Çevrenizde hep de görürsünüz. Eksik olmazlar. Gıcıklık falan değil yaptıkları istemezlik. Düpedüz çekememezlik. Gönülleri dar, yerleri dar, elleri, dar, ufukları dar. Allah bilir ya bunların kabirleri de dar olur. Bu tipler bir işe yaramaktan nefret ederler. Hani derler ya: ?Leyleğe b?ilaç demişler. Gitmiş denizin ortasına etmiş. Onlar kendilerini nasıl bilirler dersiniz? Ancak kendi gibilerini ?iyi? bilirler. Hepsi bir bunların.

Yaralı parmağa işemezleri  silin atın rehberinizden. Rehberimizin en ACİL listesinde olan yaralı parmağı tedavi eden doktorlara da 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla bir kez daha şükranlarımızı sunuyoruz. Bu vesileyle Türkiye?nin sayılı şair tabiblerinden olan hemşehrimiz Merhum Dr. Abdullah ERTEM?den iki dörtlük alarak onun şahsında dünyasını değişmiş bütün doktorlarımıza Allah?tan rahmet diliyorum. Hekimlerimizin 14 Mart TIP BAYRAMLARINI da kutluyoruz.

?Bire bağlanmış kaderim  /  Dünyaya gelişim bir  /  Gidişim bir  /  Hepsi bir.?

?Ne Hipokrat kaldı, ne İbn-i Sina  /  Ne Lokman yaşıyor, peygamber İsa

El bebek, tüp bebek  bir gün bu sıra  /  Sana da gelince duramazsın ki.?

 

Fıkra gibi dersiniz ama değil. Kadın işten dönen kocasına, kapıda karşılayıp haberi vermiş:  ?Sorma kocacığım, bugün doktorum beni muayene ettikten sonra ne dedi biliyor musun? ?Ne dedi?? ?Bir ay bir deniz kenarında tatil yapmalıymışım. Nereye gidelim dersin?? (Adam hırsla cevap verir.) ?Başka bir doktora.? Aslında doktor doğrusunu demiş demesine de biz kabullenemiyoruz. Askerlikte olan bir uygulama vardı adı ?Hava değişimi? idi. Bence doktorlar bir çorba içmeyi bir de yer değiştirmeyi (gezmeyi) reçete mi eder, rapor mu eder? Ne ederse etsin. Görmüyor musunuz toplum cinnet geçiriyor. Asker cinnette, koca dehşette, falan bunalımda, filan tozuttu. Hasılı komşular toplumsal bir çırpınış var, bunalım var. Bu toplumun sevince, huzura, sükuna ihtiyacı var. Acilen hem de. Birey olarak anti depresif  ilaçlara sarılıyoruz. İstatistiki rakamları verip da iyice yangına körükle gitmeyeyim dedim. Bakın etrafınıza: Kimi içe gömülmüş kimi iyice yamulmuş, kıvrılmış, çekilmiş köşesine. Kimi can sıkıntısından patlar, kimi evden dışarı atlar. İş-güç, okuma-yazma, eş-dost, konu-komşu derken son zamanlarda geziler, turlar da can sıkıntısına çözüm olarak sunulur oldu. İyi de oldu. Kimi de böyle iyi hissediyor kendini. Önemli olan da bu değil mi? İç sıkıntılarından kurtulmak için kendini gezmeye veren bir tanıdığım; ? yakınmaktansa yaklaşmayı, ulaşmayı seviyorum.? demişti. Kendine iyi geldiği belli ki bir de bir söz savurdu ortalığa deme gitsin: ?Evde kalıp gazel olacağıma; gezip güzel olurum.? Kendini alışverişe veren bayanlardan değildi. Onu biliyorum. Gezmek daha akıllıca bence de. Çok gezen gelinin kaynanası dertlidir ama. Yanar söyler, döner söylenir. Dillenir, komşularına dertlenir: ?Bizim gelin süpürgeyle küsülü; Örümcekler asım asım asılı.? Gelin kızlar asılacağına varsın örümcekler asılsın. Yürü kızım. Kim tutar seni. Böyle çok gezermiş Nasreddin Hoca?nın hanım da. Komşuları bir gün demiş bulunmuşlar:-Hocam sizin hatun ne çok geziyor? Diye. ?Yok ya öyle olsaydı bizim eve de uğrardı. Şimdilerde pek rastlanmaz ya; ana-kız ikisi de gezginci olursa ne olur? Sormazlar mı? ?Ana gezer, kız gezer; bu çeyizi kim düzer?? Babaların kesesi sağ olsun. Her şeyin hazırı var. Neymiş o iğne, iplik, kasnak, kanaviçe, oyaymış, dantelmiş. Git, al, gel. Eve teslim. Aman gençler dikkat! Bir düğme bile dikemeyen ama yüzünüze dik dik bakanlarla da karşılaşabilirsiniz. Devir bu devir. Öncelerden kalma bir direniş sözü işte: Sen ağa, ben ağa; bu ineği kim sağa?

 Kimi de can sıkıntısını gidermek için kendini yemeye-içmeye verir. Hatırı sayılır bir çoğunluktur kendini yemeye verenler. Dünya  şişmanlıyor. Bir yandan da açlık sınırında milyonlar. Siz yazdığına bakmayın o bir ?yalanlama? Yok aslında böyle bir şey. O başka bir şey demek ister. Söz aşığın:

?Aşık Karamehmet de söylemiş görelim TOHTUR BEY?e ne söylemiş:

Verdiğin berize budur gayratım  /  Bundan başka uyamayon toktur bey

Üç sepet yumurta sabah kayfaltım  /  Teker teker sayamayon toktur bey

Hindiye acımdan çoktan ölürdüm  /  Sağ olun konşular ediyo yardım 

Bir koyundan fazla yemem söz verdim  /  Ayıp olur cayamayon toktur bey.? (Hindi: Şimdi)