Kokmaz
bulaşmazlar için hep derler ya; yaralı parmağa işemez. Naza mı çeker nedir
bunların güneşinde mendil de kurumaz. Çevrenizde hep de görürsünüz. Eksik
olmazlar. Gıcıklık falan değil yaptıkları istemezlik. Düpedüz çekememezlik.
Gönülleri dar, yerleri dar, elleri, dar, ufukları dar. Allah bilir ya bunların
kabirleri de dar olur. Bu tipler bir işe yaramaktan nefret ederler. Hani derler
ya: ?Leyleğe b?ilaç demişler. Gitmiş denizin ortasına etmiş. Onlar kendilerini
nasıl bilirler dersiniz? Ancak kendi gibilerini ?iyi? bilirler. Hepsi bir
bunların.
Yaralı
parmağa işemezleri silin atın
rehberinizden. Rehberimizin en ACİL listesinde olan yaralı parmağı tedavi eden
doktorlara da 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla bir kez daha şükranlarımızı sunuyoruz.
Bu vesileyle Türkiye?nin sayılı şair tabiblerinden olan hemşehrimiz Merhum Dr.
Abdullah ERTEM?den iki dörtlük alarak onun şahsında dünyasını değişmiş bütün
doktorlarımıza Allah?tan rahmet diliyorum. Hekimlerimizin 14 Mart TIP
BAYRAMLARINI da kutluyoruz.
?Bire bağlanmış kaderim /
Dünyaya gelişim bir / Gidişim bir
/ Hepsi bir.?
?Ne Hipokrat kaldı, ne İbn-i
Sina /
Ne Lokman yaşıyor, peygamber İsa
El bebek, tüp bebek bir gün bu sıra / Sana
da gelince duramazsın ki.?
Fıkra
gibi dersiniz ama değil. Kadın işten dönen kocasına, kapıda karşılayıp haberi
vermiş: ?Sorma kocacığım, bugün doktorum
beni muayene ettikten sonra ne dedi biliyor musun? ?Ne dedi?? ?Bir ay bir deniz
kenarında tatil yapmalıymışım. Nereye gidelim dersin?? (Adam hırsla cevap verir.)
?Başka bir doktora.? Aslında doktor doğrusunu demiş demesine de biz
kabullenemiyoruz. Askerlikte olan bir uygulama vardı adı ?Hava değişimi? idi.
Bence doktorlar bir çorba içmeyi bir de yer değiştirmeyi (gezmeyi) reçete mi
eder, rapor mu eder? Ne ederse etsin. Görmüyor musunuz toplum cinnet geçiriyor.
Asker cinnette, koca dehşette, falan bunalımda, filan tozuttu. Hasılı komşular
toplumsal bir çırpınış var, bunalım var. Bu toplumun sevince, huzura, sükuna
ihtiyacı var. Acilen hem de. Birey olarak anti depresif ilaçlara sarılıyoruz. İstatistiki rakamları
verip da iyice yangına körükle gitmeyeyim dedim. Bakın etrafınıza: Kimi içe
gömülmüş kimi iyice yamulmuş, kıvrılmış, çekilmiş köşesine. Kimi can
sıkıntısından patlar, kimi evden dışarı atlar. İş-güç, okuma-yazma, eş-dost,
konu-komşu derken son zamanlarda geziler, turlar da can sıkıntısına çözüm
olarak sunulur oldu. İyi de oldu. Kimi de böyle iyi hissediyor kendini. Önemli
olan da bu değil mi? İç sıkıntılarından kurtulmak için kendini gezmeye veren
bir tanıdığım; ? yakınmaktansa yaklaşmayı, ulaşmayı seviyorum.? demişti.
Kendine iyi geldiği belli ki bir de bir söz savurdu ortalığa deme gitsin: ?Evde
kalıp gazel olacağıma; gezip güzel olurum.? Kendini alışverişe veren
bayanlardan değildi. Onu biliyorum. Gezmek daha akıllıca bence de. Çok gezen
gelinin kaynanası dertlidir ama. Yanar söyler, döner söylenir. Dillenir,
komşularına dertlenir: ?Bizim gelin süpürgeyle küsülü; Örümcekler asım asım
asılı.? Gelin kızlar asılacağına varsın örümcekler asılsın. Yürü kızım. Kim
tutar seni. Böyle çok gezermiş Nasreddin Hoca?nın hanım da. Komşuları bir gün
demiş bulunmuşlar:-Hocam sizin hatun ne çok geziyor? Diye. ?Yok ya öyle olsaydı
bizim eve de uğrardı. Şimdilerde pek rastlanmaz ya; ana-kız ikisi de gezginci
olursa ne olur? Sormazlar mı? ?Ana gezer, kız gezer; bu çeyizi kim düzer??
Babaların kesesi sağ olsun. Her şeyin hazırı var. Neymiş o iğne, iplik, kasnak,
kanaviçe, oyaymış, dantelmiş. Git, al, gel. Eve teslim. Aman gençler dikkat!
Bir düğme bile dikemeyen ama yüzünüze dik dik bakanlarla da
karşılaşabilirsiniz. Devir bu devir. Öncelerden kalma bir direniş sözü işte:
Sen ağa, ben ağa; bu ineği kim sağa?
Kimi de can sıkıntısını gidermek için kendini
yemeye-içmeye verir. Hatırı sayılır bir çoğunluktur kendini yemeye verenler.
Dünya şişmanlıyor. Bir yandan da açlık
sınırında milyonlar. Siz yazdığına bakmayın o bir ?yalanlama? Yok aslında böyle
bir şey. O başka bir şey demek ister. Söz aşığın:
?Aşık Karamehmet de söylemiş görelim TOHTUR BEY?e ne söylemiş:
Verdiğin berize budur gayratım / Bundan başka uyamayon toktur bey
Üç
sepet yumurta sabah kayfaltım / Teker teker sayamayon toktur bey
Hindiye
acımdan çoktan ölürdüm / Sağ olun konşular ediyo yardım
Bir
koyundan fazla yemem söz verdim / Ayıp olur cayamayon toktur bey.? (Hindi:
Şimdi)