Musa Tektaş


H. Hamidettin Ateş Efendinin Hicaz hatıraları


H. Hamidettin Ateş Efendi bir grup arkadaşla hac vazifesini ifa etmek üzere 28 Eylül / 12 Ekim 2014 tarihleri arsında Hicaz`a gittiler. Allah`ın lütfuyla Hacc-ı Ekber yaptılar.  "Hac meşakkattir." hadisi şerif esrarınca bu yolcuğun başlangıç ve bitimin de biraz meşakkat çekilmiş, bazı zorluklar yaşanmış. Ancak ibadet duygusuyla sabır gösterip, zorluklara Allah rızası için tahammül göstermişler. Tabii Mekke ve Medine`de çok güzel hatıralar yaşamışlar? Geçtiğimiz iki sayıda hac hatıralarından bahsettik. Bu yazımızda da H. Hamidettin Ateş Efendi`nin bu yılki hac hatırları ve geçmişte yaşanmış bazı hicaz hatıralarını bir demet halinde sunalım istedik?

1988 yılında Medine-i Münevvere`de cezaevi vaizi olarak görev yapan Suriyeli âlimlerden Seyyid Ömer, Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi ile Medine`de görüşüp sohbet eder. Aradan yıllar geçer 1996 yılında bir grup arkadaşla umre ziyaretine giden H. Hamidettin Efendi, Medine`de bir eve davet edilir. Ev sahibi, yakın komşusu olan Seyyid Ömer`e bir misafiri olduğunu belirterek onu da davet eder. H. Hamidettin Efendi bazı arkadaşlar ile içeride otururken, evin dış kapısından giren Seyyid Ömer, "Vallahi burada Hacı Hulûsi Efendi`nin kokusu var." diyerek hayretini gizleyez. İçeri girdiğinde ise, daha önce hiç görmediği H. Hamidettin Efendi`nin olduğunu görünce boynuna sarılarak, kucaklaşır ve saatlerce sohbet ederler. Bu hatıra Hz. Peygamber (s.a.v.)`den sürüp gelen gül kokusunun onun neslinde burcu burcu koktuğunun bir işaretidir.

2009 yılındaki umre ziyaretinde de H. Hamidettin Efendi Hazretleri ile birlikte Seyyid Ömer`in ziyaretine gidileceği haber verilir. Çok rahatsız ve hasta olmasına rağmen, ziyaretçilerin Darende`den gelmiş olduklarını duyunca çok heyecanlanıp, beklemeye başlar. İlk karşılaştıkları anda: "Efendim, sizleri çok özledim." derken gözyaşlarını tutamaz ve gözyaşları içerisinde şunları söyler: "Hulûsi Efendi Hazretleri çok büyük kutuptu, maşallah hayrül halefi ile yol da aynen devam ediyor." der.

"Peygamber Sevgisi ve Muhabbetinden Daha Büyük Zenginlik Olmaz."

H. Hamidettin Efendi Hazretleri`ni göstererek, "Bunun dedesi Somuncu Baba Hazretleri`nin fırını var, fırınla ilgili çok güzel kerametleri var. Ben Darende`de muhabbet ve manevîyatın çok fazla olduğunu biliyorum." der ve ağlamayı sürdürür. H. Hamidettin Efendi Hazretleri Seyyid Ömer`e dönerek, "Sizleri biz de çok özledik." dediğinde "Efendim, siz gelince bizim için bayram oldu. Fakat biz çok fakiriz." der ve bu sözlerini iki kez tekrarlar. Bunun üzerine Efendi Hazretleri, Seyyid Ömer`e, "Peygamber sevgisi ve muhabbetinden daha büyük zenginlik olmaz." buyurur. Bu kelam ile duygulanan Seyyid Ömer şunları söyler: "Kim ehl-i beyti ve kutupları seviyorsa ne mutlu onlara,  H. Hamidettin Efendi Hazretleri ile sohbet edip murakabe edenlere ne mutlu? " Daha sonra Seyyid Ömer`in "Ben Hulûsi Efendi`nin ilâhîlerini de çok seviyorum." demesi üzerine arkadaşlar "Kapında bir zelil-i hâk-i sârım ya Rasûlullah"  ilâhîsinin Arapça`sını okurlar.

2013 yılında Umre ziyarete esnasında H. Hamidettin Ateş Efendi, 6 ay kadar önce vefat eden baba dostu Seyyid Ömer`in çocuklarıyla görüşmek ister. Evlatlarından Ziyaeddin Efendi evlerine davet eder. Birkaç kişiyle Hamidettin Efendi, Medine`nin Avali Mahallesindeki evine gider. Ziyaeddin Efendi çocuklarını, yeğenlerini, bütün akrabalarını toplar evinin kapısında değil, sokağında değil, sokağın ana caddeye çıktığı noktada Efendi Hazretlerini karşılar. Birlikte evlerine girerler. Çok sevindiğini, babasının bu ziyaretten mânen memnun olduğunu, vefa ve dostluğun her zaman anılmak ve hatırlanmak olduğunu söyler. Güzel bir sohbet olur. O arada Ziyaeddin Efendi: "Efendim, Peygamberimizin oğlu İbrahim, burada yani Avali mahallesinde kocası demircilik bir   sütannenin yanında kılırdı. Sık sık Peygamberimiz (s.a.v.) buraya gelir ve duman dolu evlerine girerdi. Peygamberimiz (s.a.v.), oğlu İbrahim`i ziyaret eder, kucaklayarak öper ve bağrına basardı. Peygamberimizin gelişine bütün mahalle halkı sevinirdi. Allah biliyor ya biz de bugün Muhammedî kokuyu getiren zat-ı âlinizin gelişine çoluk çocuk, aile olarak çok sevindik, bizleri memnun ettiniz. Babam sizleri çok severdi. Biz de çok seviyoruz. Bizim gönlümüzü yaptınız, Allah da sizin gönlünüzü yapsın, Allah razı olsun." der.

 

Bedir Gazvesini ve Bedir Kuyularını Hatırlamak

H. Hamidettin Ateş Efendi Anlatıyor:

Hac ve umre ziyaretine giden Türk hacılar çeşitli mekânlara ziyaretlerde bulunurlar. Bu güzergâhlar içerisinde Bedir Gazvesinin yapıldığı Bedir Kuyuları ve çevresi bulunmaz. Hem uzaktır hem de öze izinle o güzide mekânlara gidilebilmektedir. Geçtiğimiz yıllarda bir umre ziyaretinde bu hatırası yüksek mekânları görmek istediğimizi Suudlu hatırı sayılır mihmandarımız Şeyh Said`den talep etmiştik. Sağolsun Şeyh Said`in ilgili makamlardan aldığı özel izinle Bedir Kuyularını ve civarını ziyaret ettik. Üç yüz kişilik grubumuzla ziyaretimizi gerçekleştirdik. Bizim oraya varmamızdan birkaç saat önce bir kum fırtınası çıkmış olmalı ki, gittiğimizde sanki savaş tablosunu andıran bir havayla karşılaştık. Rüzgâr bazı hurma ağaçlarını yere yatırmış, etraf toz duman içindeydi. Ariş Mescidi`nin bulunduğu yerde sünnete uygun konakladık. Hemen mescidin arka tarafındaki su kuyularını ziyaret ederken, mihmandarımızın anlattığı savaş tabloları gözümüzün önünde canlanırken, o ânı yaşamış gibi olduk. Peygamberimizin ordusunda bir nefer olarak İslâm uğruna can feda eden sahabi efendilerimizin izini takip etmeye çalıştık. Şehitlerimizin isimlerinin yazılı olduğu mermer levhaya bakarken, gözyaşları içerisinde onların kahramanlıklarını dinledik. Tekrar Ariş Mescidi`nin önüne geldiğimizde arkadaşlarımız semaverleri yakmış çay hazırlamışlardı, sükûnetle sohbete oturduk. Kıymetli mihmandarımız Şeyh Said cebinden çıkardığı Ashab-ı Bedir`in isimlerini içeren bir kitapçığı okumaya başladı. Huzurla dinledik ve sonunda dua ettik.

Bu yıl da Medine Müzesinde Peygamberimizin hayatından kesitler içeren mekânların maketler, haritalar ve krokiler üzerinde önemli olayların sergilendiği mikanı ziyaret etme imkânımız oldu. Bedir Gazvesinin önünde, haritaya baktığımda gözümüzde tarihle birlikte, geçtiğimiz yıllardaki ziyaret canlandı.

 

Karşılama ve Bayram Sevinci

12 Ekim 2014,  Pazar günü Malatya Havaalanı`ndayız. Sivas`tan, K. Maraş`tan, Elbistan`dan, Malatya`dan hele hele Darende`den yüzlerce arkadaşımız H. Hamidettin Efendi Hazretleri`ni karşılamaya gelmişti. Büyük bir heyecan ile uçağın havaalanına indiğini gördük. Önce akrabaları olmak üzere bekleme salonundaki arkadaşlardan bir kısmı Hamidettin Efendi Hazretleri`yle görüştüler.  Kalabalık çok fazlaydı. Büyük bir konvoyla Darende`ye doğru ilerliyorduk. Bu arada H. Hamidettin Ateş Efendi vakıftan görevli arkadaşlara talimat vererek, "Yemek hazırlıkları yapılsın, bütün misafirlere yemek ikram edeceğiz. Sonra çay içer sohbet eder, karşılamaya gelen arkadaşların hepsiyle görüşürüz." buyuruyordu. Yemekler yenildikten sonra, sohbet meclisinde bir iki ilahi okundu. Bu arada bir arkadaş: "Efendim 24 saattir yoldasınız, biraz istirahat etmek istemez misiniz?" deyince;  Hamidettin Efendi; "Biz arkadaşlarımızın, dostlarımızın yanında oturunca istirahat ediyoruz, yorgunluk hissetmiyoruz. Allah gönül yorgunluğu vermesin." buyurdu. Bir müddet yukarıda arz ettiğimiz hatıralardan naklettiler. Sonra herkesle tek tek görüştüler. Arkadaşlar da ayır bir bayram havası yaşadılar.

 

Hulusi Aysabar Anlatıyor:

Aslen Kahramanmaraşlıyım. Babamın işi sebebiyle çocukluğum ve hayatımın büyük bölümü Darende`de geçti. Hamidettin Efendi Hazretleri`yle birlikte hac ve umre yapmayı her gönül dostu arzu eder. Ama biz elhamdülillah hayalin ötesinde bir hakikatle karşılaştık. Üç yıldır Mekke`de bir Türk şirketinde çalışıyorum. Bu yıl hac farizasında büyük sevinç yaşadık.

Hatırama iki yıl önceden başlamak istiyorum. 2012 yılında Somuncu Baba Külliyesi inşaatı yapılırken, cami meydanının mermer alanlarının döşemesi yapılamadan önce, H. Hamidettin Efendi Hazretleri, "Mekke`de çalışan arkadaşı arayın, Kâbe-i Şerif`e gitsin, tavaf alanındaki mermerlerin ortalama ölçülerini alsın da, biz de cami meydanındaki mermerleri o ölçülere göre döşeyelim. Buraya gelen insanlar, Mekke`yi hatırlasın, gönüllerinde inşiraha vesile olsun." buyurur. Vakıftan görevli arkadaşlar beni aradılar. Bir vazife, emir kabul ettim. Hemen abdestimi tazeleyerek ikindi namazı için Harem-i Şerif`e gittim. İkindi namazını eda ettikten sonra Darende`den gelen emir üzerine tavaf alanındaki mermerleri incelemeye başladım. Metre götürmeyi unutmuşum?

Mermerlerin uzun kenarlarının dik, kısa kenarlarının ise Kâbe`ye yan gelecek şekilde döşendiğini,  safları ve kıble istikametini belirtmek için Kâbe`ye çevresine her iki mermer parça arasına 5cm eninde farklı ton ve formda mermerler kullanıldığını gözlemledim.    Mermerlerin ölçüsünü almak için Kâbe`de çalışmakta olan herhangi bir ustaya metresi olup olmadığını sordum. Tevafuktur ki ustada metre varmış. Metreyi bana uzattı. Ben de ustadan aldığım metre ile tavaf alanındaki mermerleri ölçmeye başladım. Birinci mermeri ölçtüğümde mermerin kısa kenarı: 55cm, uzun kenarı: 115cm, İkinci mermeri ölçtüğümde mermerin kısa kenarı: 57cm, uzun kenarı: 115cm. geldi?  1, 2, 3 derken her mermer parçasının diğeriyle aynı olmadığını, mermerlerin kısa kenarlarının bir kaç santim birbirlerinden farklı olduğunu görünce hem şaşırdım,  hem de eğer bu fark diğer mermer parçalarında da var ise Darende`ye nasıl bir ölçü hazırlar gönderebilirim diye düşünmeye başladım. Bu arada bir taraftan da metresini emanet veren ustanın beni meraklı gözlerle izleyerek, bana gülümsediğini fark ettim. 

Neden gülümsediğini sordum. O usta; `Tavaf alanında bulunan tüm mermerin uzun kenarının 115cm olduğunu kısa kenarlarının ise tamamında değişken olduğunu` söyledi. Bu sefer de ben gülümseyerek. `Sen nereden biliyorsun hepsini tek tek ölçtün mü` diye sordum. O usta da gülümsemesine devam ederek. `Elbette ölçtüm. İşte bunlarda ölçüleri` dedi. Cebinden dörde katlanmış bir A4 fotokopi kâğıdı çıkardı ve mermer ölçülerini gösterdi. Bu durum karşısında Usta`dan özür dileyerek, haklısın ölçmüşsün. Allah razı olsun senden dedim.

Ustaya adını sordum, Pakistanlı Nasır Abdullah olduğunu söyledi. Hamidettin Ateş Efendi Hazretleri`nin büyüklüğüne bakın ki bize iş buyuruyor. İş de Allah`ın lütfu hikmeti biz gitmeden hazırlanıyor. Yaşadığım bu olay karşısındaki halet-i ruhiyemi ifade ve izah etmekte maalesef kelimeler kifayetsiz kalıyor. Allah Teâla`nın fazlı ve lütfu o kadar açık ki? Bizlere Efendi Hazretlerini tanıma fırsatını veren Allah (c.c.)`ya ne kadar hamd ve şükür etsek azdır. O mübarek zatı tanımak ne büyük bir şereftir.

Bu kâğıdı mail yoluyla tarayıp vakfa gönderdim. Cami meydanındaki mermerler bu ölçüler esas alınarak hazırlanıp döşenmiş. Sanıyorum benim göndermiş olduğum ölçüler, Darende Somuncu Baba Külliyesine orantılı olarak biraz küçültülerek, ortalama ölçülerde 30x60 ebadında mermer uygulaması yapılmış. Gelelim bu seneye? Efendi Hazretleri`nin gelişine en çok biz sevindik, hem evimizde bir akşam misafir ettik, hem de tavafta, Arafat`ta,  Müzdelife`de, Mina`da yanında bulunarak hac farizamızı ifa ettik. Çok mutlu olduk. Allah bütün gönül dostlarına, mü`min kardeşlerimize, sevdikleriyle hac ve umreler nasip eylesin?