M. Nazmi Değirmenci


Kıymetli bir zamanın, içindeyiz


İlber Ortaylı`nın, kitabını okurken kayda değer gördüğüm yerlerin okuyucuya mesaj olması hasebiyle altını çizdim. İstanbul tespiti çok önemliydi. Diyordu ki yazar: "İstanbullu alan değil, İstanbullu bitiren millet olarak tarihe geçeriz." Gelecek nesillerce, İstanbullu fetheden değil, mahveden millet olarak anılmak ne kötü. Dünya kültür mirasının düğümü Anadolu`dur. Çeşitlilik o kadar fazla ki, her beldenin öne çıkmış kültürel bir misyonu var, ama bu geniş coğrafyayı değerlendirecek bir politikamız yok. Kısa aralıklarla değişen yöneticilere bağlı önceliklerimiz olmuş. İstanbul`daki Vatan ve Millet Caddeleri açılırken, yok olan tarihî eserlerin yıkım gerekçesini doğru kabul ediyorduk. Bu kararda o zamanki Başbakan`ın iyi niyetinden hiç şüphemiz yoktu. Bu gün olsa açar mıyız, kocaman bir hayır.

Osman Hulûsi Efendi`nin "Maneviyatı yüksek bu güzel mekânda, her vakit bir Allah dostu namaz kılar." diyerek övdüğü, Malatya mimarisinin en zarif örneklerinden Söğütlü Cami`yi çeyrek asır öncesinde yıktılar. Yerine önceliği rant olan, onlarca işyerinin üzerine yapılan bir cami? Eski sal taşlı avluyu, iki kapılı kerpiç ahşap camiyi, taş minareyi, içimizi ısıtan manevî atmosferi yok ettiler. Bugün sorsanız, gerekçesini bilen de yok, söyleyen de. Eski olan her şeyi yüz karası olarak değerlendiren, modern görünmeye çalışan bir neslin yıkarak yok ettiği, yerine yaptığı betonlaşmış ucube şehirlerde yaşamak zorunda bırakılan bizler bunu hak etmedik. O halde, yıktığımız gibi eskiye uygun olarak onları yeniden yapmalıyız. Bu konuda hassas ve duyarlı olmalıyız. Yaşam alanlarımızla alakalı, önümüze getirilen geleneksel mimarimize uygun iyileştirme fırsatını toplum olarak iyi değerlendirip, radikal kararlar alabilmeliyiz.

İnsanların iç huzuru bulduğu, manevî rahatlamayı fark ettiği bir güzel belde, Darende`de, kıymetli bir zamanın içindeyiz. Allah`a binlerce şükretmek gerekir ki "Halka hizmeti Hakk`a hizmet sayarak" bu muhabbeti günümüze kadar getiren pak bir nesille şereflenmiş bir beldenin insanlarıyız. Misafirlerimiz her gecen gün artıyor. On binler, yüz binler olacak inşallah. Hepsine layıkıyla hizmet etmek zorundayız. Zaviye`de Osman Hulûsi Efendi Vakfı tarafından yapılan eserlerde hizmet süresidir, sınırlama yoktur. Bu ölçüden bakıldığında Darende kentsel dönüşümde turizm odaklı planlanmalıdır. Sayın Eser şanslıdır. Ne mutlu bunun kıymetini bilenlere, gönülden hizmet edenlere.

Kentsel dönüşümle alakalı Darende Belediye Başkanı Sayın Eser`in yaptığı açıklamadaki şu cümleyi, umut ışığı olarak gördüğüm için çok önemsiyorum. "Darende`nin çehresini değiştirip, geleneksel mimari anlayışımıza uygun tasarım ve projelerle ilçemizi daha güzel bir hale dönüştüreceğiz." Verilmiş çok iddialı bir söz, umarız örneklerdeki yanlışlara düşülmez. İnşallah muvaffak olur, hayır dualarla anılır. Nasıl yapacağını da az çok açıklamış Sayın Eser. Öz kaynakların yansıra devlet desteğini, yani 6306 sayılı Afet Riskli Yapıların Yenilenmesi hakkındaki kanunu değerlendirecek. Kullanılabilirse bireysel ve kurumsal, önemli bir kaynak. Üzerinde önemle durulması ve değerlendirilmesi gereken hassasiyet şu olmalıdır ki, geleneksel yerleşim dokusunu bozan, turizmin gelişimini engelleyen veya kısıtlayan bütün yapılanmalar kaldırılmalıdır. Bu çalışmada, ilk etap başlatıldı, hayırlı olsun.

Darende kendi içinde kalmamalı, büyük bir kent mantığıyla bütün çevreyi kucaklayıp içerisine almalı. Yeni caddeler, bağlantı yolları, hayal gibi gözükse de, biz il olma talebimizden vazgeçmedik. Bu konuda Sayın Eser`in ufuk çizgisinin çok ileri olduğunu biliyorum ve ilk etap projelerle çizilen görüntüler de bunu yansıtıyor, hayırlısı bakalım, yıkımlar başladı. Yıkmak kolay, yapmak zor. Zorluklar yine içimizden gelir. Onun içindir ki herkes görüşlerini söylesin, yazsın. Çünkü eleştiriyle de olsa herkes bir şekilde yönetime destek verilmeli, sorunun muhatabına söylenmeli, cevabını da ondan alınmalı. Toplumsal mutabakatın gereği olarak övgülere de, yergilere de acık, müşavereyi seven bir Başkan`ımız var.

Yazlıklar, yazları kullanılan sakin, doğayla iç içe mekânlardır. Ne güzel geliyor kulağımıza. Ama şimdilerde hiçte öyle değil, aksine kalabalık, gürültü, yorgunluk, kirlenmiş deniz, kozmopolit toplum yapısı, insanları kendi topraklarına yöneltti. İnsanımız artık ata, dede topraklarında olmak istiyor. Bu yönelişi değerlendirip onlara bu fırsatı sunmak için Sayın Eser yazlıkçılardan söz ediyor, ne kadar önemli bir davet. Gurbetteki hemşerilerimizi düşünmek büyük bir hassasiyet. Yazları elli bin değil yüz bin olalım, gurbette Darende`yi tanımayan, tanınmayan ve tanışamadığımız kaç kuşak var. Çarşıdaki işyerlerini iki katlı geniş, içerisinde sosyal alanların bulunduğu, kapalı bir otoparka sahip, geleneksel mimari tarzla yeniden inşa etmek şehirleşme adına çok önemli. Tohma boyunun turizme kazandırılması, Zaviye, Hacıderviş ve İbrahimpaşa Mahallelerinin kentsel dönüşüm alanları olarak belirlenmesi, Kuluncak-Darende- Elbistan Karayolu`nun yapımı... Hepsi Darende için çok güzel projelerdir. Bir görüşmemizde Sayın Eser Zengibar Kalesi`nden, Hasan Gazi`ye teleferikle bir yolculuk düşünüyor ve turizm çeşitliliğimizi artırmalıyız diyordu. Umarım, Aşağıpalanga`daki Ozan Mescidi`ni, Yukarıpalanga`daki Aslan Taşlar`ı, Balaban`daki kerpiç Balaban Evleri`ni, Yenice`deki Maşattepe Tümülüsü`nü de aktif hale getirerek Darende turizmine katar. Hayırlara vesile olsun kentsel dönüşüm.