Musa Tektaş


Gerçekleşen Sözler


Gazeteci Hamit Tunç anlatıyor

Gerçekleşen Sözler

Gazeteci Hamit Tunç: 1937 yılında A. Ulupınar kasabasında dünyaya geldim.  Bir yaşında iken babam Halil Tunç vefat etmiş. Annem Fatıma Hanım beni yetiştirdi. İlkokulu bitirim. 13 yaşında Adana?ya gurbete gittim. Seyyar olarak eski kültürümüzden olan padişah ve cami resimleri sattım, geçimimi temin ettim. Yetim olduğum için annem beni 15 yaşında iken 1953 yılında evlendirdi.  İlk hanımım Döndü Hanım?dan evladım olmadı. Döndü Hanım?ın kendi rızası ile 1969 yılında Zennure Hanım?la ikinci evliliğimi yaptım. Cenab-ı Hak yedi erkek iki kız evlat ihsan etti.  1972 yılında Darende?de bakkaliye ve gazete başbayiliği işyerimi açtım. Halk arasında genellikle, gazete bayii olduğumuz için ?Gazeteci Hamit? olarak biliniriz. 24 yıl gazete başbayiliği yaptım.

1955 yılında İhramcızâde İsmail Hakkı Toprak Efendi köyümüze teşrif etti. Yaşlı ihvan ağabeyler geniş oturulacak güzel bir bahçe aradılar. Annem de çok sevdiği İsmail Hakkı Efendi?nin müridi olduğu ve evimizin bahçesi de geniş ve müsait olduğu için İhramcızâde İsmail Hakkı Toprak Hazretlerinin bizim bahçeye teşrif etmesini arzu etti.  Komşular kimi bal, kimi tereyağı, kimi yoğurt getirmişti, yüzlerce insana kahvaltı ikram edildi. Çok güzel bir sohbet oldu. Bu arada eşim Döndü Hanım sara hastası olmuştu. Pirimizden dua talep ettik, ?İnşallah şifa bulur.? buyurdular, himmetleriyle Hanımın hastalığı iyileşti. 1967 yılında karayolu ile birçok köylümüzün yaptığı gibi hem hac ziyareti hem de bu arada esans ticareti için Hicaz?a gitmiştim.  Kâbe-i Muazzama?da Altınoluk?un karşısında otururlarken Efendi Hazretlerini ziyaret ettim. Hatta tasavvuf dersi talebinde bulundum. Bu esnada yanında Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretleri de vardı.  İhramcızâde Hazretleri nereli olduğumu sordu. Ben de ?Darende?nin Setrek köyündenim.? dedim.  İhramcızâde Hazretleri orada bana hitaben herkesin duyacağı şekilde: ?Oğlum zamanı geldiğinde dersini Hulûsi Efendi?den alırsın.? buyurdu.  

Çocuğun Kulağına Okunan Ezan ve Dua

Gençlik yıllarımdan itibaren Hulûsi Efendi Hazretlerini tanırdım, köyümüze gelirdi, biz de sohbetlerine katılırdık. 1970 yılında intisap ettim. 1974 yılında ilk erkek evladım dünyaya geldi.  Hem dostlara bir ikramda bulunmak hem de ismini vurdurmak için Hulûsi Efendi Hazretlerini ve arkadaşları davet ettim. Gürün Müftüsü Şeyhmus Alkaç ve birçok arkadaşla evimize teşrif ettiler. Bu arada yaz mevsimiydi, yemek ve çay ikram edildikten sonra Hulûsi Efendi Hazretleri yeni doğan bebeği görmek istedi. Benim gönlümden isim olarak, yıllar sonra olduğu ve muradım hâsıl olduğu için ?Murat? ismi geçiyordu. Bebeği kucağına verdim. ?İsminin ne konulmasını arzu ediyorsun? diye sordu. Terk-i edep olur diye bir şey söylemedim ve ?Siz nasıl uygun görürseniz ismi o olsun.? dedim. Efendi Hazretleri, ?1967 haccında, İhramcızâde Pirimiz sizi bize emanet etmişti. Bebeğin ismini Pirimizin adını ?İsmail Hakkı? koyalım.? buyurdu. Kulağına ezan ve kameti okudu, sonrada ?İnşallah okur, ilim tahsil eder, memleketimize hizmet eder.? buyurdu. Oğlum İsmail Hakkı,  Hulûsi Efendi (k.s.)?nin yaptırmış olduğu Darende İmam-Hatip Lisesi?ni birinci olarak bitirdi. Darende İlahiyat Fakültesi yeni açıldığı seneydi. H. Hamidettin Ateş Efendi Hazretlerine danıştım. ?Darende İlahiyat Fakültesini birinci tercih olarak yazsın.? buyurdu.  Hulûsi Efendi?nin vasiyeti, H. Hamidettin Ateş Efendi?nin gayretleriyle o yıl eğitim-öğretime açılan Darende İlahiyat Fakültesi?ni kazandı ve kayıt yaptırdı. İlahiyatı da birinci olarak bitirdi. Yüksek lisans yaptı. Şimdi kendi tekstil firmasında yöneticilik yapıyor. Hazretlerin sözleri böylece gerçekleşti.

1975 yılında Hacı Tunç amcamla Hulûsi Efendi Hazretlerini ziyarete geldik. Hacı amcam asfalt üzerindeki bahçesinin satılıp bir hizmete harcanmasını talep etti. Hulûsi Efendi Hazretleri, "Hacı Ağa, hele orayı satma, biz oraya cami yapacağız." buyururlar. Bu cümleyi üç defa tekrar ettiler. Ben gönlümden cami olsa bile cemaat olur mu ki acaba, diye geçirdim. Bu arada Hazret: ?Oğul orası yol üzeridir. 40 kişilik bir otobüs durur, biri su içse, iki kişi de namaz kılsa, bu sevap da Hacı Ağaya yeter.? buyurdu. 

1980?li yıllarda Hulûsi Efendi Hazretleri ve ihvan arkadaşları evimize davet ettim. Bu yıllarda Darende Emniyet Amiri, daha sonraki yıllarda İzmir Emniyet Müdürlüğü de yapan şair ruhlu Şükrü Yetimoğlu idi. Misafirlerin içerisinde o da vardı. Çok edip,  arif ve nazik bir zattı. İslam tarihine ve tasavvuf ahlakına vakıftı. Şükrü Yetimoğlu içeri girmeden arkadaşlardan birisi, ?Amirim, biz Efendi Hazretlerine çok bir şey soramıyoruz, siz bazı sualler soranız da sohbet açılıp, Hulûsi Efendi?nin nasihatlerinden istifade etsek.? dediler. Bunun üzerine Şükrü Yetimoğlu şöyle dedi. ?Beni yanlış anlamayın, sözümü de yanlış tevil etmeyin. Sahabe-i kiram efendilerimiz Rasûlullah (s.a.v.) Efendimize bir şey sormadan önce sadaka verirler, sonra sual ederlerdi. Biz bir sadaka vermedik ki sual edelim. Onlar bizim ihtiyacımız olan öğütleri uygun bir lisanla mecliste konuşurlar, herkes de kendisine göre hissesini alır.?

Okul Ek Binasının Arsası

1985 yılında köyümüzün ilkokuluna ek bina yapılacaktı. Okulun arsasının yanında ihvan ağabeylerimizden Meçço Mehmet Bak?ın arsası vardı. Okul Müdürü Kerim Kurtoğlu çok gayret etmesine rağmen bir türlü ne arsayı,  ne de yeterli parayı temin edebildi. Milli Eğitim Müdürü, Kerim Hoca?ya demiş ki, ?Bu işi ancak Hulûsi Efendi Hazretleri halleder. Aşağıulupınar?a davet edersen, okulu bitmiş bil.?  Bunun üzerin Kerim Hoca durumu Hulûsi Efendi Hazretlerine arzeder. Efendi Hazretleri köyümüze teşrif ettiler.  Arsa sahibi Meçço Mehmet Bak da sohbete katıldı. Hulûsi Efendi Hazretleri  ?Oğul, köyünüz kalabalık, okul binasına yeni ek yapılması gerekiyor. Bugün birçok sevenimizden teberru talebinde bulunacağız. Sen de okulun yanındaki arsanı bizim hatırımız için bağışlar mısın?? dedi.  Daha önce okul müdürüne ve köyün ileri gelenlerine arsayı vermemek için direnen Meçço Mehmet hiç itiraz etmeden ?Efendim baş üstüne.  Sizin için feda olsun.? diyerek büyük bir olgunluk gösterdi.  O gün herkesten teberru talep etmeden Hulûsi Efendi Hazretleri  ?Oğul ben ilk önce bir maaşımın tamamını veriyorum, siz de elinizin yettiği kadar yardımda bulunun.? dedi. Sonra arkadaşlar da sağ olsunlar gerekli yardımı temin ettiler, okulumuzun ek binası yapıldı.

Dört Minareli Camii

Balabanla Aşağıulupınar arasında eskiden beri bir hayır yarışı vardır. Hulûsi Efendi Hazretleri Balaban Abdurrahman Erzincani Hazretleri Camii?ni yaptırınca, bizim köylülerimizden biri: ?Efendim bizim köyde ihvanınız daha fazla ama siz en büyük camiyi Balaban?a yaptınız.? der. Hulûsi Efendi Hazretleri de ?Oğul inşallah, evladım Hamid?im de Ulupınar?a en büyük camiyi yaptırır.? buyurur.

1995 yılında kasabamızın büyük camisi eski yapı olduğu için, arkadaşlarla istişare ettik, yeni bir camii yapma teşebbüsü ile H. Hamidettin Ateş Efendi?nin yanına geldik. Durumu arz ettik. Bir dernek kurulmasını ve dernek vasıtasıyla yapılmasının uygun olacağını buyurdu. Biz de aslen kasabamızdan olup, Hulûsi Efendi Hazretlerinin himmetleriyle zengin olan birçok iş adamımızın camimize yardım yapmasının tek yolunun H. Hamidettin Ateş Efendi?nin ?A. Ulupınar Merkez Camii Yaptırma ve Yaşatma Derneği?nin Başkanı olmasıyla mümkün olacağını arz ettik. Israrlarımıza binaen kabul etti. Çok güzel bir proje hazırlattı. Camii inşaatı himmetleriyle devam etti. Bu arada projede Efendi Hazretlerinin razı olmadığı bazı tadilatlar olmakla birlikte etraf köylere binaen en büyük camiyi inşa etmiştik. H. Hamidettin Ateş Efendi dernek başkanlığını başka arkadaşlara devrederken şöyle buyurdu:  ?Başta düşündüğümüz projeden daha farklı oldu ama eski mevcut minareyi yıkmadan hayır sahipleri vasıtasıyla üç minare daha yapılırsa dört minareli caminiz olur. Bu da ayrı bir güzellik olur.? Malatya?da şimdilik tek dört minareli cami,  Aşağıulupınar Camii olup, H. Hamidettin Ateş Efendi?nin himmetiyle yapıldı. Böylece yıllar önce Hulûsi Efendi Hazretlerinin buyurduğu kelamı da gerçekleşmiş oldu.

Çocuklarımız iş yeri kuracağı zaman Efendi Hazretlerine gelip danıştık, himmet dua istedik. ?Bir insanın en iyi yapacağı işi bildiği iştir. Sizin akrabalarınız ve yakınlarınız tekstil işi yapıyorlar. Evlatlarınız da yıllardır o sektörün içindeler. Birbirinizle dayanışma içinde olur tekstil işini yaparsınız, iyi olur inşallah. Allah hayırlı rızıklar, bol nasipler versin, hayırlı hizmetlere vesile kılsın.? buyurdu.