Küçük, orta
ölçekli gibi görünen sorunlar, bazen büyür ve herkesi içine alır. Günlük çözüm
bekleyen sorunlar, yerel olduğu gibi ulusal ölçekte de kendini gösterir.
Okullarımız, eğitim ve öğretime
başladı. Değişmesi ve üzerinde çalışılması gereken bir yığın eğitim konularımız
bizi bekliyor. Dün olduğu gibi bugün de eğitim, birçok paydaşı içine sorumlular
skalasını önümüze koymaktadır. İyi bir gelecek, bugünden yarına hazırlıkların
tam ve mükemmel olması ile mümkündür. On yedi milyon insanın sorunlarını
akşamdan sabaha, boyacı küpü misali çözülmesini beklemek biraz fazla iyimserlik
olur.
Eğitim?de bugüne kadar yapılanları,
büyük bir azmin ve çalışmanın semeresi olarak görüyoruz. Ancak eğitim
çalışanları fazla olunca, beklentiler de o derece büyük oluyor. Bütün bu
beklentileri kısa süre içinde karşılamak mümkün olmuyor. Yol yaparsınız, hemen
semeresini görürsünüz, hastane açarsınız karşılığını derhal alırsınız. Ağaç
dikersiniz, günbe gün büyüdüğünü fark edersiniz. Eğitim ise, uzun soluklu bir
maraton koşusu olduğu için, paydaşlarla aynı heyecan ve umudu taşımadığınız
sürece çalışmalarda aynı sonucu alamayabilirsiniz.
Aralık ayında Milli Eğitim Bakanlığımızın
yapacağı ?Milli Eğitim Şurası? bizi fazlası ile umutlandırdı ve heyecana sevk
etti. Bugüne kadar yapılanların eksik ve aksayan yönleri şöyle bir gözden
geçirilecek, yeni proje ve fikirler tartılaşacak, sorun ve çözüm bekleyen
konular bir bir ele alınarak, çözüm önerileri için değişik fikirler
sunulacaktır. Milli eğitimimizin lokomotif görevini yapan öğretmenimizin, bu
şurada merkeze alınarak, yoğun bir çalışma içine girileceği tahmin ediliyor.
Zira sorunun temelinde, ciddi boyutta,
kendinin yenilemeyen, okuyup araştırmaktan uzak, ülkenin meselesini kendi kişisel
meselesinin önünde görmeyen, teknolojik yenilikleri eğitimde kullanmayan, yoğun
bir koşuşturma altında günlük 8-10 saat derse girmek zorunda kalan öğretmen profiline
doğru gidiyoruz.
Biz bu çalışmaları ve ele alınacak
konuları büyük bir umut ve heyecanla bekliyoruz. Sayın Başbakanımız, Milli
Eğitim Bakanımız Nabi AVCI Beyi ziyaretlerinde, bu çalışmaların ana hatlarının neler
olacağı konularına değindi. Hatta biz eğitimcilere de kılavuz olacak medeniyet
ve tarihi algı inşası yolunda akademik üslubunu konuşturduğu veciz ifadelerde
bulundu. ?Öğretmen önce öğrencisi ile tarihi perspektifimiz ve medeniyetimizin
arka planını besleyici çalışma içinde olmalı.? anlamında güzel ve derinliği
olan ifadelerde bulundu.
Hatta bu çalışmalar için, İlçe Milli
Eğitim Müdürlüklerine varıncaya kadar vereceği direktiflerle, okullulaşma oranlarımızı,
okullarımızın temel sorunlarının çözümü için, bu yönde ne tür adımlar atılması yolunda
umut verici çalışma içine girilmesi gerektiği ifadelerinde bulundu.
Bu düşünceler ışığında bizlerde
bulunduğumuz ortamlarda eğitim adına ne yapabilirsek onun kaygısını
taşımalıyız. Öğretmen isek sınıf başarısını, idareci isek okul sorunlarını,
ilçe yöneticisi isek beldemizde neler yapabiliriz? bu konularda şimdiden süratle
bir eğitim çalıştayı oluşturarak bu şuraya hazırlık yapmalıyız.
Günlük okutulan
ders saatinden, öğretmenin maaş karşılığı gireceği ders tanımına, günlük
nöbetlerin ücretli olmasından, özür grubu atamalarının ne zaman yapılması
gerektiğine, hafta sonu açacağımız kursların başarılı ve verimli olması için
neler yapılabileceğine, idareci görevlendirilmesinde aksayan yanların neler
olduğundan, bu sürecin eğitim ve öğretim takvimine nasıl yansıdığının iyi
bilinmesi gerekmektedir. Öğretmenlik mesleğinin bir akademik ve gönüllük esası üzerinden
yeniden yapılandırılmasına varıncaya kadar bir dizi çalışma başlatılabilir. Rehber
öğretmenlerin maaş karşılığı girmesi gereken ders yükünün yeniden tanımlanması,
branş ayırımı yapmaksızın tüm öğretmenlerin ders dışı egzersiz yapabilmelerine
imkan sağlayan yolun açılmasına varıncaya kadar, disiplin olaylarını asgariye
indirilmesi için, emniyet, veli ve gönüllü kuruluşlarımızla beraberce hareket
etmenin yollarını aramalıyız. Akademik
başarıyı artırıcı tedbirler için, özel gündem dahi oluşturmalıyız.
Sokaktan
kaçmayan, sokağı medeniyetimizin dünyaya açılan penceresi yapmak, orayı gerçek
sahibine bırakmanın yollarını araştırmalıyız. Sokağın huzurunu bozanların,
terörist muamelesi göreceği haberi yine başbakanımızdan geldi. Bu haber bizi
fazlası ile umutlandırdı. Zira sokak, şehirlere açılan güvenli kavşaklardır.
Şehir ve insan arasında doğrudan bir ilişki vardır. İnsan neyse, sokakta odur.
Büyük medeniyet inşa etmiş biz insanlar, önce sokağın ruhunu keşfettik. Çeşmesi
ile, bulvarı ile, arastası ile, esnafı ile halkı ile hayatı orada kuşattık.
Doya doya orda yaşadık. Ünlü mimarımız merhum Turgut CENSEVER hocamız ?İslam düşüncesine göre, şehirler, sokak ve evler de
O?nu arayan insana göre konumlanır. Çünkü İslam, insana kâinatı kucaklayabilme bakış açısı
kazandırır, böylece insan inşa ettiği her şeyde O?nu arar. Bir ev tasarlarken
de, evin içi, dışı ve çevresi o bakış açısına göre tasarlanır.? Fikrini esas
alan mimari geleneğimizi oluşturmuştur.
Darende?mizde
kurulacak eğitim çalıştayına, başta gönüllü kuruluşlarımızdan bir temsilci,
sendikalarımızdan bir sorumlu, ilçede uzun süre görev yapmış, farklı türde
okullarda çalışmış, ilçenin dününü ve bugününü iyi bilen kıdemli bir öğretmen, idari
konularda başarı elde etmiş bir yöneticimizi, yeni atanmış bir öğretmenin raportör
görevini yapacak olan, heyecanı ve bilgisini değerlendireceğimiz en genç olanımızı,
eğitim konularında kafa yoran, yazı yazan, meselesi olan, yüksek lisan yapmış
herkesi bu çalıştaya çağıralım. Güvenliğimizin teminatı emniyetten ve sosyal
yardımlaşma vakfımızdan bir temsilci, emekli olmuş bir eğitimcimizde görüşleri
ile renk katabilr. Sağlık grubundan bir yetkili çağırmayı da unutmayalım.
Bu kurultayın şimdiden ilçemize ve
ülkemize hayırlar getirmesini temenni eder, eğitim sorunlarının çözümüne
yapılacak katkıdan dolayı şükran ve minnet duygularımızı sunuyoruz. Emeği
geçenleri, şimdiden can-ı gönülden kutlamak istiyoruz.