Ömer HİDAYET


OSMAN HULSİ ATEŞ EFENDİNİN EĞİTİM ÇALIŞMALRI


Toplumu aydınlatan, yarınlarını şekillendiren rol model gönül dostları vardır. Bunlar suyun kendi mecrasında akışı gibi gayet sessiz ve derinden giderler. Bir şan ve unvan dertleri de yoktur. Ümmetin dertleri ile hemdert olmak en büyük görev ve nişanlarıdır. Başkaca bir arzu ve niyetleri de olamaz. Yakın çevresinden başlayarak dalga dalga etrafa yayılan bir çalışma ve gayret anaforu içinde koşuştururlar. Adeta bize leylü nehar olmaz diyen piran-ı izam hazretleri gibi. Gecelerini gündüz yapmış, halka hizmeti, Hakk?a hizmet düsturuna dönüştürmüşlerdir.

Osman Hulûsi Efendi Hazretleri, 1986 yılında kendi adına kurduğu vakfın temel ilke ve amaçları arasında başta eğitim olmak üzere, sağlık, kültür etkinlikleri, imar ve inşaat işleri olmak üzere geniş bir toplumsal alanı içine alan hizmet faaliyeti hedeflenmiştir. Açı doyuran, yoksulu giydiren, başarılı ve ihtiyaç sahibi öğrenciye burs veren? Bu hizmet kervanı bugün için arzu edilenin ötesinde bir başarı grafiği elde etmiştir. Bu başarının arkasında, ilkeli duruş, hizmet ve faaliyet alanlarının her geçen gün artması yatmaktadır. Müntesiplerinin sadakati, verilen emeklerin ve çekilen zahmetlerin ziyadesi ile karşılığını bulması ile izah edilebilir.

Yazma eserleri, kurduğu Şehzadeoğlu adlı kütüphanesinde toplaması eğitim alanındaki çalışmalarının temel ilkesi sayabiliriz. Zira kitabı hor gören, yazmayı küçümseye bir anlayış uzun süre ayakta kalamaz. Bizim kültürümüz sözlü gelenekten çok yazmaya dayalı kadim bir süreci içine alır. Söz uçar yazı kalır, darb-ı meseli bu konuyu en iyi şekilde özetlese gerek. Hulûsi Efendi Hazretleri, bu işe kitap ciltçiliğinden başlar. Çarşıda leblebicide külah yapılan değerli bir eseri gördüğünde derhal, canhıraş bir gayretle kitaplığına kazandırır.  Bu davranışı ile ?Altının değerini sarraf bilir.? sözünü yeniden bize hatırlatır.

Hulûsi Efendi?nin oğullarından Ahmet Şemsettin Ateş anlatıyor: ?Bir gün evde ailecek oturduğumuz bir zamanda Efendi Hazretleri ağabeyim Kemal Efendi?yi, beni ve Hamidettin Efendi?yi yanına çağırdı ve şöyle buyurdu: ?Evlatlarım derviş insanın dünyalık bir şeyi olmaz. Kitaplarımdan başka sizlere bırakacak bir mirasım yok. Kütüphanemin anahtarından üç tane yaptırdım. İşte sizlere irfan hazinelerinin anahtarlarını bırakıyorum. Kitapları okuyup sahip çıkın. Ölüm her an için hazırdır.? dedi. O anda bizler çok duygulandık gözyaşlarımızı tutamadık.?1

Hulûsi Efendi bu davranışıyla ilim ve irfan dünyasını birleştirdiğini, zahir ile batını bir araya getirdiğini, tasavvuf denilince ilim dünyasıyla çatışma içinde gösterilen bu anlayışa da farklı bir boyut kazandırdığını göstermiştir.

Eski Malatya Müftüsü merhum Molla Nurettin Öner Efendi Osman Hulûsi Efendi?yi Darende?deki evinde ziyaret eder, kütüphanesini gezer ve çok etkilenir. Osman Hulûsi Efendi?ye ?Bu kadar hizmetleri yürütecek ve sizden sonra bu kadar talebe ve kitapları koruyacak birisini yetiştiriyor musunuz?? diyerek kaygılarını dile getir. Osman Hulûsi Efendi de ?Çocukların yetişmesi için gayret ediyorum. Onlara irfan mektebinin anahtarlarını bırakıyorum. İnşallah bundan sonra bu hizmetleri Hamit?im yürütecek.?2 der. Böylece eğitimin sürekliliğini ve planlı yapılmasını gösterdiği gibi rol model bir yöneticinin de olmadığı takdirde yapılacak işlerin eksik kalacağını ifade etmiştir.